"girişimci" etiketli yazılar:

13 Aralık 2018 Perşembe

2019 Tahminlerim

İçerik Bulutu, benim de aralarında olduğum kişilerden “Dijital Pazarlamada 2019’da ne olacak?” tahminleri isteyince, içsel bir tartışma yaşadım.

Yıl sonu yaklaşıyor. Hemen her kurum ve kişi (falcı, astrolog ve fütürist olmayanlar bile) önümüzdeki sene ne olacağını söylemeye başladılar. “Ben de bu fırsatı kullanayım, eksik kalmayayım” dedim.

“Eksik kalmayayım” dedim ama… yıldızların ve gezegenlerin konumundan hiç anlamıyorum, kahve veya bakla falı konusunda zerre kadar fikrim yok. Üstelik dijital pazarlama ve dijitalleşme konularını okudukça bireylerin kurumlar (özellikle de veri işleyen teknoloji şirketleri) önünde zayıfladığını ve güç kaybettiğini düşünerek karamsarlaşıyorum.

Taa 2011’lerde “Gelecekte bizi yönetenleri Facebook, Google, Amazon seçecek. Bizim için en iyisinin onlar olduğuna inanacağız. Kendi seçimimiz sanarak” diye ahkam kesmiştim. Yani, Cambridge Analytica’nın 2016 ABD Cumhurbaşkanı seçiminde yaptıklarını epey zaman önce görmüştüm.

IAB (Interactive Advertising Bureau) “2017 Pazarlama’da Veri Yılı olacakdediğindeYahu ben onu 16 yıldan beri söylüyor, 10 yıldan beri yazıyorum” da dedim.

Bu örneklerden, geçmişteki bazı önermelerimin sonradan doğru çıkmasından cesaret alarak İçerik Bulutu’nun teklifine EVET dedim, kehanetlerde bulundum.

Dijital Pazarlama’da 2019’da Türkiye’de neler olacak?

  • Çoğunluk sadece SEO‘yu veya anlamını bilmeden kullandığı growth hacking‘i dijital pazarlama sanacak. Bunlardan biri hakkında eğitim alınırsa uzman olunacak; ikisi hakkında “bir şeyler okumuş” ise, Linkedin’de “kıdemli dijital pazarlama uzmanı” veya “son reklam bükücü” diye yazacak.
  • Dijital Pazarlama Uzmanı eğitim programları, çeşitli isimler altında devam edecek. İçinde hiç veri analizi, veri anlamlandırma, kişiselleştirme, etkileşim, geri bildirim, yaşam boyu değer eğrisi… gibi kavramların geçmediği programlar gırla gidecek. Biraz sohbet ettiğimizde, “bize böyle anlatmadılar” diyecekler.
  • Dijitalleşme, Endüstri 4.0 ve Dijital Dönüşüm’ün farklı kavramlar olduğu çoğunlukla anlaşılmayacak ama her üçü de cümle içinde daha sık kullanılacak. Dijital pazarlama sunumları da bu kavramlara bağlanacak
  • Chief Digital Transformation Officier CDTO veya Chief Digital Officier CDO unvanlı kişilerin sayısı artacak. Kurumlar e-ticaret sitesini CDO’ya bağlayacaklar. Mağazalar ve dijital ortamlar ayrı tellerden çalmaya devam edecek ama kurumlar “Artık omni-channel bir şirket olduk” diye demeçler verecekler.
  • Son zamanlarda yurt dışında yazılan pazarlama makalelerinde “müşteri deneyimi” sıkça geçiyor. Buralardaki dijital pazarlamacılar eksik kalabilir mi? Elbette HAYIR. Müşteri deneyimi de haklı payını alacak. Dün nöromarketing, nesil farkları ve itibar yönetimi  konuşanların bir kısmı artık müşteri deneyimi anlatacaklar.
  • Onsekizbinyediyüzaltmışsekizinci e-ticaret sitesi açmayı “girişimci olmak” sananlar var olmaya devam edecek. Hiç ticaret bilmeden, hiç stok taşımadan, hiç üretim yapmadan, hiç risk üstlenmeden… sadece akıllı ilişkiler kurarak girişimci olunabileceğini söyleyenler de olacak, onlara inananlar da…
  • İletişim ajansı dediğin, iki yılda bir değiştireceğin tedarikçidir. Stratejik ortak gibi süslü kavramlara kanmayın diyen Pazarlama Müdürleri ve – maalesef – onları haklı çıkarmak için çaba sarfeden dijital ajanslar var olmaya devam edecek.
  • Dünya dijital ajans ağları sıralamasında reklam kökenli olanların ilk sıralarda yer bulmakta zorlandığını, danışmanlık ve teknoloji kökenli dijital ajans ağlarının ilk sıraları ele geçirdiğini, dijital pazarlamacı olduğunu iddia edenlerin çoğunluğu bilmeyecek.
  • Veri arttıkça müşteri deneyimini iyi anlamanın ve yaratıcılığın değerinin artacağını anlatmak daha da zorlaşacak.
  • Müşteri ilişkilerinde yapay zeka kullanımı sıkça konuşulmaya devam edecek. Artık başarı öykülerini kurumların birbirlerine hava atmak için değil, gerçekten müşterilerin hayatını kolaylaştırmak ve sürtünmesiz müşteri deneyimi tasarlamak için kullanacakları – neyse ki – birkaç örnek olacak. Bu örnekleri her sunumda dinlemekten bıkacağız.

2019 için tahminlerim bunlar.

Biliyorum, çok hoş şeyler öngörmüyorum. Biraz karamsar olduğumu kabul ediyorum. Veriyi kontrol edenlerin neler yapabileceklerini bilince… iyimser olamıyorum.

😉

Değerli birçok uzmanın 2019 tahminleri için, İçerik Bulutu’nun derlemesine bakın.

Müşteri Deneyimi tahminleri için IOX Digital ev sahipliğinde Pisano’nun çalışmasına bakın.

.

29 Temmuz 2018 Pazar

Tecrübe ve Enerji

Hayatı boyunca hiç büyük kurumlarda çalışmamış olan bazı genç girişimcilerin “Kurumlarda ücretli çalışmayın, girişimci olun” gibi önerilerindeki tutarsızlığı anlatmaya çabalarım.

Bu genç girişimciler işlerini az büyütüp yanlarına eleman almaya kalktıklarında, aradıkları tecrübe “kurumlarda öğrenilen birikim” olmaya başlar. En azından bazı sektörlerde bazı kurumlardan uzak durmak gerektiğini, birlikte çalışacakları kişileri seçerken “işe alma tecrübesi” gerektiğini filan yedikleri kazıklar sayesinde hemen öğrenirler.

😉

Gençler bir yana… “Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır” deyip geçelim.

Çalıştığı kurum sayesinde çeşitli yurtdışı girişimleri inceleme fırsatı bulan, onların benzerini Türkiye’de kuran, konferanslarda iş hayatını anlatırken “önce günlük – haftalık – aylık rakamları incelerim ve karşılaştırmalar yaparım” diye büyük kurumda öğrendiklerini anlatan… ama “kurum mu yoksa girişim mi?” diye sorulduğunda “Kurumlarda hiç vakit kaybetmeyin” diyenler var ya… Bu çelişki beni kızdırıyordu.

Onlara yanıtı Dünya Ekonomi Forumu (World Economic Forum) vermiş.

😀

Değerli genç arkadaşım Murat Durak ile fırsat buldukça sohbet ederiz. Sıkça geçen konularımızdan biri de yukarıda yazdıklarım.

Murat bir tweet’inde bana haber vermiş.

Hemen World Economic Forum (Dünya Ekonomi Forumu) ne demiş diye tıklıyoruz:

Elbette tweet ile yetinmeyip, yazıyı okuyoruz.

Yazının bazı kısımlarını aşağıda özetliyorum.

Bir girişimci olarak başarı, eğitim, deneyim, bilgi ve yeteneklerinizin toplamı olan becerilerinize bağlı. Ekonomistler buna “insan sermayesi” diyor. Bu beceriler, gizli fırsatların yakalanması ve mevcutların büyütülmesi için mutlaka olmalı.

Gençlerin yaratıcılıkları ve teknolojik beerileri daha fazla olsa da sektör deneyimsizliği ve finansal durumları başarıyı doğrudan etkiliyor. Bilgi ve becerileri eğitimle ve iş hayatında çalışarak ediniriz.
Araştırmada, özellikle sektöre özgü girişimlerde, o sektörde uzun deneyimi olanların kısa süreli tecrübesi olanlara oranla çok daha başarılı olduğunun ortaya çıkması, şaşırtıcı gelmeyecektir.

Dünya Ekonomi Forumu’nun özetiyle yetinmedim, özette olmayan bir şekli de ekledim.

Araştırmada, mühendislik ve teknoloji mezunlarının bilimsel çalışmalara, girişimcilik ağırlıklı eğitim alanların hemen start-up’a yönlendiği anlatılmış.

Oysa Apple, Microsoft, Linkedin gibi kurumlar, girişimcilik mezunlarının  çalışmaya başlamasını ve içeride proje geliştirmesini özendiriyor.

İngiltere özelinde bazı bulguları da vurgulamışlar.

Okullar, mezunlarının kurdukları başarılı girişimleri gereğinden fazla vurguluyorlar ama… iş hayatı tecrübesi olmayan MBA mezunlarının hemen start-up kurmaya özendirilmesinin doğru olmadığı ortaya çıkıyor.

Böylece gerekli iş tecrübesi de kazanılıyor. World Economic Forum MBA okullarına da bazı önermelerde bulunuyor.

😉

Yazı uzun. Yazının kaynağı olan araştırma daha da uzun.

Araştırmada çok farklı çalışmalar var. En başarılı olunan yaş aralığı 35 – 55 arasında…

Girişimciliğe kalkışmadan önce biraz iş tecrübesi yararlı oluyor. Sanırım tecrübe ile enerjinin optimum noktası bu yaş aralığı.

😛

13 Şubat 2018 Salı

Girişimci Genellemeleri

Bugünlerde “Hayatında hiç girişim yapmamış, risk almamış akademisyenlerin girişimcilik eğitimi vermesi” üzerine çok sayıda aşağılama okuyorum. Bir hafta içinde 4 – 5 farklı kişinin Tweet’lerinde veya Facebook iletilerinde gördüm.

Girişimcilik eğitimi vermiyorum ama, düşünce sistemi açısından birkaç cümle etmek istiyorum.

😉

Ben de…

Hayatında araştırma metodları, modelleme ve tüme varım hakkında
hiçbir bilgi edinmemiş olanların genellemelerine bayılıyorum.

Ayrıca,

Hayatında tek bir gün bile ücretli çalışmamış genç girişimcilerin
“neden kurumlarda çalışmamalı” konulu konuşmalarına bayılıyorum.

.

Risk konusunda, çoook eski bir toplantıdan bahsedeceğim.

Bülent Eczacıbaşı “girişimcilik” konusunda kendisine sorulan bir soruya şu yanıtı vermişti:

Girişimci hesaplayarak risk alan insandır. Bir dönemin en bilinen girişimcileri… Vehbi Koç, Sakıp Sabancı… babamın yakın arkadaşıydılar. Hepsi bir girişimden önce uzun uzun hesap kitap yaparlardı.

Girişimcilik kumar değildir.”.

Yazının devamında Vuslat Çamkerten‘in yorumu var.  Ona da göz atıverin.

😀

Türkiye’deki “girişimci ekosistemi” denen ortamın neden kısır kaldığının en güzel açıklaması bence girişimcilerin düşünce yapısıdır.

Yatırım alınca beyaz mercedes resmi yayılayıp “çocukuk aşkıma kavuştum” diyen; Dünya sağlık, ulaşım, akıllı şehirler, giyilebilir teknolojiler, eğitim, sıfır atık üretimi, siber-güvenlik vb. gibi oluşumların peşinde koşarken onsekizbinyediyüzseksenbeşinci e-ticaret sitesi açmaya çalışan; müşteri deneyimini düşünmeden gelir modeli anlatan; tüm odağını “bir yatırımcı ve exit” üzerine toplayan; akademik düşünceyi sürekli kötüleyip, her yanlışı bizzat kendisi tekrarlayarak öğrenen… ve kendisine girişimci diyenlerin oluşturduğu ortamdır bu EKOSİSTEM.

Umut Aydın’ın şu Tweet’i ile başlayan

ve tartışmalarla devam eden

tweet’leri sırayla okuyun.

🙁

Oluşmayan ekosistem nedeniyle en çok yatırımcıyı suçlayan binlerce “girişimci tweet’i” siz de okumuşsunuzdur.

Şimdi dönüp tekrar etrafınıza bakın. Girişimcilik eğitimi konusunu geçtim, her hangi bir konuda bilimsel araştırma yöntemleri ile ilerleyen kaç tane girişimci gördünüz?

[Neyse ki birkaç tane tanıyorum.] Siz diğerlerinden kaç tane tanıyorsunuz?

🙂