"itiraz" etiketli yazılar:

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Profesyonellik kölelik mi?

Sosyal Mecralarda hurmalar yazısını hazırlarken, Ufuk Tarhan’ın bir yazısı üzerine friendfeed’deki tartışmaları gördüğümü yazmıştım.

Bu tartışmalarda, çalışanların sosyal mecralardaki davranışlarına göre değerlendirmesini kölelik diye adlandıranlar vardı.

Adı üzerinde özel olması gereken hayatını her yerde ortaya serenlerin, “internet özel hayattır, kimse karışamaz” demesine şaşırdım. Aynı şekilde, şirketin etkilenmesi durumunda karşı tepki vermesinin olağan karşılanmamasına da hayret ettim.

Diğer yandan, profesyonelliğin nasıl yorumlandığını da gördüm.

Eğer profesyonelliği mesai saatinin kiralanması ile sınırlı görüyorsanız, şirket adına konuşmaya hiç yetkili olmamayı, her zaman en alt kademede kalmayı amaçlamışsınız demektir.  O zaman çoğunlukla şirketiniz sizi sosyal mecralarda izlemiyordur zaten. Endişelenmenize gerek yok.

🙂

  • Daha önce yazdığım profesyonellik etiketli yazıların okunmasını öneriyorum. Günde 2 adet, yemeklerden sonra alınacak.

😛

Bu bakış açısında olanlara bir cümle var ki… Ben değil Barbaros Şansal söylemişti.

  • Talebe göre arz, sizi köleleştirir. Talep edilenden daha fazlasını üretmelisiniz. O zaman kazık kök değil sac ayağı kök salarsınız. Çekince çıkmaz, tüm toprağınızı da yanınıza alırsınız.

Özetle, sizi köleleştiren patronun değil kendi bakış açınızdır.

😀

23 Ekim 2008 Perşembe

Kimileri hep jandarır…

Erkek çocuklarının olumsuzluk (negativite) dönemleri vardır. Bunların ilki 4 – 7 yaş arasındadır.

Arkadaşın çocuğu o yaşlardayken her şeye itiraz ediyor. Babası ne derse, aksini söylüyor. “Yapacaksın” derse, “yapmayacaaam” diye tepiniyor.

TV’de (o yıllarda liste başı olan) Michael Jackson çıkıyor. Oğlunun sevdiğini bildiği için babası çağırıyor: “Ali, gel oğlum. Bak, maykıl caksın.” Çocuk hemen itiraz ediyor “maykılmayacam işte… Bana ne, maykılmayacaaam”

* * *
Bir benzerini de M. Gürkaynak hocamız anlatmıştı… Oğluna “yapma” dediğinde “yapaca’m” diye tutturuyormuş. Pencereden (okul yıllarımızda sıkca görürdük) gösteriyor:
– Bak, jandarma!
Yanıt gayet net:
– Jandaracam işte!..

* * *

Bunu öğrendiğimizden beri, biri gereksiz yere her şeye olumsuz yaklaştığında “sen jandarıyorsun” diyoruz.

Şirketlerde bazıları arada sırada, ama bazıları da nedense sürekli olarak “jandarıyor”. Belki de onların “olumsuzluk dönemi” hiç geçmemiştir. Belki de çocuk ruhları, sürmeye devam ediyordur.