Uslup üzerine – 2
Yazılara gelen yorumlar, insanı çok memnun ediyor. Özellikle Friendfeed’e değil de, blog’a yazılmışsa…
Ne var ki, bazen uslup sorunu ile karşılaşıyorum. İyi niyetle yazılan bir yorum bile, uslup nedeniyle yanıt almayabilir.
🙁
Bir yorumda uslup sorunu yaşadım.
Şöyle bir giriş vardı.
- İdeolojik görüşünüzün ne olduğunu yada hangi partinin sempatizanı olduğunuzu yada bu söylediklerimle ilgili olup olmadığınızı bile bilmiyorum. Yazdıklarım belki hoşunuza gidecek belki çok kızacaksınız.
Sonra anladık ki… Meğer aynı fikirdeymişiz…
😉
Benzeri bir tane de YBD (yaşam boyu değer) konusunda geldi.
- YBD hakkındaki 5 yazınızı okudum, atladığınız önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. YBD kullanılarak karar verilecek ise o zaman bunun sayısallaştırılması gerekiyor.
Gelecek yazılarda, “atlamadığımı” anlatacağım. (Aslında bazı yazılarda “sayısal olduğunu” belirtmiştim.)
🙁
Bu cümleler nedeniyle önce uslup konusunda birşeyler söylemek isterim.
Bazı yorumlarda nedense sert bir giriş yapmak tercih ediliyor. İlkinde yukarıda yazdığım cümlelerin tamamını, ikincisinde ise altı çizili kısmı çıkardığımızda, daha anlamlı oluyor.
Şu uslup üzerine yazım var ya…
Onu bir daha okuyalım.
😀
Herkese iyi Pazar’lar… Başlayan Sonbaharın keyifli geçmesini dilerim.
😛
- Keyif: Bir fıkraya kahkahalarla gülmek, neşeli anları sevdiklerinle paylaşmak, Boğaz’da güzel bir güneş batışı, neşeyle “amma da çok yedik” diyebilmek, takdir etmesi anlamlı birinin “çok iyi be!” demesi, bir çocuğun büyümesini izlemek, bir dostunun telefondaki sesi, kadehlerin birbirine çarpınca çınlaması, fırlama bir veledin saçlarını okşamak, çoktandır görmediğin biriyle kucaklaşmak, aylardır gitmek istediğin bir yere varmak, başkaları şaşırırken olgun bir gülümseme, bir bebeğin çığlıkla karışık kahkahası…
😀