"halkla ilişkiler" etiketli yazılar:

12 Ocak 2021 Salı

İletişimde Özen. Lütfen

Bilmediğim bir nedenle, e-posta adresim birçok Halkla İlişkiler (Hİ) ajansının listesinde… Kendi iletişim kanallarımda bahsetmem için bazı içerikler gönderiyorlar. Web sitemde şimdiye kadar bu nedenle yer verdiğim hiçbir kurum veya kişi olmadı ama, Hİ ajansları çoğunlukla araştırma yapmadıkları için, mesajlar gelmeye devam ediyor.

Ara konu: Yaklaşık 10 sene önce de bana çok sayıda benzer mesaj gelince bunaldım. Sorunun çözümü olarak, “kime ne konuda iletişim mesajı gönderilmeli konulu bir çalışma var mı?” diye merak etmiştim. Araştırdım. Bu sayede Burak Arıkan ile önce yazıştım. Sonra bir ABD yolculuğumda tanışma fırsatı bulmuştum.

Eğer gönderilen mesajlarda “listeyi terket” seçeneği varsa çoğunlukla tıklıyorum. Birkaç tane Hİ ajansını ise genelde öncü kurumlar oldukları için [etkinliklerden ve olgulardan erken haberdar olmak amacıyla] izliyorum. Elbette blog sitesinde yayımlamamaya devam ediyorum.

😉

Bugün “BELİRSZİLİĞİ YÖNETEN, KAZANACAK” konulu bir mesaj geldi.

Mesajın altında “listeyi terket” seçeneği de yok.

Hİ ajansının birkaç satırlık kapak mesajında bu kadar yanlış yapması üzerine hemen gönderilen içeriği de gözden geçirdim.

Türkçe hatalarının yanı sıra, yanında Türkçesi yazılmayan İngilizce kavramların bolluğu dikkatimi çekti.

Huysuz ihtiyar” veya “dilbilgisi polisi” gibi davranmak istemem ama… öğrenci ödevlerinde bile önce dil bilgisi hatalarını düzeltip sonra okuyorum. Aksi takdirde aklım hatalara takılıyor. Halkla ilişkiler veya kurumsal iletişim kurumlarının bu konularda çok (ama gerçekten çok) özenli olmasını bekliyorum.

Ne de olsa, beni yetiştirenler “Böyle yazarsan da anlarlar. Ama sen en doğrusunu yazmalısın” diyorlardı.

Okuyan herkesin VUCA, back to basics, PL ve DIY kavramlarını anlamasını beklemek… bence yanlış.

🙂

Mesajı bana gönderen kişiye şöyle bir yanıt gönderdim.

Değerli [Adı Soyadı],

Benim e-posta adresimi hangi gerekçeyle, nasıl bir liste ile aldığınızı bilmiyorum. 22 yıldan beri veri ile uğraşan, Türkiye’de ilk defa CRM web sitesi açıp bildiklerini paylaşan biri olarak bunu çok merak ettim. Müsait bir zamanınızda bu konuda beni bilgilendirirseniz sevinirim. [E-posta adresimden de anlaşıldığı gibi Bilgi Üniversitesi öğretim üyesiyim. Genç arkadaşlara yardımcı olmak, ufuklarını zenginleştirmek isterim.]

Neden?” diye sorarsanız, mesajının ilk satırında belirttiğiniz gibi “Uğur hanım” değilim. Eğer bu listeye para verip satın almışsanız, sizi kandırmışlar. Yok “boş atıp dolu tutayım” diyorsanız, “veriye dayalı pazarlama” derslerimizde “sakın ha yapmayın” dediğimiz tam da budur.

Müsait zamanınızda e-posta sürecini benimle paylaşırsanız mutlu olurum.

Dikkat ettiyseniz, metnin içindeki yanlışlara değinmedim bile… Sadece sunum mesajını irdeledim.

Yanıt, bana mesaj gönderen kişiden değil halkla ilişkiler şirketinin yöneticisinden geldi.

Ugur bey merhaba 

Oncelikle yanlis yonlendirme ve anlaşılma icin ozur dileriz.Ben [Adı Soyadı] ve sirket kurucusuyum.Sektorde 20 yıllık bir is deneyimim bulunmakta.Ancak XXX bey jr pozisyonunda calisan bir arakdasimiz ve meslege yeni baslamis biridir.Yani sizinde belirttiginiz gibi genc arkadaslara daha ılımlı ve olumlu bir yaklasim icinde olabilirsek belki daha ilk maillerinde tokat yemis gibi hisssetmezler kendilerini.Bu genclerde emin olun ileride cok basarili yoneticiler olacaklardir.Sizin dediginiz gibi bos atıp dolu tutmak ancak aklını kullanmayan kisilere özgüdür.

PR sirketleri listelerini ve mail gonderimlerini Faselis ve MBR inden alirlar.Yani yasal olmayan bir konu yada veri gizliligini ihlal etmisligimiz bulunmamaktadir.

Listeyi Medya Bilgi Rehberinde yer alan Pazarlama bolumu altindan ulaşılmıştır.

Saglikla kalin.

Mesajı aynen alıntıladım. Yazım ve dilbilgisi hatası varsa, bana ait değil.

Ben “iletişimci” olduğunu söyleyen herkesten daha özenli iletiler bekliyorum.

Not: MBR beni Bedriye Uğur Özmen olarak kaydetmiş. Defalarca listeden çıkmak için ilgili yere tıkladım. Nafile…

Godot pek sık gelmiyor.

😉

11 Mart 2012 Pazar

O bir meşhur

İlk olarak 1984 yılında Los Angeles’da bir büyük reklam panosunda görülmeye başlamış. Çok çekici, tam anlamıyla sarışın bomba olan yarı çıplak bir kadının resmi. Neyin reklamını yaptığı belli değil. Panoda sadece ANGELYNE yazıyor.

10 küsür yıl boyunca Los Angeles‘in yüzlerce farklı yerinde bu yarı çıplak sarışın kadının resimleri sergilenmiş. Resimdeki kadın birçok değişik pozisyonda vücudunu sergilemeye devam etmiş. Hep aynı kadın ve reklam panosunda sadece  ANGELYNE yazısı sabit kalmış.

Angelyne meşhur olmuş. “Pulp Fiction” filminde ANGELYNE panosu da perdeye yansımış. Encyclopedia of Pop Culture’da (Popüler Kültür Ansiklopedisi) yer almış. Hakkında 25 dakikalık belgesel bir film yapılmış.

Filmlerde rol almaya başlamış. Öyle meşhur olmuş ki, fotoğrafçılara poz vermek için günde 8000 dolar ücret alır duruma gelmiş.

😛

Angelyne bir filmde rol almadan, şarkı söylemeden, tiyatroda oynamadan, televizyon şovuna çıkmadan… Sadece meşhurmuş gibi yaparak… Panolara kendi resmini koyarak meşhur olmuş.

Gazeteciler “ne iş yaptığını” sorduğunda “Ben bir şey yapmam, ben bir şeyim” demiş.

😉

Gördüğünüz gibi 80’li yıllarda bile, sadece meşhur olma yeteneğini kullanarak meşhur olmak mümkündü.

Bugünlerde sosyal medya sayesinde daha da kolaylaştı. Siz veya firmanız da meşhur olabilir. Angelyne gibi büyük panolara yatırım yapmanıza gerek te yok. Çağırın bir Sosyal Medya Uzmanı, işe başlayın.

😀

Notlar:

  • Serdar Turgut‘un 5 Aralık 1996 tarihli yazısını saklamıştım. Yazının çoğu oradan alıntıdır.
  • Hakkında bilgi almak isterseniz, Wikipedia’da da Angelyne başlığı var.

😉

 

 

 

 

 

05 Ekim 2011 Çarşamba

Yanlış iletişim

Bu sitenin okurları “5 ağaçlık orman” yazısını hatırlayacaklardır.

İş Bankası 81 ilde 81 orman için her 100 beğen (like) karşılığında bir fidan dikiyormuş. “Sanal tarlada değil, gerçek fidan” diyerek, gerçekçiler oyuncuları uyardı.

diye kampanyayı anlatmış, 21500 “beğen”karşılığında hepi topu 215 ağaç olduğunu, 81 ile bölünce 3 ağaç bile olmadığını hesaplamış ve “Ancak salıncak, hamak… İyi uykular İşbankası, iyi uykular SMU’lar” diye yazmıştım.

😉

İş Bankası’nın iletişim yöneticilerinden biri aradı. Bana projeyi anlattı.

  • 1 milyona yakın fidan dikmişler. Bunları sadece fidan olarak bırakmayıp, orman durumuna gelmesi için gerekli önlemleri de alıyorlarmış. Projenin tamamında 2 milyon fidan olacakmış.

Ona sordum. “Madem öyle, neden “100 beğen için bir ağaç” yerine, her beğen için bir ağaç demiyorsunuz. Neden beleşcilik yapıyorsunuz?”

Doyurucu bir yanıt alamadım. Projeyi anlatmak için beni aramak yerine, doğru iletişim yapmalarını önerdim.

🙁

İş Bankası’nın iyi yaptığı konuyu duyurayım ve sorayım. Sizce neden beleşcilik yapılıyor?

.