"interaktivite" etiketli yazılar:

10 Mayıs 2013 Cuma

Güneşe Basmak

Bir çok yazıda, Sanayi Devrimi’nden sonra doğru bildiklerimizin Bilişim Devrimi’nde ne kadar değiştiğini sorgulamaya çalıştım. (Listesi yazının sonunda).

Tanıyanlar bilir. Doğru bildiğimi sandıklarımı bile yeniden ve yeniden sorgulamayı severim.

Okuduğum Güneşe Basmak isimli kitap, işletmecilik eğitimi konusunda tüm bildiklerimi tekrar sorgulamama çok katkıda bulundu.

Son sayfalarından birini paylaşmak istedim.

gunese-basmak-1

Bakın ne kadar çok fırsat var.

Batı, Sanayi Devrimi sayesinde öğrendiklerini bırakıp yeni çağa uyum sağlayamıyor (Yazar, Harvard Business Review’nun editörlerindendir. Bir Batılı’dır ve Batı iş dünyasını uyarmaya çalışıyor. )

Doğu, kendi kültüründen gelen fırsatları değerlendirirse çok öne geçecek. Ancaaaaak, “eğer vizyoner girişimciler ve bilimadamları iyi işler yaparsa ne âlâ… Yoksa Doğu’nun diğer devletleri bize toz yutturur” (İlyas Boydak)

Batı sayesinde ayağımıza gelen Batı’yı geride bırakma fırsatını kaçırmamamız için (son cümledeki gibi) keyif alarak düşünmeliyiz.

Yaşanabilecek en güzel zamanlar, çünkü neredeyse bildiğini sandığın her şey yanlış.

😀

.

Meraklısına, Bilişim Dönemi’nde değişenler konulu yazılar:

😛

 

29 Aralık 2012 Cumartesi

Taşlar Yerinden Oynarken

Fatoş Karahasan uzun süredir bu kitap üzerinde çalışıyordu. Kendisiyle zaman zaman konuşurduk ama, hem öğretim üyesi, hem de pazarlama ustası olan Fatoş Karahasan’ın dijital pazarlamanın çeşitli konularına nasıl baktığını merak da ediyordum. Nihayet, 2012 bitmeden kitaba kavuştuk.

Taşlar Yerinden Oynarken, dijital pazarlamanın tematik ansiklopedisi gibi yazılmış. Tematik derken, ansiklopedilerin çoğu gibi kelime veya kavramlar üzerine inşa edilmemiş. Konular açıklanmış.

Pazarlamanın hemen her konusu, geleneksel kökenlerinden başlanıp ele alınmış. Bugüne gelene kadar geçirdiği aşamalar, bu aşamalara neden olan değişiklikler, bunlardan ötürü değişen veya yeni oluşmaya başlayan kurallar, değişime karşı koyanların bakış açıları anlatılmış. Geleceğe ilişkin olası sonuçlar da tartışılmış.

Kolay anlaşılır duruma getirmek için maddeler şeklinde yazılmış. Mutlaka yapılması ve kesinlikle uzak durulması gerekenler de listelenmiş. 

Pazarlamanın bugüne gelmesine neden olan onlarca önemli kitabın özünü yazmış, anlamlı özetlerini vermiş. Öylesine ki, bazılarını okumanıza gerek bile kalmamış. Kitapta özetlenmişi var!

Her bölümün sonunda sektörün ve iş dünyasının pek çok tanınmış ismi de yazılarıyla katkıda bulunmuş.

Ahmet Pura, Alemşah Öztürk, Ali Levent Orhun, Bülent Hiçsönmez, Emre Sayın, Erkan Akdemir, Faruk Eczacıbaşı, Gökhan Öğüt, Gürkan Coşkuner, İzzet Karaca, Karpat Polat, Rima Erdemir, Serdar Erener, Serhat Akkılıç, Serhat Gürcü, Suat Özyaprak, Tahsin Yılmaz, Tamer Özmen, Tolga Tatari, Tuna Tiryakioğlu, Uğurcan Ataoğlu ve Yüce Zerey dijital alana bakış açılarını, saptamalarını ve öngörülerini aktarmışlar. Ben de bloglara ilişkin bazı saptamalarımı yazmıştım.

Kitabın tanıtım videosuna da gözatabilirsiniz.

Okurken, bazı yerlerde kısa bahsedildiğini, aslında tek bir satır için bir-iki paragraf (veya blog yazısı) gerektiğini düşündüm. Sayılı bazı noktalarda ise farklı fikirde idim, “Fatoş Karahasan ile bunu tartışmalıyım” diye karar verdim.

Bu kitap  bir ansiklopedi. Türkiye’nin dijital pazarlama dünyası için önemli bir rehber. Bir kere bakıp sonra rafa kaldıracağınız bir kitap değil.

Geleneksel veya dijital farketmeksizin ister marka temsilcisi, ister ajans çalışanı olsun pazarlamayla ilgilenen herkes önce baştan sona okumalı. Sonra da, ihtiyaç anında yeniden göz atmak için hep el altında bulundurmalı.

 

12 Temmuz 2012 Perşembe

Takip edeni…

Takip edeni takip ederim” diye bir akım var. İnternet’i paylaşmak değil teşhir etmek için kullananların ortaya çıkardığı bir akım.

Bir kişiyi izliyorsam, ne yazdığını veya ne yaptığını merak ettiğimden ötürüdür. Ya yüz yüze de görüştüğüm arkadaşımdır, ya da bilgisinden dolayı birikimimi artırıyordur. “İzlemezsem bana zarar” diye düşündüğüm için izlerim.

Aynı nedenlerden ötürü izlenmeyi beklerim. (Tıpkı toplantıya katılım gerekçesi gibi…) Keyif ya da değer katmıyorsam, izlemeyiverin.

Bir keyif veya bilgi birikimi gerekçesine dayanmadan karşılıklı izlemenin sayılarla övünmekten başka amacı olamaz. Şu “70 milyon bizi izliyor” kalıbı gibi… İstediğin kadar kendini kandırabilirsin.

Amaçsız takip sonunda…  (Resme tıklayın, ayrıntıyı görün)

😛