"fikir" etiketli yazılar:

25 Ağustos 2021 Çarşamba

Grup Dolduruşunun Etkileri

Dünkü Acil Durumda Karar Verme yazısında, J.F. Kennedy’nin toplantı yönetimine yaptığı bir katkıdan söz etmiştim. Bu konuyu biraz açmak istiyorum.

😉

ABD, burnunun dibindeki Küba’ya iyi bir ders vermek ister. Kennedy’nin başkanlığında toplanan komite karar verir. Düşüncelerine göre, Küba’nın Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yapacaklar ve en çok bir-iki gün içinde başarıyla Fidel Castro’yu etkisiz hâle getireceklerdir. Grup bu fikri şahane bulur, heyecana kapılır.

Daha önce Küba’dan kaçanlardan oluşturulan ve CIA tarafından desteklenen birliklerle Domuzlar Körfezi’ne çıkarma yaparlar ve… hezimet. Yüzün üzerinde ölü, binden fazla esir… (Ayrıntıyı Vikipedi’deki Domuzlar Körfezi Çıkarması bahsinden okuyabilirsiniz.)

Bay of Pigs Invasion

Resim şuradan alıntıdır.

Gelelim işin yönetim bilimlerine katkı kısmına… Hezimetten sonra, olan biteni geriye dönüp incelediklerinde şunu fark ederler. Fikir hepsine şahane gelince grup dolduruşu oluşmuştur. “Abartmayın“, “bu kadar kolay olmaz” diyenler dinlenmemiştir. Hatta onların bazıları da grup etkisi yönünde fikir değiştirmişler. Oysa fikir aslında çok kötüymüş. Tüm varsayımlar yanlışmış.

Bunun üzerine Kennedy grubun tamamı bir fikri çok beğenmeye başladığında, karşı fikir bulmak ve savunmak için birini görevlendirir. Görevlendirdiği kişi de, okulda öğrendiğimiz kadarıyla (o tarihlerde sayısı oldukça az olan) zenci generallerden biri…

😉

Alınacak ders şu: Herkes hızla aynı fikirde olunca, karşıt düşünceler pek duyulmuyor. Grup dolduruşu, etraflıca düşünmeyi engelliyor. Bu durumda hezimetlerle karşılaşılıyor. Grupta birinin karşıt fikirleri savunması, hezimetten kurtulmayı, en azından gerekli önlemleri almayı sağlayabilir.

Karar vermede Kennedy yöntemi, erteleme değil karşıt fikirleri de dinlemek olarak alınmalı.

Sabahları ilk iş olarak aynayı öpen tüm yöneticilere önerimdir.

😀

 

13 Şubat 2019 Çarşamba

Çin’de WeWork ve Starbucks Rekabeti

Paylaşımlı çalışma alanı konusunun dev kurumu WeWork, Starbucks‘ın modelini tersine çevirmiş.

🙂

WeWork Go adındaki program, dakika üzerinden masa kiralaması yapıyor. Starbucks’ın “Kahveni satın al ve bedavaya istediğin süre boyunca oturma alanı kullan” yerine “Dakika bazında oturma alanı kirala ve kahveni bedava al” uygulaması getirmiş.

Bu fikrin arkasında birçok ders var.

Çin’de, çalışılamayacak kadar kalabalık olan Starbucks’ların yerine daha iyi bir seçenek sunuyor.

Bir kahve parası öderim, saatlerce otururum” diyenleri Starbucks’a bırakıyor; “Çalışırken kahvemi içerim” diyen ve masa işgal etmeyi değil, çalışma ortamı bulmayı amaçlayanları kendine çekiyor.

  • Kendimi düşündüğümde, çoğunlukla “45 dakikam var. Şurada hem kahve içer, hem de çalışırım” dediğimi farkettim. Benim gibilerin işine gelebilecek bir uygulama…

Kapıdaki QR kodu okutunca, boş masa olup olmadığı ve hangi masanın ne zaman boşalacağını da öğreniyorsunuz. Hemen rezervasyon yapabilirsiniz.

😉

Starbucks’ın temel değer önermesinin müşteriler tarafından abartılı kullanımı, rakip için fırsat yaratmış. Teknoloji sayesinde farklı ihtiyacı olanları kendisine çekecek uygulamayı hayata geçirmiş.

Bu, basit teknolojiyle harmanlanmış  yeni yaklaşımları keyifle izliyorum.

😀

12 Haziran 2018 Salı

Fikir ve Uygulama

Aşağıdaki fotoğrafı 2 gün önce, Ankara Aşağı Ayrancı’da çektim.

Ortasında bir ekran olan bu sarı kutu duvarını Türkiye’de ilk ne zaman görmüştüm biliyor musunuz? Muhtemelen tahmin edemezsiniz.

Bukoli‘nin lansman günüydü…  Hilton otelinin balo salonunda bir köşede bu sarı kutulu duvar inşa edilmişti. Adımızı ve soyadımızı, TCKN numaramızı ve bize verilen şifreyi girdiğimizde, lansman hatırası olan zarfı almıştık. Başka yerde kullanmadığım ikinci adımı girmeyince, ilk denemem başarısız olmuştu.

🙂

Bukoli maalesef yaşamına devam edemedi. Geçen sene bu günlerde kapanma mesajını yayınladı.

Bu sarı kutu duvarını görünce 2 eski yazıyı hatırladım:

Kendime de iğne batırayım. Beni uzun yıllardan beri tanıyan dostlarım biliyorlar.

  • Hem iş arayana, hem de eleman arayana yardımcı olacak bir altyapı kurma işine kalkıştım. Bence buna gerçekten ihtiyaç vardı. 1986 yılıydı. Internet okulların dışına pek çıkmamıştı. Doğal olarak yürümedi. [yenibiris.com veya kariyer.net ortaya çıkınca, “Aklıma gelmişti” demedim, “Başaramadım” dedim.]
  • İstanbul’daki ofisiniz” diye ofis paylaşımı işine de kalkıştım. Gazetelerde sayfalarca röportajlar yayınladı. (Aşağıda bir örneği var.) 1996 yılıydı. Internet yaygınlaşmamıştı. Doğal olarak yürümedi. [Workinton veya Kolektif House ortaya çıkınca, “Aklıma gelmişti” demedim, “Başaramadım” dedim.]

Bu vesileyle tekrarlayayım. Fikir önemli değil, uygulama önemli.

😉