"Burak Büyükdemir" etiketli yazılar:

11 Ekim 2016 Salı

Startup Istanbul Notlarım

Bu sene Startup İstanbul’un son gününe 10 Ekim’deki oturumlara katılabildim.

İlk yıllarında, kafelerde toplanabilen bir oluşumun artık Volswagen Arena’ya sığmayacak duruma gelmesine çok sevindim.

Derslerimde kullanmak üzere bazı notlar aldım ve resimler çektim. Aldığım notlardan bazılarını (maalesef konuşmacının adını not almamışım) bilginize sunuyorum.

Her zamanki gibi, arada kişisel yorumlarım varsa, (parantez içindedir)

startup-2016

Trendleri gördüğünüzde geç kalmışsınızdır. Artık onun zirvesinde olma şansını kaybetmişsinizdir.

Başkası için değer yaratmaya odaklan. Paraya odaklanırsan, başarısız olma ihtimalin artar.

Her şeyi aynı anda yapmaya çalışanlar, neyin yanlış gittiğini kolay anlayamıyor.

Doğru yatırımcı en iyi mentor olur” (Bu cümle, “Kimin çok parası var?” diye bakan girişimcilere)

Devlet, şirketleri açık olmaya ikna etmeli” (“Devletler ne yapmalı?” sorusuna)

Empati, birini anlamak değil, başkasının bakış açısıyla bakmaktır.” (Burada bir pazarlama dersi var. “Müşteriyi de anlıyorum ama…” diyen ve hoşgörü ile empatiyi karıştıranlara söylüyor)

Çok şey öğrendiğini söyleyebilirsin. Eğer bir sonraki aksiyonunun ne olacağını bilmiyorsan, yeterince öğrenememişsindir.

Büyük düşün, küçük başla. Ama şunu da unutma “Bir kadın 9 ayda bir çocuk yapar ama 9 kadın 1 ayda çocuk yapamaz

Start-up mısın, scale-up mısın?

IBM, bizzat icat ettiği PC dahil donanım işinden çıktı. IBM artık bir bilişsel (cognitive) çözüm şirketidir.

Gelişmekte olan ülkeler, innovasyonlar konusunda daha heyecanlılar.

Endüstriyel internet, iş gücü verimliliğini arttıracak” (Burada beceri ve eğitim eksikliği olan işçinin verimliliğinden bahsedildiğini sanmıyorum. Hem multi-branş olanların, hem de sürekli bilgisini yenileyenlerin kasdedildiği kanaatindeyim. Bu vesileyle 2013 tarihli Endüstriyel Büyük Veri yazımı da hatırlatayım. )

Artık CEO’nun ayrı ofisi olmalı mı diye tartışıyoruz” (Ne kadar uzun süreden beri söylüyorum. Hatta blogda da yazdım. “Mutlaka bir ofisiniz olması gerektiğini düşünüyorsanız… Bakmayın şu anda kendinizi beyaz yakalı sandığınıza… Aslında bilişim döneminin mavi yakalısı olmuşsunuz“)

“Amazon, segment değil bire bir kişiselleştirme yapılabileceğini öğretti.

Endüstriyel internette %1’in gücü” (bu kavramı beğendim ve başka konularda da marjinal verim ölçüsü olarak kullanabilirim.)

Gelişmekte olan ülkelerde dinleme, paylaşma ve sorgulama kültürü yok.” (Silikon Vadisi’ne göre artılar ve eksiler” konuşmasından… Bu konuda ben de birkaç şey söyleyeceğim.)

🙂

Aslında not alınacak çok cümle vardı. (Benim notlarım da bunlarla sınırlı değil.) Kendime hatırlatma için aldığım ve tek başına yazınca anlamı olmayan veya uzun bir içerik ile birlikte aktarılması gerekenleri buraya yazmadım.

E-Tohum’un ilk günlerine şahit olan biri olarak, Aslı ve Burak Büyükdemir başta olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum. Şahane işler başarıyorsunuz.

🙂

03 Eylül 2009 Perşembe

E-Tohum ikinci tur

Ben tatildeyken e-Tohum ikinci tura başlamış. Başvurular Aralık ayına kadar sürecek.

etohum

Burak Büyükdemir yine Evliya Çelebi misali yollara dökülecek. Bir çok projeyi dinleyecek. Bazılarını hepimiz duyacağız.

Internet girişimciliği panelleri düzenlenecek…

e-Tohum Kafe Buluşmaları’nda bir araya gelip hasret gidereceğiz. (Bazılarımız arkada dedikodu yapmaya gelecek… 🙂 , Burak’ın ince dokundurmalarından payını da alacak… )

Beni asıl heyecanlandıran kısmı, ” Hafta Sonu Girişimcilik Kampı” aşaması. Orada ben de görev aldığım için…

Yine birçok başarı öyküsüne şahit olacağız. Birçok genç arkadaşın büyümesini yakından izleyeceğiz.

Ne güzel…

😀

20 Aralık 2008 Cumartesi

Yenilikçilik ve fikircilik… (5)

“Fikir aklınıza gelince, yok edilmemesi için ne yapmalısınız” sorusunun yanıtını, “Burak Büyükdemir e-Tohum sunumlarında size ne söylüyorsa, aynısı” diye yanıtlayabilirim.

Zaten Theodore Levitt de “Yaratıcılık Yetmez” isimli makalesinde benzerini söylemiş. İşte onun cümleleri ve benim katkılarım

“Bir fikir önerenin göstermesi gereken sorumlu davranış, bu öneriye maliyet, risk, insan gücü, zaman, hatta belki o fikri hayata geçirmesi gereken özel bazı kişiler bakımından en azından birtakım asgari ipuçları (UÖ katkısı: fikrin hayata geçirilmesi için gerekli aşamaları ve süreç tasarımı, SWOT analizi, rakiplerin ve benzer uygulamaların ülkede ve dünyadaki durumu, yasal ve sosyal çevrenin etkileri / etkileşimi, temel performans göstergeleri, olası gelir/gider tablosu, şirket alt-yapısında neleri değiştireceği, mevcut hangi uygulamaları kullanacağı, vs.) eklemektir.

CRM şart mıdır?”ın yorumlarında yazdım. Öncelikle senin fikrini hayata geçirme erkinde olan kişinin sana, “bu projeyi kendin için değil, şirket için yaptığına” beyniyle ve kalbiyle inanması gerek. Onun inanması ve sana güvenmesi için zaten sen, her damarına, her sinir ucuna kadar inanacaksın. Başarısızlık olduğu takdirde, taşın altında küçük parmağının değil de kellenin (hatta öz-benliğinin) olduğunu ispatlayacaksın. Bunu da yukarıda saydığım işleri yaparak kanıtlarsın.

Fikrine sahip çıkmaya hakkı olan kişi, “saldım çayıra, Mevla’m kayıra” demez, diyemez.

Bunları yapamıyorsan ne mi yapacaksın. “Neden benim fikrim beğenilmiyor”, “neden beni ciddiye almıyorlar” demeyeceksin.

Seth Godin yazdı. “Bari blogunda yayınla“… Belki hak iddia edemezsin. Ama hiç değilse, “herkesten önce benim aklıma gelmişti” diyebilirsin.