"işe alma" etiketli yazılar:

31 Ekim 2023 Salı

IK’da Cahiliye Dönemi

Bu yazının adını Altuğ Gürkaynak koydu diyebiliriz.

Birkaç gün önce Linkedin’de aşağıdaki mesajını okudum.

Bu konuda yorum ekledim. Umut Tacirleri yazısının linkini de paylaştım.

Altuğ’un yanıt-yorumu şöyleydi:

Ah Ugur Ozmen hocam ahhh.. İK’da cahiliye dönemi resmen! Bir de “iş yapıyor gibi görünme” uğruna görüşmeye bile çağırıyorlar. Danışanlarımdan biri “Artık hiç umudum kalmadı, demek ki ben sandığım kadar iyi değilim” diyor. Üstelik harika bir tasarımcı olma yolunda.

Çok kızgınım. 😠

Böylelikle, bu yazının adı oluştu. Yanıt olarak Kara IK yazımın bağlantısını paylaştım. O ilanları veren kurumların isimlerini DM’den göndermesini istedim. IK Konferanslarında konuşmacı olup olmadıklarını kontrol edeceğim.

😉

Daha önce defalarca yazdığım gibi, bence:

  • Dönüşüm, her ne kadar çokça teknoloji de konuşsak, bir kültür meselesidir. “Kültür stratejiyi kahvaltıda yer” denildiği için kurum kültürü üzerinde çok dururum.
  • İnsan Kaynakları‘ndan Yetenek Yönetimi‘ne evrilmesi, kurumun dönüşüme hazır olduğunun en büyük kanıtıdır.

Kurum kültürü bir IK meselesi olduğu için, IK konulu konferanslarda yetenek yönetimi konusunda ne konuşulduğunu ve yapabilenlerin dönüşümü nasıl gerçekleştirdiklerini öğrenmeye çalışıyorum.

 

 

Bir otelde yapılan ve isteyenlerin online dinleyebildiği bir zirveyi izliyorum. Çok sayıda konuşmacı var, gündem çok yoğun. Birçok CHRO’nun da üstünde olan dernek ve kurumların başkanları bile katılıyor.

Bolca hedefler, performans değerlendirme, OKR… konuşuluyor. Daha önce yapılan bir Peryön etkinliğinde konuşulanları Peryön Başkanı aktardı. Ezber bozma konuşulmuş (ayrıntısını bilmiyorum), dijitalleşme ve İK teknolojileri konuşulmuş, yenilenen insan konuşulmuş… Peryön Başkanı “Bu dönüşüm döneminde çok yıprandıklarını” söyledi. “Kendimizi sevmeye de ihtiyacımız var” dedi.

İnsan Kaynakları‘ndan Yetenek Yönetimi‘ne dönüşmeye dair tek bir cümle duyamadım.

Burada duralım ve daha ayrıntılı inceleyelim. Pandemi döneminde elbette bazı kavramlar zorlandı. İnsanlar (yani İK’nın konusu olan çalışanlar) çok daha zorlandı. Özel hayat ve iş hayatı birbirine karıştı. Bunun en büyük nedeni de, “zaten evdesiniz, işe gelmiyorsunuz ki…” diyerek 7-24 çalışılmasını isteyen üst yöneticilerdi.

Tatil için izin isteyen elemanına “İşe geldiğiniz mi var, ne tatili” diyen patronlar olduğunu da gördük.

Pandemi’nin yarattığı ortamın gerekliliklerine doğal olarak uyum sağlandı mı? Eskiden iş yerinde yemek yiyenlerin çoğuna yeterli tutarda yemek fişi bile verilmedi. Özellikle kadınlar – başta anneler – evde çocukla ilgilen, iş yerine gidemeyen kocayla ilgilen, evden çıkamayan anne-babayla ilgilen, toplantı saatinde evdeki farklı kişilerin de işi ve/veya eğitimi varken konsantre olmaya çalış…

Yüzlerce genç çalışan ile sohbet ettim. Bu ortamda, çalıştığı kurumun İK’ndan anlamlı destek aldığını söyleyen sayısı 3-5’den çok olmadı. Doğal olarak “büyük istifa” ve “sessiz istifa” gündeme geldi. (Aradaki farkı anlayan zaten yetenek yönetimine giriş yapmış olurdu 😉 ) “Bu oluşumların nedeni, İK’nın asıl işini anlamaması ve yapamamasıdır” diyen yok ama “çok yorulduk, kendimizi sevmeye de ihtiyacımız var” diyen Peryön var.

Arada benim de online toplantılarım vardı. Bazı konuşmacıları dinleyemedim. Konferansın tamamı konusunda bir yargı ileri süremem ama dinleyebildiklerimden sadece ikisi (Özgür Burak Akkol ve Evrim Kuran) haricindekiler, bana yeni ve önemli gelen tek cümle konuşmadılar.

 

 

Bir İK konferansında konuşmacı olsam ve onlara ayna tutabilsem… Uzmanlık alanım olan CRM’den önce, KARA İK kitabını yazacağım anlaşılan… O kadar çok malzeme birikti ki…

18 Mart 2023 Cumartesi

IK’cının elinde çekiç…

Geçen hafta bana Linkedin DM’den şöyle bir mesaj geldi.

Bir bankanın İnsan Kaynakları Müdürü‘nden bu mesajı alınca ne diyeceğimi (hatta ne düşüneceğimi) bilemedim. Hem kamu, hem de özel bankalara danışmanlık veya eğitim hizmeti vermiş, bankaların çeşitli bilgi yönetimi ve müşteri deneyimi etkinliklerde yer almış biri olarak “Muhtemelen benzer bir talebi var ama… elinde sadece çekiç olan bir İK’cı olarak, aklına yalnızca tek bir çivi (kurumun işe alım e-posta adresi) geliyor” diye düşündüm.

Güncel iletişim bilgilerime gelince… Zaten Linkedin’den mesaj gönderiyorsunuz, talebinizi de yazsanıza…

Benimki bir EGO sorunu değil. Çok daha çömez pozisyonlarda olanlar Linkedin’den veya Twitter’dan DM mesaj gönderir ve görüşmek ister. Gelen mesajın nezaketine göre yanıt veririm. E-posta adresim web sitemde duruyor. Doğrudan mesaj gönderip taleplerini söylerler ve iletişim kurarız.

Bana ulaşmak ve kişisel/kurumsal iletişim kurmak hiç de zor değil. Hatta -maalesef- çok sayıda spam mesaj gelmesini de sağlıyor.

Arkadaşlarıma yukarıdaki ekran görüntüsünü gönderip “Siz olsanız ne yapardınız?” diye sordum. “Ölü taklidi yap” ile “CV’ni gönder. Devamındaki saçmalıkları da görelim eğleniriz😜 ” arasındaki yelpazede çeşitli yanıtlar aldım.

İçimdeki eğitmen baskın çıktı. Arkadaşa bir şans daha vermek istedim. Kendisine nazikçe sordum.

Bu kadar anlamsız bir yanıt beklemiyordum. Moda deyimle “şok oldum”.

Eğitimlerde, özellikle veriye dayalı düşünmeyi anlatırken “sebep-sonuç ilişkisi” ve “etki-tepki ilişkisi” arasındaki farkları tartıştığımız olur. Eğer bu ikisinin çok farklı olduğu anlaşılmıyorsa, bir müşteri davranışının kök nedenini bulmak olanaksızlaşır. [Kavramlara düşkünlüğüm, gerek eğitimlerime katılanlar, gerekse bu blogu okuyanlar tarafından bilinir.]

Aklıma ilk gelen, bu arkadaşın her ikisinden de habersiz olduğu idi. Ve evet… “Elindeki tek aleti çekiç olan, her gördüğünü çivi zanneder” sözünü doğruladığını düşündüm. Aramızda ciddi bir nesil farkı olduğu için sorumu anlamadığını varsaydım. [Ne de olsa, “Uğurca’dan Türkçeye tercüme” konusunda giderek daha başarısız oluyorum.] IK branşının bu kadar beyin yıkamasını (çekiç – çivi olgusunu) anlamaya çalıştım. Anlayamadım.

Kendimi tutamadım.

Mesajı gönderdim. 3 günden fazla oldu, geri dönüş alamadım.

🙁

Bir Nasreddin Hoca fıkrası vardır. “Hocam, eski ayları ne yapıyorlar?” diye sormuşlar. “Kırpıp kırpıp yıldız yapıyorlar!” diye yanıtlamış.
Samimiyetle soruyorum. Bankaya alıp, “bundan bankacı olmaz” dediklerinizi, kırpıp kırpıp İK’cı mı yapıyorsunuz?

Bana kızmak isteyen İK’cılara not: Dışbank – Fortis döneminde şahane İK’cılarla çalıştım. Diğerleri için anılarımı Kara İK altında derliyorum. Bu gibi örneklerle, dizinin ikincisi de kısa zaman sonra yayında olacak.

.

 

 

21 Şubat 2020 Cuma

Umut Tacirleri

Geçenlerde İnsan Kaynakları’nın yapay zeka önünde verdiği sınavdan bahsetmiştim.

🙁

Dün bana anlatılan bir konu ile bugün Twitter’da gördüğüm haber yine işe alma konusuna dönmemi sağladı. Twitter’da gördüğüm haber  şuydu:

Bana anlatılan konu ise… Hani iş ve eleman bulma siteleri var ya… Onlardan birini anlattılar.

Çok bilinen iş ve eleman bulma sitesinin satışçıları firmaya gelmiş. “Bize ilan verin” demişler.
Yahu biz adam aramıyoruz, aksine eleman çıkartıyoruz” yanıtını almışlar. “Neden ilan verelim ki?
Normal zamanlarda olsa 2000 TL isterdik. Bu dönemde ilan verin… Şimdi 200 TL… Hem marka görünürlüğü artar; hem de elinizde kriz sonrasında değerlendirme için çok sayıda CV olur.”

Maalesef, o kurum da ilan vermiş. Gelen başvurulara, CV’lere bakmayacaklar bile…

🙁

Bu olaydan alınacak dersleri düşünelim:

  • Eğer sizi kapıya koyan kurum “yeni eleman aranıyor” ilanı veriyorsa, büyük ihtimalle Kurumsal İletişim’e soyunan [“algı yönetini” bildiğini sanan] bir İK’cı vardır (İK’dan Kİ’ye kolay sanırlar).
  • İş aramanın ve boşa umutlanmanın ne kadar yıpratıcı olduğunu bilmeyen İK’cılar bu tekliflere atlıyorlar O firmaları bir yere yazın. (Bence en üzücü olanı bu.)
  • Size iş bulacağını vaat eden sitelere güvenmeyin. (TR’de girişimci ahlakı konusunda bir örnek daha)

O iş ve eleman bulma sitesi, belki 200 TL kazanıyor ama, daha sonrası için kendi güvenirliğini yok ediyor. Direktörü “Tamam, ilan verelim” dese bile, diğer İK çalışanları bunu herkese söylüyor. Gençler şimdiden “Şuna hiç inanma” diye paylaşıyorlar.

🙁

24 Şubat tarihli EKLEME

Aşağıdaki mesajı Twitter’da yayınladım.

Yanlış anlaşılmasın. 3 alana 1 bedava değil, “1 alana 3 bedava” veriyor.

26 Aralık 2020 tarihli EKLEME:

Aşağıdaki görsel, ilave açıklama gerektirmiyor.

🙁