"iş görüşmesi" etiketli yazılar:

10 Haziran 2014 Salı

CRM’i anlamamış

Bu görüntüyü Linkedin’deki bir “eleman arayanlar” ilanından aldım.

CRMi-anlamamis

Saha satış ekibiyle çalışacak, onlara kullanışlı bir ortam sağlayacak, onların hayatlarını kolaylaştıracak, CRM araçlarındaki verinin onların istediği gibi gelmesini sağlayacak, saha ekibinin raporlarını güncelleyecek… Ama istatistikçi, matematikçi ve bilgisayar bölümlerinden mezun olacak.

😛

Bu firmaya şunu söylemek isterim: “Bunları yaparım” diyen çooook kişi bulabilirsiniz. Ama hikayenin sonunda siz de şu fıkradaki gibi hem kör olur, hem de taş kesilirsiniz.

Biliyorum, bu işleri yapacak Pazarlama kökenli adam bulmak zor [1] ve [2] ve [3] . Ama sürdürülebilir büyüme amaçlanıyorsa, veriden anlayan pazarlamacı bulmalı.

CRM’de 20 yıla yaklaşmış biri olarak söyleyeyim. Başka çare yok.

😉

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Kovulmak üzerine

Bir yorumda soruldu:

Merhaba Uğur abi,

Daha önce işten hiç çıkarıldınız mı?
Çıkarıldıysanız sonraki iş yerinizle görüşmelerde neler yaşadınız?
Paylaşırsanız çok sevinirim.

Bir başka yorumda ise okurlardan Metin Akın

“Sonra 1 yıl işsiz kaldım. 2 çocuklu ve işsiz. Sıfırın epey altına indim. Daha büyük tecrübeler edindim.” cümlemi ele almış
Şu cümleyi okurken, o sıkıntıların bu kadar ile özetlenebiliyor olmasına hayret ediyorum. Tabii zaman

demiş.

Açıklayabilirim.

😛

Kovulmalarımın bir kısmından Hayatım roman yazısında bahsetmiştim. Ayrıca başka yazılarda anlattım [1][2] , [3] . Bu konuda anlamsız duygusallığım pek yoktur. (Beni kovanları haklı bulduğumu yakınlarım bilir.) Zaten duygusallık yanlıştır.

Kovulma sonrasının daha önceleri yazmadığım kısmı şöyle

2 küçük çocuklu ve işsiz günlerde epey sıkıntı çektim. Ama güzel olaylar da oldu. İstanbul’a ilk geldiğimde ODTÜ Mezunlar Derneği İstanbul Şubesi yeni açılmıştı. En genç üyelerden biriydim. Kapıda giriş ücreti tahsil etmekten sorumlu birkaç toplantı geçirmiştim. Önce hesaplar çıkar, ödemeler Dernek Başkanı’na yapılır. Aklandıktan sonra Mezunlar Toplantılarına herkesden çok geç katılırdım. (İyi ki öyle yapmışım.)

İşsiz kaldığımda ODTÜ Mezunlar Derneği‘ndeki büyüklerim bana iş buldular. Birkaç ayrı projede kısa süreli işler verdiler. Daha sonra 1988’de Yapı Kredi Bankası’na girmemi de ODTÜ’lü tanıdıklar sağladı. Network etkisini öğrendim.

🙂

Yapı Kredi’deki işi almamı sağlayan etmenlerden biri de takipçiliğim oldu. Bir tatil kampında kalıyorduk. En yakın telefon 10 km uzakta idi. Her gün gidip telefon ettim. İş başvurumun sonucunu sordum. Benim o işe ihtiyacım vardı zaten.

Beni işe aldıktan sonra bu her gün aramamın ibreyi bana çevirdiğini söylediler. (Tek ODTÜ’lü aday değildim ama tavsiye edilenler arasından beni tercih ettiler.)

😉

Zor zamanlarda ayakta kalmak için geçerli koşulları – ister istemez – edindim.

  • Gerçeği kabul etme ve yüzleşme kapasitesi
  • Dayanıklılık
  • Doğaçlama “çare bulma” yeteneği

Bunların son 2’si zaten vardı. İlkini de iyice öğrendim. Öyle ki – yıllar sonra – 2008 Eylül‘ünde, dünya ve Türkiye global krizin zirvesindeyken maaş garantili işi bırakıp serbest hayata atıldım.

🙂

Daha sonra pek sorun yaşamadım. 2 kere, öğrenme merakım sayesinde kovulduğum gün yeni iş buldum. Sonraki yıllarda da taksitli kartlar konusundaki yenilikçiliğim, çok sayıda bankanın peşimde koşmasını sağladı. Zaten kendi öz eleştirimi yapmış,   önceliklerimi ve felsefemi belirlemiştim. Bana “çok sayıda iş değiştirmişsiniz…” diyenlere bazen “orada yapacak yenilik kalmamıştı” dedim, bazen de “sizin gibi iyi patron adayları çağırdığında HAYIR demek kolay olmuyor” diye yanıtladım.

Şunu da söyleyeyim. Zaman ilerleyip de belli bir maddi ve (çok daha önemlisi) manevi birikim elde edildikten sonra, kovulmanın ertesi günü keyifle karşılanır.

😛

 

18 Ocak 2010 Pazartesi

Babasından öğrendikleri

Genç adamla konuşuyoruz. Şu anda çalıştığı şirketten bahsediyorum.

Şirketteki direktörler, sektörün tanınan ustaları. Bir çok konuda, gençler sormadan onlara yardım ediyorlar. Onlara rağmen…

Size şu konuda yardımcı olayım” diye geliyor tecrübeliler… Üstelik çok yoğunlar… Bunca işin arasında gençlere yardıma çalışıyorlar.

😛

angerBirçok şirkette nasıl davranıldığını söylüyorum. “Şu hatayı orada yapmış olsaydın, masanın üzerine patronun ayakkabılarını görürdün. “Hangi salak yaptı bu hatayı…” diye ayağını senin masana vurarak bağırırdı.” diye anlatıyorum.

Bizimki inanmıyor. “Niye öyle olsun ki? Herkes bu kadar kötü mü?… ” diyor.

(resim bu linkten alındı)

Soruyorum: “Baban sana nasıl öğütledi. Herkese yardımcı ol. Bildiklerini herkesle paylaş mı dedi?”

“Hayır.” diyor.  “İnsanlar birbirlerinin üstüne basar dedi. Bildiklerini anlatma dedi.”

“Biliyor musun… Herkes baban gibi… Başkalarına güvenmiyor. Kuşku içinde yaşıyor. İş öğretmemeye çaba sarf ediyor. O yüzden bu şirket istisnalardan biri…” diyorum.

Ve tekrarlıyorum. “Hemen herkes baban gibi düşünüyor!.. Herkesi baban gibiler eğitiyor. O nedenle, çoğunluk bir diğerine yardım etmiyor.”

😛

İşe yarıyor mu… Elbette hayır.

🙁