"başarısızlık" etiketli yazılar:

17 Ekim 2023 Salı

Masada olmayan kişi

1997 senesinde Yapı Kredi Bankası (YKB), kredi operasyonları için bir şirket kurdu. Yapı Kredi Kart Hizmetleri A.Ş. Bu şirketin Pazarlama yöneticiliği için beni çağırdı.

YKB’den ayrılanı pek geri çağırmazlardı. Sanırım “yeni şirket” nedeniyle istisna yarattılar.

Hem YKB, hem de Turkcell aynı holdingin şirketleriydi. YKB’nin 3 milyon kart müşterisi vardı, Turkcell’in (daha yeni kurulduğu için) 1,6 milyon hattı vardı ve örtüşen 1 milyon müşteri vardı. Pazarda ortak (co-branded) kart modası [1] , [2] , [3] , [4] başlamıştı. Bu 1 milyon müşteri hedeflenilerek yola çıkıldı.

Ne de olsa, “müşterinin kullandığı aynı markaya ait ürün sayısı arttıkça, markayı terk etme olasılığı azalıyor” bilgisi var. Ortak kart olunca, tek ürün ile iki markanın da ikinci ürünü oluyor. Kaymaklı kadayıf…

🙂

Toplantılara MasterCard Türkiye‘nin ve Turkcell‘in ve YK Kart Hizmetleri‘nin Genel Müdürleri katılıyor. Elbette her birinin yanında ilgili kişiler de var. En az 7, çoğunlukla 9-10 kişi sürekli toplanıyoruz. Projenin yöneticisi olarak banka tarafında ben seçildim.

Her biri önemli ve egosu yüksek üç marka olunca, toplantılar çok çetin geçiyordu. Kartın neresine ne yazılacak, markalar nasıl görünecek, iletişime kim ne kadar para harcayacak gibi konular saatlerimizi alıyor, üst üste birkaç toplantıdan sonra karara bağlanıyordu. Kart görselleri konusunda MasterCard’ın kuralları çok açıktı ama o kurallar bile esnetilmeye çalışıldı. Çok sayıda toplantılar neticesinde görüntü ve temsil konuları bittikten sonra, diğer kredi kartlarından farklılaşması için müşteriye ne verileceğine sıra geldi. Asıl sert mücadeleler o zaman başladı.

Banka, bonus için “kartla yapılan alışverişin en fazla %1’i kadar verebileceğini” söyledi. Ne de olsa, daha önce puan kataloğu için %0.5 veriyordu. En yakın rakibinin iki katına yakın pazar payı vardı. “İki katı…” bizim için hiç de az sayılmazdı.

Turkcell, o dönemdeki aşırı karlılığına rağmen “Siz ne kadar verirseniz biz de o kadar veririz” dedi. Müşteriye verilecek bonus oranı ve bu ödülü nerelerde kullanabileceği konusunda karar verilmeyen tartışmalar uzadı.

Bir anda aklıma geldi. “Biliyor musunuz, burada konuşup duruyoruz ama en önemli kişi masada yok” dedim. “Aslında değerlendirmeyi o yapacak ve nihai kararı o verecek“… Herkesin aklına, YKB’nin o dönemdeki Genel Müdürü Burhan Karaçam geldi. Bunu dile getirdiler “Burhan Bey mi?

– Hayır!… Müşteri”

Sessizlik oldu. “Yüzde iki müşteriyi, başka kartları bırakıp Turkcell-YKB kartını kullanmaya ikna edecek mi, puanlarını sadece Turkcell ödemelerinde kullanmaktan memnun olacak mı? Bunlara sadece müşteri karar verecek. Başkası değil.

Büyük umutlarla, yüksek reklam bütçeleriyle başlayan Turkcell-YKB ortak kartı sadece 60 bin kişi tarafından kullanıldı. Hedeflenenin %6‘sı…

Ne zaman ki ilgili taraflar kendi çıkarlarını öne alır ve müşteriyi göz ardı eder, o zaman başarısızlık kaçınılmaz olur. İster farklı kurumların Genel Müdürleri olsun, ister aynı kurumdaki silolaşmış departman yöneticileri olsun sonuç aynıdır: başarısızlık [a] , [b] , [c] .

😀

Önemli Not:

Enerjisa’nın Müşteri Deneyimi ve Pazar Araştırması Müdürü Sayın Elif Baydar Aygün, HBR-Türkiye’nin online dergisinde “Türkiye Elektrik Sektöründe Müşteri Deneyiminin Dijitalleşmesi” konulu bir yazı yayınlamış. Kurumların, maliyet azaltmak veya gelir artırmak için yaptıkları dijitalleşme hamlelerini “müşteri deneyimini iyileştirme” diye yutturmaya kalkmalarını kesinlikle hoş karşılamıyorum. Yazıyı Linkedin’de eleştirdim.

Sayın Mete Yurtsever‘in “Jeff Bezos’un toplantılarda odadaki en önemli insan için (müşteri) boş bıraktırdığı koltuğun tüm firmalara ilham olmasını diliyorum” yorumu, bu anıyı hatırlamama vesile oldu. Kendisine teşekkür ediyorum.

07 Ekim 2023 Cumartesi

CRM Satış Danışmanları

Geçen haftalarda “CRM ne işe yarıyor ki?[1] ve [2] diye başlamıştık. Bu konuyla ilgilenip ciddi bilgi birikimi oluşturanlar 15’inci yıllarını geride bıraktılar. (Ben ise 25 seneyi bitirdim.)

Aradan geçen bunca yıldan sonra, CRM’in sadece satış yönlendirmesi ve yönetim raporlaması seviyesinde algılanması, satış gücü otomasyonunda başarılı örneklere pek nadir rastlanması – ve daha birçok konu – üzerine Linkedin’de epey tartıştık. Her iki yazının da yorumları çok değerli bilgilerle doldu, taştı.

Linkedin’deki yorumları blog yazılarının [1] ve [2] altına taşıdım. CRM ve/veya bilgi yönetimiyle ilgilenenlerin yazılarla yetinmeyip yorumları da okumasını özellikle öneririm.

🙂

Yorumlarda sayın Emel Şenkul Akalın ile “CRM Satış Danışmanlarını” yazıştık:

Emel – Pega’yı MS Visio’nun alternatifi olarak pazarlayıp süreç haritalarında sınırlı tutan o ihtiyaca yönelik satış yapan danışmanlar. Ah o danışmanlar 🙂
Uğur – O satış danışmanlarını, bugünün TV’lerde her konuda fikri olan “malum konuşmacılar” ile bir tutuyorum. CRM ve bağlı projelerin çoğunun başarısız olma nedenlerinden biri (ki bence en önemlisi) o satış danışmanlarıdır.

dedim. Neden böyle düşündüğümü anlatayım…

😉

Bir CRM projesinin oldukça fazla alt başlığı vardır. Final sınavına girmeyip mazeret sınavına girenler için hazırladığım soru şöyleydi:

Eğer bir yazılım veya donanım şirketi, bunlardan tek bir tanesine bile hizmet veriyorsa “CRM yazılımı” diye ortaya çıkıyor. Sizi ziyarete gelen kişinin kartvizitinde de “CRM Danışmanı” yazıyor. Konu hakkında bilgileri var mı? Maalesef çoğu, bırakın CRM’in ne olduğunu, kendi sattıkları yazılımın ne işe yaradığından bile habersiz.

2011 senesinde kısaca değinmiştim.

Meraklısına, şurada da uzmanlık konusunda yazmıştım.

😉

Bende onlarca örnek var, sadece birini yazayım.

Bankanın CRM projesinin başındayken hemen her gün görüşmüşüz, onların alt-yapısını kullanıyoruz, üstelik konferanslarında Türkiye’deki en başarı öyküsü diye sundukları çalışmayı  yürütmüşüm, defalarca etkinliklerinde konuşmacı olarak yer almışım… İşe başladıktan 4 yıl sonra, benden önce o koltuğu işgal eden kişinin adıyla arayıp eğitime çağırmışlar. Öyküsü şurada

Size

  • Tekilleştirme
  • Her temas noktasından bilgi toplanması
  • Müşteri Bilgi Dosyası
  • Entegrasyon
  • Güncelleme
  • Doğru kişiye doğru mesaj
  • Çağrı merkezi ekranı

filan satacaklar ama kendilerinin haberi yok.

😛

CRM ile yoğun ilgilendiğim 25 senenin özetini çıkardığımda, genelde yanlış anlaşılmasının en büyük sorumlusunun, satış elemanları ve onlara CRM Danışmanı etiketi veren yazılım ve donanım şirketleri olduğunu düşünüyorum.

.

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Başarı ve Kriz

Başarı konuşulduğunda, aklıma ilkokul okuma kitabındaki Karun – Solon öyküsü gelir.

Özetleyeyim:

Lidya kralı Karun dünyanın en zengin insanıdır. (“Karun gibi zengin” sözü, oradan geliyor.) Flozof Solon ülkesine geldiğinde “Sen bunca yer gezdin, birçok insan tanıdın. Sence dünyanın en mutlu insanı kimdir?” diye sorar.

Solon, tanıdığı bir adamı uzun uzun anlatır. “Şöyle yaşadı, şunları yaptı, çocuklarını şöyle yetiştirdi, çocuklarının şu başarılarına şahit oldu, düşmanlarla savaşırken öldü, onun için şöyle büyük tören yapıldı

Karun “Peki ikinci en mutlu kimdir?” diye sorar. Solon bu sefer bir başkalarından bahseder…

Sonunda Karun “Ya ben?” diye sorar. Solon da ona “Daha ömrünün sonuna çok var. Ölüme gelmeden her şey değişebilir” gibi bir yanıt verir.

Aradan zaman geçer. Persler ile Lidyalılar savaşır. Karun esir düşer. Pers krelı Kiros onun yakılmasını ister. Karun “Ah Solon, Solon” diye bağırır. Kiros “neden öyle bağırdığını” merak eder. Karun’u dinler ve (öyküye göre) sonra Karun’u yanına danışman olarak alır.

  • Yukarıdaki antik vazo resmi, bu öyküye değiniyor.

😉

Kurumlarda başarıyı tartıştığımız [1] ve [2] ve [3] yazılarda ve yorumlarda benzer bir yaklaşımı savundum. Ortadan kaybolan kurumlar var ama “yüksek bir değere satın alınan kurumlara başarısız diyemeyiz” dedim.

🙂

Bugünlerde ev içinde çalışma odamı taşıyorum. Elime, doktora çalışması sırasında topladığım bazı gazete yazıları geçti.

  • Doktora tezim “perakendecilerin bankalara rakip olması” konusundadır.

Bulduğum gazete yazılarından biri şu:

10 Haziran 1998 tarihli bir yazı. Advantage kartın altın yılları.  Değerinin 1 milyar dolar olduğu iddia ediliyordu (bir başka gazete yazısı)

Sonra ne oldu. 2000 yılındaki finansal kriz, Advantage’ı da etkiledi. Oldukça kötü durumlar yaşandı. Sonra, gazetelerden okuduğumuz kadarıyla 75 milyon ABD dolarına HSBC’ye satıldı. (Milyar’ın %7,5’i kadar)

Bu satış işleminden kısa süre sonra, Dışbank (ki kart sayısı Advantage’ın neredeyse sekizde biri kadardı) 1 mlyar 260 milyon dolara satılmıştı.

Dışbank’ı satın alan ve döneminde dünyanın 14’üncü bankası olan Fortis, 2008’deki global krizde battı.

Ahh Solon… Solon” var ya… Bence, kurumlar için de geçerli.

😉
4 Eylül 2019 tarihli ekleme
Bimeks’in 2016 ajandasının kapağı. Artık Bimeks de yok.