"kamu" etiketli yazılar:

22 Nisan 2017 Cumartesi

Sosyal Medya ve Birey

Geçenlerde bir blogda “Sosyal Medya cezalandırdı” diye bir cümle okudum.

Başıma bir şey gelmeyecekse, “sosyal medya cezalandırdı” veya “sosyal medya affetmez” gibi cümleleri çok anlamsız bulurum.

😉

Seçimde hiç bir parti çoğunluk sağlayamazsa, gazeteler “Seçmen koalisyon dedi” diye yazarlar. Gidip sorsanız, hemen hiç bir seçmen “koalisyon istiyorum” demez.

Benzer anlamsızlığı kamuoyu anketlerini yorumlarken de yaparlar.

😉

Ortalama konusunda yorum yapanlara hemen stüdyo daire kullanıcılarının öyküsünü anlatırım. Şuradan okuyabilirsiniz.

Tüzel kişilikler (şirketler, kurumlar, STK’lar, vb.) bir karar verebilir. Orada bile farklı görüşler olup, kırılımlar yaşanabilir. Nihayetinde tüzel kişiliği temsil etme yetkisindeki biri çıkıp holding (veya şirket, veya parti, vb) adına konuşabilir.

Topluluklar, özellikle örgütlenmiş değillerse, görüşlerini ifade eden bireylerden oluşur. Dolayısıyla, sosyal medya (veya kamuoyu, veya seçmen, veya Pal sokağı sakinleri) yoktur, farklı düşünen bireyler vardır.

United gitarları kırar” olayında sosyal medya affetmediği için düşen United Havayolları hisselerinin ne kadar çabuk toparlandığını yazmıştım.

😛

Bernard Shaw’un “Bu dediğim de dahil olmak üzere, bütün genellemeler yanlıştır” cümlesi gibi konuşacağım.

Ortalama üzerinden yorum yapanlar, çoğunlukla ortalamanın altında yorumlama yeteneği olanlardır.

.

29 Haziran 2016 Çarşamba

Krizlerde Kamu’nun Internet Kullanımı

Krizler sırasında kamu kurumlarının düzgün ve zamanında bilgilendirme yapması, ister istemez paydaş olanların yararınadır.

Benim Brüksel havalimanının bombalanması gününde yaşadığım da bunun bir örneği. Sabah bavulları topladık. Kahvaltımızı yaptık. Otelden ayrılmak üzereydik. Belçika ve Hollanda’daki arkadaşlarımızdan telefon geldi.

bruksel-airport

Resim: 22 Mart 2016 – Briksel Hava Limanı

İlk anda olayın büyüklüğünü anlamadık. İnternet’e girip baktık. Patlamanın resimlerine bakınca Brüksel havalimanının uzun süre kapalı olacağını düşündük. Brüksel hava alanının resmi twitter hesabına baktık. “Havaalanı geliş ve gidişlere kapalıdır. Havaalanına gelmeyin” diye belirtilmişti.

Hemen diğer dönüş seçeneklerine baktık. Amsterdam’dan İstanbul’a bir uçak baktık. Dört saat sonraki bir uçağa bilet bulduk. Satın aldık. Hemen yola çıktık. 2 saat sonra Amsterdam havaalanındaydık.

Brüksel Hava Limanının sosyal mecra hesapları sayesinde mağdur olmadan ve ilave masraflar yapmadan ülkemize döndük.

Özetle, kamu kurumlarının hızlı ve doğru bilgilendirmesi sayesinde, önemli bir mağduriyet yaşamadan olayı atlattık.

 

🙁

Dün, bir blog yazısını hazırladığım sırada sosyal mecralarla ilgilenmedim. Yazının konusu da (tesadüf eseri)  “Hızlı İletişim” idi.  “Yayınla” komutunu verdikten sonra sosyal mecralardan Atatürk Hava Limanı’ndaki üzücü olayı okudum.

Hemen (Twitter ve Facebook yasaklanmadan önce) Atatürk Hava Limanı ve Türk Hava Yollarının twitter hesaplarının görüntülerini aldım.

Atatürk Hava Limanı’nın resmi Twitter hesabı varsa, bulamadım. Sadece aşağıdakini gördüm.

ataturk-hava-limani-twitter

Bu hesap, 24 Ağustos 2013’den beri güncellenmemiş. (Yukarıdaki eğer resmi hesap değilse, Atatürk Hava Limanı’nın resmi hesabının neden hemen bulunamadığını da sorgulamamız gerekir.)

.

Türk Hava Yolları’nın hesabındaki içerik ise şöyleydi.

thy-twitter

Belirsizliği azaltan veya bilgi veren hiçbir içerik yoktu.

Kriz esnasında Twitter ve Facebook iletişimini kesmek yerine sosyal mecralardan düzgün ve hızlı bilgilendirme yapmak, konuyla doğrudan ve dolaylı ilgilenen herkesin yararınadır. Belirsizliği azaltır ve doğru bilginin iletilmesini kolaylaştırır.

.

EKLEME:

29 Haziran 2016 saat 18.17’de aşağıdaki mesaj geldi

thy-twitter-2

Keşke, üzücü olayın hemen hr aşamasında benzer şeklide bilgilendirme yapılsaydı.

🙁

EKLEME 2:

Olaydan 9 gün sonra, Brüksel hava Limanı şu tweet’i göndermiş. Mehmet Ali Orhan (@orhanma)’a teşekkürler

bruksel-airport-twitter

19 Nisan 2015 Pazar

KOBİ Bankacılığı Tecrübem

Bir kamu kuruluşuna CRM projesi teklifi vermiştim. Sözleşmede teminat mektubu koşulu vardı. (Bunun öyküsünü geçenlerde yayınladım). O sırada KOBİ bankacılığına sahip çıkmaya çalışan, reklamlarında bu konuyu işleyen bankada hesap açtırmıştım (Hesap açtırma öyküsünü de 5 Şubat 2012’de yayınladım.)

Kamu kuruluşunun Satınalma Müdürlüğü, sözleşme için 5 gün sonrasına Ankara’da randevu verdi.

Hemen bankaya gidip teminat mektubu tutarından %10 daha fazla parayı bloke ettim ve karşılığında teminat mektubu talep ettim. Kredi sözleşmesi imzalattılar. Krediler Müdürlüğü’ne gönderdiler.

Banka şubesine, parayı bloke ettiğim için kredi sürecine gerek olmadığını ve sadece 3 gün zamanım olduğunu defalarca anlattım. Ben anlattım ama banka şubesi olağan kredi sürecini uygulamaya kararlıydı.

MANTIK

Ertesi gün, bankanın Genel Müdürlüğü’nün Krediler Departmanından “Müdür Bilmemne hanım” beni aradı ve ne kadar zamandır danışmanlık yaptığımdan başlayıp, hangi konularda danışmanlık yaptığımı, sözleşmenin (kendisini hiç ilgilendirmeyen) gerekçesini, nedenini, maddelerini filan sordu.

Ona da “zaten ilgili tutardan fazlasının bloke edildiğini ve (artık zamanım kalmadığından) 24 saat içinde teminat mektubunu almam gerektiğini” anlattım. Onun da tavrı “Teminat mektubu almak öyle kolay değildir” şeklindeydi. Üstelik benim acele etmem kuşkularını arttırıyordu.

Sonraki gün geldi.  Ertesi gün sözleşme imzalamaya Ankara’ya gideceğim ama teminat mektubu alamamışım. Öğleye kadar şubeyi defalarca aradım. Her seferinde “Maalesef Krediler Müdürlüğü onayı yok” dediler. Onlar da “Müdür Bilmemne hanım“ı arıyorlardı ve “Henüz incelemede…” yanıtını alıyorlardı. Anlaşılan “Müdür Bilmemne hanım” benim tavrıma bozulmuştu.

Bankanın KOBİ’lerden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ile 20 yıl öncesinden arkadaşlığımız vardı. O dakikaya kadar torpil kullanmamaya özen göstermiştim ama… Mecburen ACELE yazarak ona mesaj gönderdim. Durumu anlattım.

10 dakika geçmeden telefonla aradı. Benden de dinledi ve köpürdü. Teminat mektubu tutarından fazlasını bloke etmiş olmama rağmen 3 gündür beni kredi labirentlerine sokan şube müdürünün kulaklarını çınlattı.

Akşam saat 17.00 gibi şube beni aradı ve teminat mektubunu teslim etti.

Ertesi sabah Ankara’ya yola çıktım.

Kuklalar

Bir bankanın teftiş kurulunda çalışan MBA katılımcısına sordum. Teminat mektubunda kredi süreçlerinin takip edilmesi gerektiğini söyledi. Yani teftiş kurulu da mantık değil prosedür diyor. Kukla gibi… Özetle o bankanın veya şube müdürünün marifeti değil, bankacıların genel özelliği…

  • Şimdi bana neden ilk seferinde GMY arkadaşımı aramadığımı soracaksınız. İşin mantığında ilerleyeceğini ummuştum. Torpil yapmak istememiştim. Filan…

Kendimi sorguladım. Bankacılık dönemimde böyle mi yapıyordum?… Sanırım (benim ve ekibimin) bunca yeniliği yapmamızın nedeni, mantığımızı dinleyip yanlış prosedürleri değiştirme çabamızdı.

  • Ezberinden kurtulamayan, mantığını kullanamayan bankacılık sektörü öykülerim bitmedi.

🙁