CIO mu, CTO mu?
Eskiden kurumlarda bilgi teknolojileriyle (IT – Information Technology) ilgilenen departmanların başındakiler CTO (Chief Technology Officier) “Teknolojiden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı” olarak adlandırılırdı.
Sonra veriler önem kazanmaya başladılar. “Teknoloji sadece bir araçtır, önemli olan bilginin kullanılmasıdır” sözü yaygınlaştıkça, CTO’lar kendilerine CIO (Chief Information Officier) “Bilgi Yönetiminden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı” demeye – dedirtmeye – başladılar.
Farkı çok net görmemi sağlayan bir toplantıda bulundum.
😉
Son zamanlarda, yemek zincirleri çoğaldı. Dönerciler, pizzacılar, köfteciler… hamburger zincirleriyle yarışır durumdalar. Her semtte dükkan açtılar, eve teslim de yapıyorlar.
Bunlardan birinin Genel Müdürlüğünde, sadakat programları konusunda toplantıdaydık.
Her zamanki gibi… indirim veya 3 alana bir bedava gibi rüşvete dayalı teklifler konuşulmaya başlandı. Biz (danışman adayı ekibi) “müşteriyi tanımak ve doğru zamanda doğru teklif yapmak” üzerine bir kurguyu anlatmaya çalıştık ama başarısız olduk.
🙁
Ben, verilere bakarak müşteriyi tanımak (veriyi anlamlandırmak) konusunda ısrarlı davrandım. Toplantıya katılan Genel Müdür’ün kravatı lacivert-sarı ağırlıklıydı. Onun Fenerbahçe taraftarı olduğunu tahmin ettim. Basit bir örnek verdim.
“Fenerbahçe’nin maçı İstanbul’daysa yemek ısmarlamıyor ama, Fenerbahçe deplasmandaysa mutlaka sizi arıyor ise… müşteriniz Fenerbahçe taraftarıdır, maç İstanbul’daysa maça gidiyordur. Deplasmanda olursa, TV önüne geçip bir yandan yemek yiyor, bir yandan da seyrediyordur.“
Şirketin Genel Müdürü de toplantıya katılmıştı. “İşte bu örnek tam beni anlatıyor” dedi.
Genel Müdür 40-45 yaşlarındaydı ama parmağında yüzük yoktu. Bir deneme daha yaptım.
“Çocuk menüsünü sadece 2 – 3 haftada bir ve hafta sonlarında ısmarlıyorsa, muhtemelen boşanmış babadır ve çocuğu o hafta sonu için almıştır”
Genel Müdür bu örnek için de “Çok doğru. Bu da beni anlatıyor” demişti.
😉
Ben, arka arkaya iki başarılı tahmin cümlesinden cesaret alıp devam ettim. “Mesai sonrası bir saatte iş yerine teslim ediliyorsa, büyük ihtimalle fazla mesai yapılıyordur”
IT’den sorumlu GMY “Nereye teslim edildiğini bilemeyiz” dedi.
Ağzımdan “Olur mu öyle şey?” kelimelerinin çıkmasını engelledim. İlk iki cümleye oranla çok daha basit olan bu tahmine CIO’nın itirazına inanamadım. Yanıt vermedim ama hayretle kalkan kaşlarıma ve büyüyen gözlerime hakim olamadım.
- Beni yakından tanıyanlar görse, bu kadar sakin şekilde karşıladığıma inanamazlardı.
“Demek ki bu IT’den sorumlu GMY sadece “teknoloji satın alma” işi yapıyor, basit verileri bile iş fırsatlarını arttıracak bilgiye dönüştürmeyi düşünemiyor” diye aklımdan geçirdim. Sustum.
“CIO olmadığı kesin. Ayrıca CTO yerine de CTPO (Chief Technology Purchasing Officier) denilse daha doğru olur“diye düşünmeye başladım.
Aklımdan geçenlerin yüzüme yansımaması için sahte bir “iş yaşamı gülümsemesi” ile toplantının bitmesini beklemeye başladım.
Merkezi sistemde talepleri topluyorlar. Yemek siparişi veren kişi, adresi de söylüyor. “Garanti Bankası Genel Müdürlük binası, Yapı Kredi Plaza, Sun Plaza, Giz Plaza, Teknopark B Blok, …” gibi bir teslimat noktası bildiriyor. Veeee… IT’den sorumlu GMY “Nereye teslim edildiğini bilemeyiz“diyor.
- Bunu anlattığım IT (hatta pazarlama) kökenli arkadaşlarımın çoğunluğu “Oha!” ile “Nasıl yani?” arasında tepkilerde bulundular.
🙁
Bugünlerde bana sıkça “Nasıl veri bilimcisi (data scientist) olurum? Hangi okullarda, hangi bölümlerde okumam gerekir?” diye soruluyor.
“Bunun okulu yok, sadece düşünme biçimi var” diye yanıtlıyorum. Artık örnek olarak bu yazının bağlantısını vereceğim.
.