Dijital Perspektif TV Yayını
27 Ocak Çarşamba akşamı, Ercüment Büyükşener ve İsmail Hakkı Polat ile birlikte oluşturduğumuz Dijital Perspektif’in ilk video yayınının konuğu Bloomberg Business Week ve Harvard Business Review Türkiye dergilerinin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Serdar Turan idi.
Bu “CEO’lar ve Dijitalleşme” konulu yayın sırasında, dijital dönüşümü biraz tanımlamaya çalıştık. Gerek CEO’ların, gerekse çalıştıkları şirketlerin önündeki engellere değindik.
Çok keyifli bir sohbet oldu. Sayın Serdar Turan’ı ne zaman dinlersem çok şey öğreniyorum. Okuyamadığımız tüm Harvard ve Bloomberg makalelerini sindirmiş bir uzmanın, doğru yerde yaptığı saptamalar kesinlikle paha biçilemez.
Yayın sırasında ve sonrasında aldığımız tepkilere göre, izleyenler de çok verimli ve öğretici bir zaman geçirmişler.
İlk saati Serdar Turan’ın katkısıyla, yaklaşık 2 saat süren video yayını sırasında “CEO’lar ve Dijitalleşme” konusunda çok fazla noktaya değindik
Bunlardan, bana ait olanları özetlemek istedim:
- Benim iddialarımı şöyle maddeler halinde söyleyebilirim. Her ne kadar (1) , (2) diye sıraladıysam da, öncelik veya kronolojik sıra değildir. Sadece konuları ayırmak için kullandım.
(1)
Bir şirketin dijital dönüşümü için “Chief Digital Officier” koltuğunun olması gerektiğine inanmam. Ayrıca “Chief Customer Officier” veya “Chief Experinence Officier” kavramlarına da inanmıyorum. Bu unvanların çıkış nedeni (bence)
Biz değişmeyelim, biri gelsin değişimden (veya müşteriden, veya deneyimden) sorumlu olsun. Yapılacakları o yapsın. Biz duralım (STATÜKO’muz korunsun), hatta mümkünse eleştirelim. Sonra bir sorun olmadan dijitalleşince (veya müşteri odaklı olunca veya deneyimler iyileşince) zaten üst yönetimde biz vardık deriz.
düşüncesinin bir ürünüdür. Silo mantığının “değişiyormuş gibi” yapan halidir. Oysa değişim herkesin ortak ve gönüllü katılmasıyla gerçekleşir.
(2)
“İlla ki bir ofisim olmalı” diyorsanız, bilişim çağına epey uzaksınız. Yatırımcıdan aldığınız ilk parayla ofis, araba, güzel sekreter filan edindiyseniz, siz daha 1890’larda Sanayi devrimi öncesinde geziniyorsunuz.
(3)
Gerek şirket içi, gerekse müşteriye dokunan süreçlerde “ıslak imza” ve “kaşe” peşinde koşuyorsanız, bürokrasi döneminde oturuyorsunuz. Bilişim Dönemi veya dijitalleşme sözlerini ağzınıza bile almayın.
(4)
Okulların verdiği eğitim en çok 7 – 8 sene idare ediyor. Sonrası kişinin kendisine kalıyor. Sürekli bilgiyle yıkanmayan beyaz yakalar mavileşiyor. Artık meslekleri değil becerileri konuşmalıyız.
(5)
“Ben müşteriyi gözünden tanırım” devri çoktan bitti. Artık verileri inceleyip karar verilmesi gerekiyor
(6)
Her konuda müşteri bilgisi yol gösterir.
.
Açıkçası, başrollerden birinde olduğum yayını tekrar seyretmeden yukarıdaki maddeleri yazdım.
Zamanla belki birkaç tane daha eklerim.
😉