"Fatoş Karahasan" etiketli yazılar:

27 Mayıs 2015 Çarşamba

4 Haziran’da

Önümüzdeki ayın mutlaka izlemek istediğim etkinlikleri 4 Haziran’a sıkışmış.

Bunlardan ilki Halil Aksu‘nun önayak olduğu Gelecekhane etkinliği olan Dijital 2.0

4-Haziran-1(Resmin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.)

Açıkçası, son zamanlarda mutlaka izlediğim az sayıda etkinlik var. Gelecekhane’nin yeri ayrı. Her seferinde çok şey öğreniyorum. Bu sefer, kapanış konuşmacılarından biriyim. Ama daha çok, benden önce konuşacak kişileri izlemek için oradayım.

Konuşmacıların her birinin 12 dakikası var. Sıkılmadan izleyebilirsiniz. “Çok hızlı geçer” derseniz, “Bilişim dönemine böylesi yakışır. Daha ne istiyorsunuz” diye yanıtlarım.

😉

Aynı gün bir başka etkinlik de Fatoş Karahasan‘ın moderatörlüğündeki The Web İstanbul – Digital Marketing Conference.

4-Haziran-2(Resmin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.)

Muhtemelen Halil Aksu ile birlikte saat 13.00’de Dijital 2.0’ın kapanışını yapıp, Esma Sultan Yalısı’na koşacağız.

Herhangi birine gelirseniz, görüşürüz.

🙂

 

 

 

 

29 Aralık 2012 Cumartesi

Taşlar Yerinden Oynarken

Fatoş Karahasan uzun süredir bu kitap üzerinde çalışıyordu. Kendisiyle zaman zaman konuşurduk ama, hem öğretim üyesi, hem de pazarlama ustası olan Fatoş Karahasan’ın dijital pazarlamanın çeşitli konularına nasıl baktığını merak da ediyordum. Nihayet, 2012 bitmeden kitaba kavuştuk.

Taşlar Yerinden Oynarken, dijital pazarlamanın tematik ansiklopedisi gibi yazılmış. Tematik derken, ansiklopedilerin çoğu gibi kelime veya kavramlar üzerine inşa edilmemiş. Konular açıklanmış.

Pazarlamanın hemen her konusu, geleneksel kökenlerinden başlanıp ele alınmış. Bugüne gelene kadar geçirdiği aşamalar, bu aşamalara neden olan değişiklikler, bunlardan ötürü değişen veya yeni oluşmaya başlayan kurallar, değişime karşı koyanların bakış açıları anlatılmış. Geleceğe ilişkin olası sonuçlar da tartışılmış.

Kolay anlaşılır duruma getirmek için maddeler şeklinde yazılmış. Mutlaka yapılması ve kesinlikle uzak durulması gerekenler de listelenmiş. 

Pazarlamanın bugüne gelmesine neden olan onlarca önemli kitabın özünü yazmış, anlamlı özetlerini vermiş. Öylesine ki, bazılarını okumanıza gerek bile kalmamış. Kitapta özetlenmişi var!

Her bölümün sonunda sektörün ve iş dünyasının pek çok tanınmış ismi de yazılarıyla katkıda bulunmuş.

Ahmet Pura, Alemşah Öztürk, Ali Levent Orhun, Bülent Hiçsönmez, Emre Sayın, Erkan Akdemir, Faruk Eczacıbaşı, Gökhan Öğüt, Gürkan Coşkuner, İzzet Karaca, Karpat Polat, Rima Erdemir, Serdar Erener, Serhat Akkılıç, Serhat Gürcü, Suat Özyaprak, Tahsin Yılmaz, Tamer Özmen, Tolga Tatari, Tuna Tiryakioğlu, Uğurcan Ataoğlu ve Yüce Zerey dijital alana bakış açılarını, saptamalarını ve öngörülerini aktarmışlar. Ben de bloglara ilişkin bazı saptamalarımı yazmıştım.

Kitabın tanıtım videosuna da gözatabilirsiniz.

Okurken, bazı yerlerde kısa bahsedildiğini, aslında tek bir satır için bir-iki paragraf (veya blog yazısı) gerektiğini düşündüm. Sayılı bazı noktalarda ise farklı fikirde idim, “Fatoş Karahasan ile bunu tartışmalıyım” diye karar verdim.

Bu kitap  bir ansiklopedi. Türkiye’nin dijital pazarlama dünyası için önemli bir rehber. Bir kere bakıp sonra rafa kaldıracağınız bir kitap değil.

Geleneksel veya dijital farketmeksizin ister marka temsilcisi, ister ajans çalışanı olsun pazarlamayla ilgilenen herkes önce baştan sona okumalı. Sonra da, ihtiyaç anında yeniden göz atmak için hep el altında bulundurmalı.

 

19 Ocak 2010 Salı

Kendini pazarlama

Geçen senenin Nisan veya Mayıs ayıydı. Tunç Kılınç, Sn. Fatoş Karahasan’ın dersine konuk olmuştu. Ben de yancı durumunda, her ikisinden de bir şeyler öğrenmek amacıyla olay mahallindeydim.

İletişim öğrencileri… Çoğu büyüyünce reklamcı olacaklar (ya da olmayı hedefliyorlar)… Tunç farklılaşmanın öneminden bahsetti önce. Sonra da herkese “nasıl bir CV hazırlardın” diye sordu.

Yarısına yakını, klasik CV formatından vazgeçmeyeceğini söyledi. Tunç’un, “diğer başvuranlar arasından neden seni seçsin ki?” zorlamaları sonucu pek değiştirmedi.

😛

Nereden mi aklıma geldi. Friendfeed’de İpek Aral Kişioğlu’nun [1] ve [2]
yazılarını görünce…

Başvuran yüzlerce kişi arasından nasıl farklılaşacağımızı da düşünelim diye… Kendimizi birey olarak, her zeminde ifade edelim diye…

😉