Kibir ve Gurur
Neredeyse 10 yıl olacak…
Bir kuruluş ile kart projesi konuşuyorduk. Nasıl bir kart yapısı istediklerini anlattılar. Çok karmaşık bir proje… İşin peşinde 2 – 3 banka daha var.
Önce nasıl bir yapı kurguladığımızı anlattım. Sonra da çalıştığım banka adına teklifi yaptım. Kuruluş kendini ağırdan satmaya kararlıydı. “Beni ne doktorlar, ne mühendisler istiyor” muhabbeti oldu. “Peşimizde şu ve bu bankalar var” dediler.
“Bu proje eğer yapılacaksa sadece ben yaparım. Ben yapamazsam, kimse yapamaz” dedim.
İşi başka bankaya verdiler.
😉
Sait Faik Abasıyanık’ın Sinarit Baba öyküsünde…
… Sinarit baba kibirli fukarayı severdi ama, Nikoli’nin kibrini beğenmiyordu.
İnsan oğlunda o başka bir şey, gurura benzeyen şey, yerinde bir gurur, o da değil, insan oğlunun insanlığından, ta saçının dibinden oltasını tutuşundan beliren, isteyerek olmayan, ama pek istemeyerek de gelmeyen bir gurur isterdi… diye geçer.
😛
Aradan birkaç ay geçti. Aradılar. “Projeyi yapalım” dediler.
Sonra söylediler. Ben “…Yapılacaksa ben yaparım. Ben yapamazsam, kimse yapamaz” dediğim için gıcık olmuşlar. Hatta bana gelmemek için, ilk banka çuvallayınca diğer bankaya da gitmişler. Ama hiçbiri daha kurguyu anlamamış. “Normal kredi kartı ile yapalım” diye tutturmuşlar.
Projeyi yaptık, hayata geçirdik. Benzer kuruluşlara defalarca anlatıldı. Yerel yayınlarda birçok kere haber olduk.
😛
O cümlenin son yarısı… isteyerek olmayan, ama pek istemeyerek de gelmeyen bir gurur…
Hep aklımdadır.
😛