"Edward de Bono" etiketli yazılar:

23 Ekim 2012 Salı

Yaratıcılık ve…

40 yıl önceki bir kitaptan*, 50 yıllık bir hikaye…

Edward de Bono (ki yaratıcılık konusunun gerçek ustasıdır) birçok yönetici ve yönetim bilimcisine eğitim verirken tahtaya şu şekli çiziyor.

Tekerleği bariz biçimde elips olan bir el arabası.

Soruyor “Sizce tekerlek neden bu şekilde tasarlanmıştır?” diye… Hımmmm’lar, mırıldanmalar, yüz buruşturmalar, ama yanıt yok. Edward de Bono cevap için bekledikçe huzursuzluk artıyor.

Dinleyicilere “bir grup çocuğa sorduğunda, içlerinden birinin hemen kalktığını,

el arabasının altına dalgalı bir çizgi yapıp “Bu el arabası tümsekli yol için” dediğini” anlatıyor.

Dinleyiciler şaşırıyor ve istemeden de olsa  gülümsüyorlar.

😉

Neden yazdım, söyleyeyim. Ken Robinson’un TED Konuşmaları videolarına bakıp yaratıcılık eksikliğinden ötürü eğitimi suçlayanlar kendilerine de baksınlar diye.

Çocuğunuzu okula göndermeyip eğitme şansınız olsaydı, bu düşünce tarzını verebilir miydiniz? Çuvaldızdan önce, iğneyi denemeye ne dersiniz?

😀

* ART OF PROBLEM SOLVING
Russell L. Ackoff, 1972

 

 

 

28 Mart 2009 Cumartesi

Zeka tuzağı

Çocukluğumdan beri tanırım. Zekası inanılmazdır.

Üniversite giriş sınavlarının merkezi olmadığı yıllarda, daha lise 2 öğrencisi iken ODTÜ’yü 14’üncü olarak kazandı. Lise son’da birinci olduğunu söylemeye gerek yok.

  • Bir gün, arkadaşlar ile birlikte içiyoruz. Biri telefon numarasını sordu. Diğeri söyledi “37 46 24”. Bizimki atıldı “74 92 48’mı dedin?” Hepimiz bu rakamlar nereden çıktı diye hayretle bakarken açıkladı.  “İçmiçim biraz… Çift duyuyorum.”

Okuldayken aynı evde kaldık. Hiç çalışmadan ODTÜ Elektrik’i şeref öğrencisi olarak bitirdiğine şahidim. Arkadaşları eve gelirdi. Onunla çalışmak için. Üç arkadaşı salonda çalışır. O kendi odasında oyun oynar. Bir yerde takılınca onu çağırırlar. Gelir. Konuyu açıklar, problemlerin nasıl çözüleceğini anlatır, sonra odasına geri dönerdi.

Briç ve satranç milli takım oyuncuları ile arkadaş idi. Onun sayesinde bir çoğunu ben de tanıdım.

Onun sayesinde hayatımın en önemli dersini aldım.  Edward de Bono’nun “zeka tuzağı” (The intelligence trap ) adlı bir makalesinde yazanın doğru olduğunu öğrendim.

  • Bu makalede Edward de Bono, şizofreni ve psikopasi gibi hastalıkların sadece zeki insanlara mahsus olduğunu belirtiyor, bu özellikten yola çıkarak da zeki insanların feed-back almakta zafiyet gösterdiğini anlatıyordu. (Türkçe tam metninin linkini bulamadım. Mutlaka okunmalı)

Olağan üstü zekası olduğu için hata yapmayacağına inanıyordu. İlk anda bir karar veriyordu. Sonra çevreden gelen etkilere göre ilk kararının yanlış olabileceğini düşünmüyordu. Dolayısıyla ilk kurgusunu hiç değiştirmiyordu.  Onun varsayımları yanlış olamazdı.

Briç masasında fark ettim. Ustalar oynuyor. Ben seyirciyim… Her turdan sonra tartışılıyor.

– Neden o kağıdı attın?
– Maça vale’nin onda olduğunu düşündüm.
– Öyle olsaydı, üçüncü dönüşte dokuzluyu atmazdı.
– Onun hata yaptığını düşündüm.

Kendisinin yanlış düşündüğünü değil, milli takım oyuncusunun hata yaptığını varsayıyordu. O zaman makaleyi anlayabildim.

🙁

17 Mart 2009 Salı

İşe alma hatası

Bir çömez alacaktık. Adaylardan biri… İddialı yapısı, çok bilmişliği, hırsı, vb. dikkatimi çekti. Olası amiri onu yönetmenin zor olacağını söyledi.

Ben “iddialı ve ukala olanların yanlış yapma lüksü yoktur” dedim. “Normal bir stajyer, ilk girdiği işte bazı hatalarında bağışlanma dileyebilir. Ama ukala ve iddialı olan birine sorarlar o zaman… Hani, nerede iddialı duruşun diye… Hata yapmamak için elinden geleni yapacaktır. Bu çocuğu işe alalım.”

Benim ısrarım ile işe aldık. ( [1], [2], [3] )

İşe alırken yaptığım bir sürü hata vardır. Sormayın…

Geçmişinde anlamlı bir başarısı olmadan iddialı ve ukala olanların çoğunun hatalarından ders almadığını böyle öğrendim.

🙁