Adrasan'da 3 gün
16 – 19 Mayıs tatilini Adrasan’da geçirdim. 30+ yıllık sınıf arkadaşlarımdan bazıları ile…
- Adrasan adının anlamını sorduğumuzda, “ada arası” kelimelerinden geldiğini söylediler. Daha da eskilerden olduğu kanaatindeyim. Yani pek inanmadım.
Adrasan koyu, bir doğa şaheseri. (Yukarıdaki bağlantıya tıklamanızı öneririm.) Kaldığımız otelin ortasında bir meyve bahçesi vardı.
Kayısı daha olmamış. Çağlalar salkım gibi duruyordu. Öylesine severim ki… Böyle ekşi çağla, yanında çook rakı götürebilir.
Erik ağacı da vardı. Friendfeed’de izleyenler bilirler. Can erik’in fanatiği durumundayım.
Bir de karadut… Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Karadutum, çatal karam, çingenem…” şiiri her an akıldan geçer…
Sıkça ziyaret edince bu ağacı, ellerim karadut renginde gezmek zorunda kaldım. Üstümde de birkaç leke oldu. 🙂
Akdeniz Bölgesi olduğundan, elbette portakal ve limon ağaçları da vardı.
Bahçenin bekçisi ve ailesini de resimlemeden geçemedim.
Cep telefonum ile ancak bu kadar resim çekebildim.
Kafanızı dinlemek isterseniz, henüz fazla bozulmamış bu yöreyi öneririm.
Biliyor musunuz… Hırvatistan, reklamında “Mediterranean, once it was” (Akdenizli, bir devirlerdeki gibi…) diyor. Burası da öyle… Eskiden olduğu gibi…
😛