"Dilbert" etiketli yazılar:

21 Ekim 2013 Pazartesi

Dilbert ve SMU’lar

İlgilendiğim konularda paylaşmaya değer içerik bulan dostlarım bana iletirler.

Bugün gelen mesaj.

Dilbert-SMUÜzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.

 

Tercümesi şöyle:

– Ne iş yapıyorsun?
– Sosyal medya danışmanıyım.

– Seni beğendim.
– Phhht.

– Bana sadece tek bir beğeni veriyorsun.

– Onbinden az beğeni hakaret sayılır.

– Hemen geliyorum.

– Senin beğeni sayını suni olarak arttırmak için ernevut tuttum.

– Beğendim, beğendim, beğendim, beğendim, beğendim, beğendim, beğendim, beğendim, beğendim.

– Bu adamı ciddiye almayacağım.

😛

Asıl kaynağı şurada.

😉

Meraklısına, SMU’lar hakkında diğer yazılarım:

Özellikle son 5 yazının dikkatle okunmasını öneririm.

😉

16 Ekim 2010 Cumartesi

TurkCell’in "müşteri" anlayışı

Turkcell’den çok sayıda hattım olmuştu.  Nasıl olduğunu daha önce yazmıştım. Konuk konuşmacı olarak birçok defa sahnelerde anlattım.

😉

Bu hatlarımdan biri nicedir ödenmiyor. Nedenini araştırdığımda şunu öğrendim. Daha önce çalıştığım bankanın kredi kartı ile ödenmesi talimatı vermiştim. Kartın operasyonunu başka bankaya aktardılar. Kartlar değiştirilince, ödenmemiş.

Devamı…

😉

Öykünün sonu… (Siz mutlaka öyküyü okuyun)

.

Süreçler konusunda “müşteri odaklılıktan en uzak kurum” olarak Turkcell’i bilirdim. Hukuk Bölümü’nden destek alıyorlarmış meğerse…

Dilbert (ki ona dayanıp fikir üretenlerle dalga geçerim) diyor ki “Hiçbir pazarlama fikri, Hukuk’un hemen onaylayacağı kadar pürüzsüz değildir.”

Eğlendiğim fikirleri haklı çıkaran Turkcell’e, Dilbert Hukuk Ödülü verilmesini öneriyorum.

😀

Resim kerstein.org‘dan alınmıştır.

🙂

02 Nisan 2009 Perşembe

Dar pencere

Babam “öküzün dünyası gördüğü yer kadardır” derdi. Hayal gücü ve yaratıcılığı olmayan kişi veya ortamları eleştirirken…

Friendfeed’de bazı mesajlar görüyorum. Dilbert’e dayalı… Mizah olarak eklenenler var. 🙂 Olağan. Keyifli…

Bir de Dilbert’i referans verenler var. Acaba dünyaya Dilbert penceresinden bakmak ne kadar doğru.

  • Hiçbir zaman orta kademe yöneticisi bile olmamış bir IT’ci… İş hayatı boyunca kübik (cubicle) dediğimiz hücreler içinde yaşamış…
  • Bazı doğru teşhisler ve gözlemleri var. Sıra kademesi düzeyinde proje çalışanı olarak evet denilebilecek bir çok espri. 🙂
  • Zaman zaman kendisine de iğneyi batırmış. IT’cilerin diğer kişilere yaptığı ve beni haklı çıkaran numaraları yazmış ve çizmiş. Karikatürlerini derslerde kullanıyorum. “Bir IT’cinin kendi ağzından… Aman dikkat edin” diye vurgulayarak.

Ama birçok konuda gördüğü dünya ile sınırlı kalmış. Kübik içerisinde…

  • Ölçülebilir pazarlama faaliyetleri hakkında “sıfır”. Sosyal medya devrinin öncesinde…
  • Strateji ile ilişkisi hemen hiç yok…
  • Üst yönetim derseniz, sıfırın bile altında… Hiç bunun gereğini, sorumluluğunu taşımamış. Taşın altında eli olmadığı için sadece eleştirebilmiş… Yirmili yaşlarda herkes yapar…

🙂

Okuyun, eğlenin, keyif alın, esprileri (yeri geldiği zaman) tekrarlayın. Ama dünyaya sadece o pencereden bakmayın. Eğer yönetim koşullarını hemen hiç yaşamamış bir mizah yazarının penceresini aşamazsanız, okur olmaktan öte gidemezsiniz.

Oysa genç yaşlarda, geleceği yazmak, okuduklarınızı aşmak hevesiyle dolmalısınız.

😛