"Ege Cansen" etiketli yazılar:

31 Temmuz 2017 Pazartesi

Basamaklar mı, Hedef mi?

Dün başladığım MESS’in “Sanayi ve işgücünde dijital dönüşüm” temalı “Üretimin Geleceği Zirvesi”ndeki konuşmalar konusunda yorumlarıma devam ediyorum.

Dün aynı fikirde olduğum bazı cümleleri cımbızlıyarak ideal süreçlerin hedeflenmesi konusunda yazmıştım. Bugün hiç katılmadığım bir konuşmayı aktaracağım.

Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy konuşmasının bir yerinde “Merak edilen bir diğer önemli konu “Ben kendi işletmemde ne yapacağım da 4.0 yolculuğuna devam edeceğim?” sorusunun cevabı… Öncelikle 3.0 yolculuğu tamamlanmadan 4.0 yolculuğuna çıkmanın bir anlamı yok. 3.0’ı tamamlayıp, 4.0’ın gerektirdiği teknolojileri kendi işletmenizde uyguladığınız oranda 4.0’a yaklaşırsınız. 3.0’dan 4.0’a dönüşümde Almanya kendisine 20 yıl biçtiğine göre, bizim de tahminen 30 yıl biçmemiz gerekecek” demiş.

Eğer yönetimin ve çalışanların düşünce yapısının 3.0’ı anlaması ve sonra 4.0’ı hedeflemesi kasdedilseydi, “aynı fikirdeyim” derdim. Ama alıntıları okuduğum dergiden anladığım, “bizzat teknolojilerin uyarlanması” söz konusu olunca… kesinlikle tam tersinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Öylesine ki, Ege Cansen’in 19 Mayıs 2016 tarihinde Sözcü’de yayınladığı “4.o Dördüncü Sanayi Devrimi” başlıklı yazısındaki bir cümle var…

Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy’un konuşmasının, Ege Cansen’in (pek de katılmadığım) “Dördüncü Sanayi Devrimi … Alman bilişim şirketlerinin … daha pahalı yazılım ve donanım satmak için bulduğu bir “pazarlama-reklam” sloganıdır” cümlesini haklı çıkaracak bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.

🙁

Örnekleyelim:

“Mobil telefon imal etmeyi” düşünüyorsunuz. Size “Önce ankesörlü telefon ile başla. Sonra tuğla büyüklüğünde olan taşınabilir telefonları üret. Sonra akıllı telefonlara geçebilirsin” deseler…

Dünya şoförsüz araba konuşurken, üretseniz de satılmayacak geleneksel arabaları üreterek işe başlamanız söylense…

Arabaları geçelim. Ağır iş makinelerinin bile bağlantılı (connected) olduğu dünyada “siz önce eski model bir traktör üretin” deseler…

Aklıma yıllar önceki şu “farklı bir otomasyon uygulaması” geliyor.

  • Siemens İcra Kurulu Üyesi Ali Rıza Ersoy’un böyle düşünmediğini ve İŞVEREN dergisinin uzun bir konuşmayı özetlemesi nedeniyle şahsen yanlış çıkarımlar yaptığımı düşünmek istiyorum.

Ben ısrarla, “İdeal durumu hedefleyin ve oraya doğrudan ulaşmaya çalışın” diyorum. (Gerekçeleri [1] , [2] , [3] yazılarında)

Biliyorum hiç kolay değil.

Bunları yaparak ideal’i tasarlayabilirsiniz. Ya da “Almanya 20 yıl dediğine göre, bizim 30 yılımız var” dersiniz.

😮

Benim fikrimi sorarsanız… Endüstri 4.0 ile Dijital Dönüşüm arasında çok ciddi kavram farkları vardır. Tıpkı Alman bakış açısı ile Silikon Vadisi kafası kadar…

😉

22 Nisan 2011 Cuma

Arşimed, nakit yönetimi, fazla kilolar

Devrim Demirel bugünkü yazısında nakit yönetimi ile kilo kontrolunu özdeşleştirmiş.

Aklıma doktora dersleri sırasında Sn. Ege Cansen’den dinlediğim bir karşılaştırma geldi. Ege bey karlılık oranını, Arşimed yasası ile anlatırdı.

Arşimed yasası: Cismin özgül ağırlığı, suyun kaldırma gücünden fazlaysa cisim batar, az ise yüzer.

Benzer şekilde… Şirketin ürettiği karlılık, piyasanın ürettiğinden az ise şirket batar; fazla ise şirket hayatını sürdürür.

Yani, sadece kar etmeniz yetmez. Piyasa ortalamasından daha fazla kar etmeniz gerekir.

😉

05 Eylül 2009 Cumartesi

Marjinal kar, kar değildir

Bu cümleyi, doktora dersleri sırasında Sayın Ege Cansen ‘den dinlemiştim.

  • Muhtemelen internet’in bu kadar yaygın olmadığı dönemde, gazetede de yazmıştır. Yenilerde aradım, bulamadım. Bir yerlerde kayıtlı olması için yazmak istedim.

Verdiği örnek şöyleydi.

30 – 35 yıl önce Gazanfer Bilge Otobüsleri Firması vardı. İstanbul – Ankara arasında her saat başında sefer kaldırırlardı. Zamanla sıklaştı… Her yarım saatte bir… Giderek her 15 dakikada bir… Sonra her 10 dakikada bir

Otobüsler firmaya değil, şoförlere aitti. Gidip Gazanfer Bilge şirketi’ne yazılıyorlar… Yazıhane’nin sattığı her bilet için para ödüyorlar.

Yoldan topladıkları ördekler için ise, yazıhaneye para ödemiyor, tüm para cebe kalıyor.  (İşte size marjinal kar…)

Yoldan binenler de bunu bildikleri için pazarlık ediyorlar. Otobüs şoförü, “ne toplarsam kardır” diye düşünüyor… Oysa yolcunun aklından da, “bu otobüs ile anlaşamazsam, sonraki zaten 10 dakika içinde gelir” diye bakıyor.

Benim de aşk-meşk uğruna her hafta sonu İstanbul’a geldiğim yıllar. (Yakından şahidim tüm olanlara…)

İstanbul – Ankara arası bugünün parası ile 15 – 20 liraya kadar düştü. Kimse yazıhaneye gitmemeye başladı. Herkes yolda bekliyordu…

😛

Sonuçta hem Gazanfer Bilge Firması ortadan kalktı, hem de otobüs sahibi şoförler zarar etti.

Sadece marjinal kar üzerine giderseniz kar edemezsiniz. Önce yatırımlarınızı geri almaya odaklanmalısınız. Sonra “marjinal” düşünün…

😛