"enformasyon" etiketli yazılar:

30 Ağustos 2022 Salı

Yazarkasa Fişi ve Deneyim

Müşteri Deneyimi eğitimlerimde, yaşamın her aşamasında müşteri (yerine göre kullanıcı ve/veya tüketici de olabilir) deneyiminin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorum. İlginç bir örnek nicedir aklımda duruyordu. Bugün paylaşmaya karar verdim.

🙁

Giderleri görmek için yazarkasa fişlerini inceliyorum. Araya zaman girmişse ve o alışverişte ne aldığımı hatırlamazsam, şaşırıp kalıyorum. Fişte o kadar anlamsız şekilde belirtilmiş ki…

Bir örneği Twitter’da paylaştım.

Sanki süpermarketten 34,95 TL‘ye %1 KDV ile “Meşhur Hendek Evi” (nasıl bir şey ise…) satın almış gibiyim. Aslında yoğurt almıştım. Ama ne aldığım yazmıyor.

 

 

Twitter’de şikayetimi yazınca Furkan Açıkgöz güzel bir örnek paylaştı.

Furkan Açıkgöz’ün paylaşımını müşteri deneyimi eğitimi malzemelerime ekledim.

😉

Yerel veya ulusal pazardaki hemen tüm perakendecilerin yazarkasa fişleri bu durumda. Twitter yorumlarında Can

Ben bu tür aksaklıkları tasarımcıların kullanıcı deneyimi eksiğine bağlıyorum. Bu fiş çıktısını tasarlayan hiç alışveriş yapıp fiş kullanmamış olmalı yani. 🙂
Hizmet işlerinde çok sık karşılaşıyorum”

diye yazmış. Benim aklımdan da aynısı geçiyordu. Fişi tasarlayan kişi, bu fişin muhasebede nasıl kullanılacağı konusunda sadece şekil şartlarını öğrenmiş. “Bunu gider gösterince muhasebeci ne der?” sorusu aklından bile geçmemiş.

EKLEME:

MİGROS fişlerinde de durum aynı.

Fişte

** MASTERFARM KURU K
** KIRDAG AYDIN K. IN

yazıyor. Birincisi “kuru kayısı” sanırım ikincisi “kuru incir”. Aşure zamanıydı da o sayede hatırladım.

🤔

“Önce ürün, sonra marka” diye bir sıralama getirilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu standardı da sektörün büyüğü olduğunu iddia edenlerden bekliyorum.Şimdiye dek onlarca kez (bazıları [1] ,  [2] , [3] , [4] , [5] ) yazdığım, sohbetlerimde yüzlerce kez söylediğim gibi:

Bilgi almayı da, bilgi vermeyi de öğrenmek hem kültür hem de süreçtir.

🙁

 

01 Mayıs 2013 Çarşamba

IDO ve enformatik

Gerek Bilgi Üniversitesi’nin Bursa MBA programı için, gerekse diğer işlerimden ötürü Bursa’ya sıkça gitmem gerekiyor.

Çoğunlukla Pendik’ten Yaloya’ya giden feribotları kullanıyordum. Kadıköy’den Mudanya’ya sefer olduğunu öğrendim.  İki kere de eşimle birlikte bu seferi kullandım. Biletleri hep eşim almıştı.

Bu sefer kendi işimi kendim yapacaktım. Internetin önüne oturdum. Google’a “Kadıköy Mudanya seferleri” yazdım. IDO’nun ana sayfası çıktı.

Tıkladım. Kalkış Terminali kısmına bastım.

Kadikoy-Mudanya

Kadıköy yok.

Daha önce 2 kere Kadıköy’deki deniz otobüsü iskelesinden IDO aracına binmiş olmasam…

Sayfanın sol üst tarafındaki “arama” kutusuna yeniden Kadıköy Mudanya yazdım. Yine aynı ana sayfaya yönlendirdi. Beni kısır döngüye soktu.

Kendim beceremeyince eşime sordum. “IDO değil IDOBUS.COM‘a bakmam gerektiğini” söyledi.  

Bu arada ben Kadıköy’den kalkacak olan seferi bulmaya çabalarken ekranın alt tarafından bazı resimler geçiyordu. Aşağıda akan 10 resimden biri bu konudaymış. Orada yazıyormuş.  (Yukarıdaki resmimde altta görülüyor)

😉

Defalarca söyledim, yazdım. Bir internet sitenizin olması, sizi bilişim döneminin şirketi yapmıyor. Önce müşteri (veya yolcu) bilgi ihtiyacı olduğu zaman ne düşünür, nereye bakar diye azıcık da olsa düşünmeniz gerekir.

Yolcu deneyiminin vasıta’da veya peronda değil, ekran başında başladığını bilmeyen şirketlere IDO’yu da ekledim.

Bakalım doğrusunu ne zaman öğrenecekler.

🙁

09 Ocak 2012 Pazartesi

Değişen bilgi

Bankaların para taşıyan arabaları vardır. Bu arabaların şoförleri şehri avuçlarının içi gibi bilirler. Sadece ana yolları değil, tüm ara yolları, kestirme çıkışları, hatta refüjlerin veya kaldırımların yüksekliğine kadar fikir sahibidirler.

  • İstanbul’un şehri hiç bilmeyen ve “Ben karşının taksisiyim” diyen taksi şoförlerinden kat be kat iyidirler.

Bazıları makam şoförü olur. Ciddi zaman tasarrufu sağlarlar. Taksinin yarım saatte gittiği yere 15 – 20 dakikada varırlar.

Ama İstanbul başta olmak üzere, bütün büyük şehirler yaşayan organizmalardır. Yeni yollar açılır, eskileri değişir tek yön olur, kazı veya tamirat yapılır…

Bizim şoför giderek normal düzeyde sürücü olmaya başlar. Kazandırdığı zaman azalır. Özellikle de eski iş arkadaşları ile sık görüşmüyor, onlardan yollar hakkında bilgi almıyorsa.

😉

Günümüzde, her bilgi çabuk eskiyor.  Henüz olgunluk düzeyine erişmemiş ve sürekli değişen ortamlarda tecrübe, eski anılarla değil içinde sürekli yaşanılarak artırılıyor.

Bu noktada sevgili Osman Ata ATAÇ hocamın sözü devreye giriyor:

15 yıllık tecrübe ile, bir yıllık tecrübenin 15 kere tekrar edilmesini karıştırmamak gerekir.

😀

Resim şuradan alıntıdır.