"Forbes" etiketli yazılar:

14 Ağustos 2019 Çarşamba

Fortune 500 – Düzeltme ve Ekleme

Dünkü Fortune 500 klişesi yazıma Sayın Sertaç Doğanay‘dan düzeltme geldi.

Dell – EMC satın almasını dünyanın en büyük satın alması olarak tanımlamışsınız. Bu bilgiyi kontrol etmeniz iyi olabilir. İlaç ve medya sektörlerinde 67 milyar dolar üzerine en az 2-3 satın alma hatırlıyorum. Belki bilişim sektöründeki en büyük satın alma demek istemiş olabilirsiniz, o zaman sanırım tanım doğru olur.

Sertaç hoca haklı. “Dünyanın en büyük satın alması” değil, “teknoloji dünyasının en büyük satın alması” demeliydim. Yazıyı düzelttim.

Ben de “Dünyanın en büyük…” klişesine kapılmışım. Oysa, AT&T – Time Warner ($85 milyar) satın almasında “içeriğin gücü” tartışmalarına da katılmıştım. Ah şu klişeler…

😉

Tarihin en büyük satın almalarına baktığımız zaman, şu liste ortaya çıkıyor:

  1. Vodafone Airtouch PLC – Mannesmann (1999) $202.8 – (bugün $287 milyar).
  2. AOL Inc. – Time Warner (2000) $164,7 (bugün $226 milyar). [Dot com boom nedeniyle gerçekleşmedi. Daha sonra 2018’de AT&T – Time Warner $85 milyar satın alması oldu]
  3. Pfizer – Allergan (2015) $160 milyar. [ABD Vergi Yasalarına takıldı, gerçekleşemedi]
  4. Verizon Communications – Verizon Wireless (2013) $132 milyar. [Aslında satın alma değil birleşme sayılır ancak değer açısından listede yer alıyor.]
  5. Dow Chemical – DuPont (2015) $130 milyar.

Notlar:

  • Yukarıdaki parantez içi rakamlar paranın zaman değerine göre düzeltilmiş tutarlardır.
  • Şurada, kısmen farklı bir liste var.

🙂

Şunları da unutmayalım.

  • IBM’in Red Hat’i
  • Microsoft’un Linkedin’i
  • Facebook’un Whatsapp’i ve Instagram’ı

satın alması da yakın tarihlerde gerçekleşmiş işlemler. Satın alınan kurumların “değişimi anlamadıkları” iddia edilebilir mi?

Yukarıdaki listeler “Fortune 500 listesindeki şirketlerin ortamala ömrü… . Değişime uyum sağlayamadıkları için…” klişesini dünkü yazımdan daha da öte, tümden yalanlıyor.

Değil mi?

😉

Ayrıca… Bence, değişim ve dönüşüm konuşulurken bu klişeden kaçınılmalı ve GAFAM (Google, Amazon, Facebook, Apple, Microsoft) ile sınırlı kalmayan yeni teknoloji tekelleşmelerine ve platformların küçük tedarikçileri yok etme tehlikesine dikkat çekilmeli.

.

13 Ağustos 2019 Salı

Fortune 500 Klişesi

Bu blogun okurları, mutlak doğru kavramlara ve klişe cümlelere [1] , [2] , [3] , [4] , [5]  tepkimi bilirler. Üzerinde yıllardır çalıştığım “müşteri deneyimi” konusunda olsa bile klişelerin arkasını özellikle [5] sorgulamak isterim.

😉

Son zamanların gözde klişelerinden biri “Fortune 500 listesindeki şirketlerin yarısı, 16 sene sonra yok oluyor. Bunlar değişime uyum sağlayamadıkları için…

ODTÜ İşletme’den mezun olduğumuzda (1981), Fortune 500 listesindeki şirketlerin ortalama ömrü 25 yıldı. Bize “Okuldan sonra ilk çalışacağınız şirket, siz emekli olurken büyük ihtimalle hayatta olmayacak” diye anlatırlardı.  2018’de ise 16 seneye inmişti. Okuduğum bir tahminde 2030’a gelindiğinde, Fortune 500 şirketlerinin ortalama ömrünün 10 sene olacağı yazılmıştı.

  • İtiraf ediyorum. Bu klişeyi benim kullandığım da oldu.

🙁

Peki, burada hata nerede?” diye soracak olursanız… Bu şirketlerin bir kısmı, gerçekten değişimi anlamadıkları için kayboluyor. Burası doğru… Ne var ki, bazıları da – gösterdikleri gelişme çok başarılı bulunduğu içn – büyük şirketler tarafından satın alınıyor.

DELL, geçen sene veri depolama şirketi EMC’yi 67 milyar dolara satın aldı. 2016’da ilk 120 içinde olan şirket şu anda DELL-EMC olarak geçiyor.

Müşteri geri bildirim pazarının dünya lideri Qualtrics, SAP tarafından 8 milyar dolara satın alındığında Forbes Cloud listesinde 7’inci sıradaydı.

Bu örneklerdeki kurumlar, ayrı bir marka olarak konumlandırmayı bırakıp ana şirketin bir parçası / bölümü (division) olarak anılmaya başlandıktan 2 – 3 sene sonra listeye bakıp “değişime uyum sağlamadığı için…” derseniz, yanılırsınız.

Ülkenin en başarılı web girişimleri Yemeksepeti ve Gittigidiyor’u satın alan kurumlar ismini değiştirseydi… “değişime uyum sağlayamadığı için…” mi diyecektiniz?

😉

Bir de ek bilgi:

Biz öğrenciyken M&A (şirket birleşmesi), finansman kitabında birkaç sayfalık konu idi. Bugün ise, yönetimiyle, finansmanıyla, ticari ve uluslararası hukuk ile… başlı başına uzmanlık konusu.

Bu nedenle, 28 sene öncesinden kalma “Fortune 500 listesindekilerin ortalama ömrü” klişesini bugün kullanacaksanız, çok sayıda dipnot vermeniz gerekir. Benden söylemesi.

.

 

02 Nisan 2013 Salı

IT ile rekabet üstünlüğü

Forbes’da “IT ile rekabet üstünlüğü sağlayan şirketler” üzerine bir yazı çıkmış. Twitter’da Emre Sets Turan’ın uyarısı sayesinde haberim oldu.

21 şirketin yer aldığı bir liste. İçinde teknoloji ve e-ticaret firmaları da, sağlık firmaları da, çok uluslu pazarlama firmaları, bankalar ve danışmanlık kurumları da var.

  • Accenture
  • Amazon
  • Apple
  • Cleveland Clinic
  • General Electric
  • Goldman Sachs
  • Google
  • Hospital Corporation of America
  • IBM
  • Intermountain Healthcare
  • JP Morgan Chase
  • Kaiser Permanente
  • Mayo Clinic
  • Microsoft
  • Nestle
  • Proctor & Gamble
  • Progressive Insurance
  • Schlumberger
  • Target
  • Toyota
  • Wells Fargo

😉

Yazının giriş bölümü:

All enterprises, regardless of what they produce or the services they deliver, are really information businesses.

The accuracy, speed and precision of IT systems means the difference between winning or losing customers, keeping supply chains profitable, and solidly translating new concepts into revenue-producing products and services. The world’s best-run services businesses have customer-driven IT as part of their DNA; it is very much who these companies are internally.

🙂

Şöyle tercüme ettim. (Daha iyisini önerirseniz, itiraz etmem. Hemen düzeltirim.)

Hangi ürün veya hizmeti sunduklarına bakmaksızın, tüm kurumlar bilgi işinde faaliyet gösterirler.

IT sistemlerinin kesinlik, hız ve doğruluğu, müşteri kazanma veya kaybetme arasındaki farkı, tedarik zincirinin karlılığını ve yeni kavramların kârlı ürün ve hizmetlerin üretilmesine dönüşümünü belirliyor. Dünya’nın en iyi şirketlerinin müşteri odaklılığı DNA’lerinde taşıyan IT bölümleri var.

 

Dikkat ederseniz, www.uzaktanCRMegitimi.com‘da yayınladığım “Pazarlama Teknolojisti” yazısının giriş paragrafıyla aynı:

Şanslı şirketlerde teknolojiden anlayan Pazarlama Üst Yöneticileri veya pazarlamadan anlayan Teknoloji Üst Yöneticileri vardır. Akıllı şirketlerde ikisini ayırt etmek zorlaşır

Aklın yolu bir.

😉

Bu devirde, teknoloji desteği almayan bir pazarlama bölümü veya kendi bildiğini okuyan bir teknoloji bölümü, şirketi başarısızlığa sürüklüyor. Ego-sistem, eko-sistemi bozuyor.

Herkesin kulağına küpe olmalı.

😀