"çevre" etiketli yazılar:

24 Ekim 2013 Perşembe

Ağaç çevreciliği

Az önce Alphan Manas‘ın şu tweet’ini gördüm:

AlphanManasYazıyı da okudum.

Nicedir benzer konuda yazacaktım. Vesile oldu.

😉

Bir arkadaşım sıkı çevreci. Evde 3 ayrı çöp torbası var. Organik artıklar birine, tekrar kazanılabilir olanlar diğerine, plastik artıklar üçüncüsüne atılıyor. Bize çevre hakkında konuşma yapmaya da bayılıyor.

Evinde misafirdim. Yemek sonrası bulaşıkları çalkalayacaktı. Suyu açtı. Bir yandan bizimle konuşuyor, bir yandan tabak-çanakları makineye koymadan önce (çok su harcamasın diye) ıslatıyor, bir yandan mutfaktaki masayı siliyor, rafları düzenliyor… Su hep akıyor.

Çöpe atılmış pillerin doğaya verdiği zararları iştahla konuşuyoruz ama su akıyor.

🙁

Bizim oralarda böylelerine, “bir yerde okumuş” diyorlar.

😛

Not: Eğitim yazıları [1] , [2] devam edecek.

 

17 Şubat 2013 Pazar

Bilişim Devrimi öncesinden…

Ortak standartlar, tıpkı ortak bilgiler gibi, çevreci büyümeyi ve daha iyisini yapmayı (yenilikçiliği, inovasyonu) kolaylaştırır.

Gereksiz konularla değil, katma değerli faaliyetlerle ilgilenmeyi sağlar.

🙂

Bir şirket, yeni ürünlerine katma değerli eklemeler yapmasa ve eski ürünleri kullanılabilir olsa bile yeni ürünleri satın alınsın diye prizini, şarjını değiştirse… Zaten eski prizi ve şarj cihazları bile standart dışıysa…

Daha 3 – 4 yıllık modelin şarj cihazını satın almak için mağazasına gittiğinde, “Artık onları satmıyoruz. Eskisini çöpe atın, yenisini alın” diyorsa…

Bilişim devrimi ilkelerine göre hareket ediyor” diyebilir miyiz? Yoksa aksine, sanayi devriminin (“vadesi bitti” sandığımız) ucuz ve çıkarcı davranışını güdüyor mu deriz?

😉

Bu markanın her yeni ürününü “Yenisi çıktı. Mutlaka almalıyım. Havam olsun”  (veya “Havam sönmesin“) diye satın alan… Eskisi ile farkını incelemeyen… Geceden kuyruğa giren… Yurt dışına sipariş eden… Kendi kullanım ihtiyaçları ile ne kadar örtüştüğüne bakmayan kitle için ne söyleyebiliriz?

😉

Elma dersem çık, ayva dersem ye” mi deriz?

😉

 

21 Ocak 2009 Çarşamba

Geri dönüşüm

“Karar verilen an ile elde edilen sonuç arasındaki zaman arttıkça, araya yanlış kararlar girer.” demiştik.  İlginç bir örnek anlatacağım.

Bir dönemler, 1975 – 1980 yılları arasında turistik bölgelerde kese kağıdı kullanımı yasaklanmıştı.

Tüm sahil kasabaları, Marmaris, Bodrum, Alanya, Silifke… hepsinde şeffaf naylon torbalar kullanılmasına karar verildi.

Neden mi? “Çevreci” olmaya çalışıyorduk. Kese kağıdı yapmak için ormanlar kesiliyordu. Ağaç katliamını azaltmaya niyetlenildi. Üstelik, şeffaf torbalar sayesinde “kazıklama” azalacak,  “temizlik” de öne çıkacaktı. Belediye Başkanları uygulamayı öğüp duruyorlardı.

Çevreci isen, kağıt değil naylon kullanmalısın” deniyordu.

O yıllarda, zeytinyağı zararlı idi. Hele tereyağı… “zehir ye, daha iyi” deniyordu. En sağlıklısı margarin idi…

Bana hap gibi sunulan uygulama ve sloganlara kuşku ile bakmamın nedeni bu gibi örnekleri çok fazla yaşamış olmamdan kaynaklanıyor.

🙁