"gizlilik" etiketli yazılar:

14 Mayıs 2016 Cumartesi

Kendi SM Hesabını Yönetmek

Gençlerle buluştuğumda, “Sosyal medya hesaplarınızı marka yönetir gibi yönetin. Kendi markanızı yönettiğinizi unutmayın.” diye uyarıyorum.

Özellikle bugünün bilişim ortamında… Yazdıklarınıza bakılarak hakkınızda her şeyin bilinmesinden rahatsız oluyorsanız, sözümü dinleyin.

IBM-2016-02-ikili

Bazıları “İnsan zaten içini kimseye açamıyor. Bir de marka yönetir gibi sosyal medya hesabı yönetmek olur mu?” diyor.

😉

İleride, tüm yazdıklarınız önünüze çıkabilir. Bunların bazıları işe alınmamanıza, hatta girdiğiniz işten kovulmanıza neden olabilir. Çocuklarınız “Bana öğüt veriyorsun ama, senin kırdığın cevizler…” diye karşınıza gelebilir.

Kendi alenileştirdiğiniz verileri kullananları (yasal olarak bile) suçlayamazsınız.

Özetle… Sosyal mecralar içinizi dökmek için doğru yer değildir. Sakın ha dolduruşa gelmeyin.

.

23 Eylül 2014 Salı

Tabula Rasa = Boş Masa

Yıllardır dağınık masa ile çalışmışımdır. Sekreterimin olduğu yıllarda “Uğur bey, bir müsaade etseniz de…” dediler. Dinlemedim. “Bırak dağınık kalsın” dedim çoğunlukla.

  • Simto beni mimlemiş. Bir hafta içinde çalışma ortamımı birkaç resimle anlatacağım. Şimdilik aşağıdaki dağınık masa resmiyle yetinelim.

masam-1

Düzgün, düzeltilmiş masa mı?… Tapu dairesinde görmüştüm. Adamın masasında tek bir kalem bile yoktu… Öylesine bomboş bir masa… Bomboş…

Bir gün önce basketbol maçında parmağım sakatlanmış. Atel bağlanmış. Sarılıp, sarmalanmış… “Başından yukarıda tut” demişler… Sürekli olarak sınıfta parmak kaldıran öğrenci gibi geziyorum.

Annemle birlikte gittik tapu dairesine… Yaşlı kadın… Sakat ben…

Adamın masası tertemiz. Tek bir kağıt, tek bir kalem bile yok… Öylesi boş masada insanın canı sıkılır. Ama memur oturuyor. Sırada bekleyen onlarca kişi. Orada boş masa arkasında oturan ve sadece oturan bir memur.

Gerçekten TEMİZ MASA.

😛

Bir de diğer yönü var olayın.

Yabancı şirketlerde çalıştım uzun süre… “Temiz masa” (clean desk) kuralı vardı bazılarında…

Yanlış anlaşılmasın. “Masanı düzenli tut” demiyorlardı. “Masanı temiz tut” diyorlardı. Akşam çıkarken masada iş ile ilgili hiçbir şey olmamalı… Hepsi kilit altında olmalı. Özellikle Ar-Ge ve Strateji ile uğraşan birimlerde…

Dedim ya… “Masanı düzenli tut” değil “temiz tut”… İstersen masandakileri “halı altına süpürür” gibi… “Hoooop” diye elinle çekmecene süpür. Sonra da kilitle… Yeter ki sen ortamda yokken masanda da bir şey olmasın.

Neden derseniz… Temizlikçiler ucuz eleman… Çoğunlukla da taşeron firmasından… Masa üstündekilerin fotokopisi gitse… (Tekrarlıyorum, özellikle Ar-Ge ve Strateji ile uğraşıyorsanız…) Can yanabilir… “Acı var mı, acı?…”

Bundan ötürü olsa gerek, temiz masa kuralı bazı yabancı şirketlerde önemlidir.

😉

Sözü açılmışken, kendimi tutamayacağım. Büyük bir şirkette çalışıyordum.

Büyük patron (yani holding’in sahibi) işe gelirken simit alıyor. Simitçinin sardığı kağıt var ya!… Muhasebe çıktısı olan kenarı delikli “sürekli kağıt” (continuous paper). Üzerinde bazı bilgiler var… Tamamen iç işlerde kullanılıyor. Dışarıya kesinlikle çıkmamalı.

Hangisi olduğunu hatırlamadığım bir birim ekonomi yapmış. İmha edeceği yerde simitçiye satmış o “işe yaramayan” kağıtları…

Sonrası mı?… Fırtına….

🙂

Yazının adı “TABULA RASA”… Doğrudan tercümesi “BOŞ MASA” demek… Okulda “boş levha” diye okumuş olabilirsiniz. “Table” kelimesi “Tabula”dan geliyor. Latince kökenli olan dillerdeki tablo, levha, masa kelimeleri de aynı kökten…

Psikoloji’deki anlamını merak eden araştırsın.

19 Ağustos 2009

20 Ağustos 2010 Cuma

Gizlilik sözleşmesi

Çalıştığım şirketi yabancılar satın aldıktan sonraydı. Uluslararası bir proje için Anvers’e çağırıldık. Her ülkeden 2 – 3 kişi ve Genel Merkez’den 5 – 6 kişi büyük bir masa etrafında toplandık.

Toplantı başladı. Herkes sırayla kendisini  tanıttı. Sonra toplantıyı yöneten kişi herkese 2 sayfalık bir belge verdi. Bir gizlilik sözleşmesi. İçinde her şey var. “Bu proje ile ilgili olarak rüyanda bile konuşamazsın” gibilerden…

😛

“Bunu imzalamak istemeyenlerin toplantıyı terketmesi gerekir” dedi.

Toplantıyı yönetenin de amiri olan kişi de oradaydı. Ayağa kalktı.

“Az önce dinlediğim kadarıyla bulunduğunuz unvan düzeyine göre, bunu imzalamak istemeyenlerin sadece toplantıyı değil şirketi de terketmesi gerekir” dedi.

Bence de haklıydı.

😛