Fikrinizi çalarlar mı?
Bu soruya, aslında aynı anlama gelen – birbirine zıt – iki yanıt vereceğim. Her iki yanıt için de birkaç örnek sunacağım. Bazı eski (15 yıllık) yazılarımdan referans da vereceğim.
Önce, FİKRİNİZİ ÇALAMAZLAR örnekleri…
(1)
O dönemde Türkiye’nin en büyük bireysel bankacılık pazar payı olan bankasında çalışıyordum. Türkiye’nin ilk taksitli kredi kartı fikrini ortaya attım. Genel Müdür fikri beğendi. Hayata geçirilmesi için onay verdi. Sonra sürekli itiraz eden ve 18 ayda ancak ortaya çıkartan IT, “Büyük bankalar böyle yenilikler peşinde koşmaz. Küçük bankalar denerler. İyiyse biz hemen kopyalar ve daha iyisini yaparız” diyen Genel Müdür Yardımcıları… “Taksitcard bankanın daha fazla kar elde etmesini engelliyor” diye diğer Genel Müdür Yardımcıları… Üst düzeydeki kadın yöneticiler arasında bir “kedi döğüşü”…
“Ayda 80 bin başvuru olur” diye varsayarken 200 bin başvuru gelmesi. Kredi değerlendirme süreçlerinde düzenlemeler yapmamız. Krediler departmanının 2.5 ay sonra normal mesai düzenine dönebilmesi. Müşterilerin gösterdiği ilgi ile üst yönetim düşüncelerinin çelişmesi… Benim kovulmam ve “Taksitcard’ı öldürmeliyiz” kararı…
Kovulduğumda en yakın rakibin iki katı pazar payımız vardı. Bizimkiler taksitten kaçarken, rakip banka taksit kavramına sahip çıktı. Pazar payı bizimkileri geçince anladılar. 5 yıl sonra taksitli olmaya karar verdiler.
Meraklısına, ilgili bazı eski yazılar: [1] , [2] , [3] , [4]
Diyeceğim şu: Bırakın fikrinizi çalmalarını, açık açık ortaya koysanız bile işe yaramayabilir. Hatta başlayan ve tutulan bir projeyi yok edebilirler bile…
Bazılarınız “bu yazı fikrin çalınması değil, kurumlaşma çıkmazı konusunda” diyebilirsiniz. O da var… Onu da tartışalım.
🙁