"interaktivite" etiketli yazılar:

07 Kasım 2011 Pazartesi

Bu aralar…

Son zamanlarda danışmanlık ve öğrenci sohbetlerimin konularına odaklandım.

Webrazzi Summit 2011‘de sunduğum “Türk Malı S-CRM’in irdelenmesi” sunumunu yazmaya çalıştım. [1] , [2] , [3] , [4] yazı yayınladım. Bir tane kaldı. Bittikten sonra Webrazzi.com‘da sanal kitapçık olarak yayınlanması için bir daha elden geçireceğim. Kitap formatına uygun duruma getireceğim.

  • Böylece, Polis Akademisi ve Rocky’den sonra benim de 5’li dizilerim oluyor.

😀

Sene sonu yaklaştı. Girişimciler pek ilgilenmiyor ama profesyoneller önümüzdeki yılın (hatta bazen 5 yılın) plan ve bütçesini hazırlıyorlar. Profesyonel yaşam sırasında zor geçen 15 Ekim – 15 Aralık arasını hatırlıyorum. Genç dostlarım sordular. Bu işlerle uğraşanlara katkım olacağını düşünerek Planlama 101 ve 102‘yi yayınladım. Bu seriye de devam edeceğim.

  • Bence girişimciler de plan yapmalı. Özellikle “start-up” aşamasını artık geride bırakmışsa… Hatta bu işi profesyonellerden daha fazla ciddiye almalılar.

😉

Dizi yazıları düşününce, başlayıp yarım bıraktığım bir tane olduğunu farkettim. (Sadece yakın geçmişi gözden geçirdim. Belki daha fazla yarıda bırakılmış olan vardır. Uyarırsanız, gereğini yaparım.)

Dijital Pazarlama’ya giriş için [1] ve [1½] u yazıp bırakmışım. Daha 2’yi bile yazmamışım. Oysa daha çooook yazacak şey var. Yukarıda yazdığım Sosyal CRM şimdilik daha cazip gelse de, S-CRM ile Dijital Pazarlama dizilerinin bir yerlerde buluşması gerekiyor.O zamana kadar yazmaya devam.

😉

Bu blog dışında, uzaktanCRMegitimi.com‘da da yazıyorum. CRM içeriğini tümden oraya taşıdım. Son dönemlerde dikkatimi çeken konuları orada ele aldım:

🙂

Bayram tatilinden istifade ederek dizi yazıların eksiklerini tamamlamaya ve ders malzemesi üretmeye çalışacağım.

Sizlere keyifli Bayramlar. (Keyif tanımı şurada)

😀

02 Kasım 2011 Çarşamba

Çelişkiler

Bir grup genç, 2000’lerin başında internet girişimine başladı. Bu kişiler Türkiye’de “başarılı internet girişimcisi” diye anılıyorlar. Bu yazının konusu onlar değil.

Bugünün bazı genç girişimcileri, “onlar köşeyi kaptılar, şimdi çok daha zor” diye düşünüyor.  Oysa, şimdi çok daha zor değil. (Webrazzi Summit 2011 açılış konuşmasında Tümay Asena da bugünün fırsatlarını vurgulamıştı.)

Bu dönemin önemli değişikliklere gebe olduğunu sıkça dile getiriyorum. Değişimi anlatmak için

yazmıştım.

Değişimi anlayan gençler, ister girişimci isterse ücretli çalışan olsunlar, başarılı olacaklar. Ne var ki bugünün gençlerinin önündeki en büyük engelin bizzat kendileri olduğunu gözlüyorum.

😉

Bazı blog yazarlarının ilham veren, yön gösteren, iç açıcı, öğretici yazılarını okuyorum. Onlardan çok yararlanıyorum. Aklıma onlarca yeni yazı konusu getiriyor. Bakıyorum, yorumlar “bunlar Türkiye’de olmaz” diyen genç umutsuzlarla dolu.

Aslında umutsuz olmalarının nedeni yine kendileri.İçinde bulundukları ortamı anlamaya çalışmıyorlar. “Yavru balık suyun içinde olduğunu bilmez” diye bir söz var. Onlar da öyle…

Artık organizasyonlarda değişen “komuta tekliği”ne karşı en büyük itirazlar gençlerden geliyor.  (Şurada yazılı)

Anlamakta güçlük çekiyorum. Açıklık, iletişim, çok beceriklilik (multi-skills) diyorlar… Sonra da Internet’in getirdiği açıklığı, kolaylaştırdığı iletişimi, kendilerinde olduğunu varsaydıkları “çok becerikliliği” gözardı edip, hiyerarşide tek bir kişiye bağlı olmak isteyenler aynı gençler…

“Açıklık… Kurumlar hakkında her şeyi biliyoruz” diyorlar. Kurumlar da onlar hakkında her şeyi bilince tepki gösteriyorlar.

Değişimi savunuyorlar ama en çok da “bunlar Türkiye’de olmaz” diyorlar, “artık o dönem geçti” diyorlar.

Sosyal medya iletişiminde “epic fail” diye adlandırılan olguların arkasında (PR işleri ve ajansları ile) yine bu gençler var.

Bunca fırsat varken ne kadar hızlı ve kötü harcadıklarına bakıp şaşırıyorum.

🙁

20 Ekim 2011 Perşembe

Webrazzi Summit 2011 – 3

Dün yapılan Webrazzi Summit 2011 notlarımı paylaşmaya başlamıştım. İlk [1] ve [2] seansı yayınladım.

🙂

Kahve arasından sonra 4 ayrı salonda toplantılar devam etti. (1) Yatırımcı sohbetleri, (2) mobil ygulamalar ve (3) Facebook toplantılarına değil, (4) pazarlama ağırlıklı salona gittim.

Yüce Zerey’in sunumunun ağırlığı “içerik = f(hikaye)” üzerineydi. Voltron ve Michael Jordan’ın “davranış şekli oluşturan, özgün hikayesi bulunan”  efsanelerinin hayatımıza nasıl girdiğini anlattı. Bugünlerde onlar gibi hayatımızı cidden etkileyen öykülerin olmadığından bahsetti.

Eminönü’nde 5000 kişi toplansak, hemen bir ekonomi oluşur. Simitçi, köfteci, su satıcısı gelir. Sosyal mecralar da öyle” dedi.

  • Bu noktayı çok önemsiyorum. 2008’de “Buraları dutluktu. Biz o zamanlardan beri buradayız. Sosyal mecraları siz pazarlamacılara yedirmeyeceğiz” diyen arkadaşlara da selam ediyorum. Hani… Ne oldu?… Çoğunuz, ya pazarlamacılara hizmet eden işlerde çalışıyorsunuz, ya da kendiniz pazarlama işlerine soyundunuz. Güneş hep oradaydı.

Sosyal mecralarda yaratılan öykülerin liquid (akıcı) ve linked (bağlantılı) olma gereğinden söz etti.

Kıvanç Tatıtuğ’un karnındaki baklava kasların öyküsünün “akıcı” olduğunu ama Kuzey-Güney dizisi ile “bağlantılı” olmadığını vurguladı. Amacın “sosyal medyada başlayan ilişkiyi dışarıda, gerçek yaşamda deneyimlemek” olduğunu belirtti.

Coca Cola’nın “Mutluluk kamyonu” etkinliğinin kısa filmini gösterdi.

Arkasından “satışa bağlanmış kampanya kurgusu” örneği olarak da Sprite’ın “Sprite kafası” kampanyasından bahsetti.

😀

Oğuz Bayram yeni medyayı ölçümlemek için hangi kriterleri kullanacağımızı anlattı.

Bugünün dijital ortamında eş zamanlı tepkinin hemen verilmesinin öneminden söz etti.

Kurumsal ölçüm kültürünün gerekliliğini, 5 – 10 arası kilit performans ölçümü olması gerektiğini, fazlasının kontrolu artırmayıp anlamayı zorlaştırdığını, her bir kriterin farklı departmanların performansını ölçümleyeceğini söyledi.

  • Doğru soru sormaktan bahsedince aklıma bir konuşmasını yayınladığım Tal Ben Shahar geldi.

Raporlama ve analiz’in 2 farklı şey olduğunu anlattı. Bu aşamada maddelerden biri de Tasarruf idi. Sosyal CRM’in çağrı merkezinde ne kadar tasarruf yapılmasını sağlayacağını belirtti.

Verilerin hep geçmişteki durumu yansıttığını, ama bizim işimizi yürütürken en azından %10’unda ileriye bakmamız gerektiğini de ekledi.

  • Son 2 paragrafta söylenenlerin bazılarına karşı çekincelerim var. Zaten kendi sunumumun açılışında onlardan bahsettim.

😀

Öğleden sonra kendi sunumum vardı.

Bize muhteşem bir Webrazzi Summit yaşattığı için Arda Kutsal’ı ve ekibini tebrik ediyorum.