Startup Istanbul Notlarım
Bu sene Startup İstanbul’un son gününe 10 Ekim’deki oturumlara katılabildim.
İlk yıllarında, kafelerde toplanabilen bir oluşumun artık Volswagen Arena’ya sığmayacak duruma gelmesine çok sevindim.
Derslerimde kullanmak üzere bazı notlar aldım ve resimler çektim. Aldığım notlardan bazılarını (maalesef konuşmacının adını not almamışım) bilginize sunuyorum.
Her zamanki gibi, arada kişisel yorumlarım varsa, (parantez içindedir)
“Trendleri gördüğünüzde geç kalmışsınızdır. Artık onun zirvesinde olma şansını kaybetmişsinizdir. ”
“Başkası için değer yaratmaya odaklan. Paraya odaklanırsan, başarısız olma ihtimalin artar.”
“Her şeyi aynı anda yapmaya çalışanlar, neyin yanlış gittiğini kolay anlayamıyor.”
“Doğru yatırımcı en iyi mentor olur” (Bu cümle, “Kimin çok parası var?” diye bakan girişimcilere)
“Devlet, şirketleri açık olmaya ikna etmeli” (“Devletler ne yapmalı?” sorusuna)
“Empati, birini anlamak değil, başkasının bakış açısıyla bakmaktır.” (Burada bir pazarlama dersi var. “Müşteriyi de anlıyorum ama…” diyen ve hoşgörü ile empatiyi karıştıranlara söylüyor)
“Çok şey öğrendiğini söyleyebilirsin. Eğer bir sonraki aksiyonunun ne olacağını bilmiyorsan, yeterince öğrenememişsindir.”
“Büyük düşün, küçük başla. Ama şunu da unutma “Bir kadın 9 ayda bir çocuk yapar ama 9 kadın 1 ayda çocuk yapamaz”
“Start-up mısın, scale-up mısın?”
“IBM, bizzat icat ettiği PC dahil donanım işinden çıktı. IBM artık bir bilişsel (cognitive) çözüm şirketidir.”
“Gelişmekte olan ülkeler, innovasyonlar konusunda daha heyecanlılar.”
“Endüstriyel internet, iş gücü verimliliğini arttıracak” (Burada beceri ve eğitim eksikliği olan işçinin verimliliğinden bahsedildiğini sanmıyorum. Hem multi-branş olanların, hem de sürekli bilgisini yenileyenlerin kasdedildiği kanaatindeyim. Bu vesileyle 2013 tarihli Endüstriyel Büyük Veri yazımı da hatırlatayım. )
“Artık CEO’nun ayrı ofisi olmalı mı diye tartışıyoruz” (Ne kadar uzun süreden beri söylüyorum. Hatta blogda da yazdım. “Mutlaka bir ofisiniz olması gerektiğini düşünüyorsanız… Bakmayın şu anda kendinizi beyaz yakalı sandığınıza… Aslında bilişim döneminin mavi yakalısı olmuşsunuz“)
“Amazon, segment değil bire bir kişiselleştirme yapılabileceğini öğretti.”
“Endüstriyel internette %1’in gücü” (bu kavramı beğendim ve başka konularda da marjinal verim ölçüsü olarak kullanabilirim.)
“Gelişmekte olan ülkelerde dinleme, paylaşma ve sorgulama kültürü yok.” (Silikon Vadisi’ne göre artılar ve eksiler” konuşmasından… Bu konuda ben de birkaç şey söyleyeceğim.)
🙂
Aslında not alınacak çok cümle vardı. (Benim notlarım da bunlarla sınırlı değil.) Kendime hatırlatma için aldığım ve tek başına yazınca anlamı olmayan veya uzun bir içerik ile birlikte aktarılması gerekenleri buraya yazmadım.
E-Tohum’un ilk günlerine şahit olan biri olarak, Aslı ve Burak Büyükdemir başta olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. Şahane işler başarıyorsunuz.
🙂