"kara IK" etiketli yazılar:

13 Eylül 2016 Salı

İK – Eğitim Anılarım

Geçenlerde Facebook’da, bir İK Konferansı yapılacağı konusunda haber vardı.

“İK’cıların kendi aralarında birbirlerine “İK’nın ne kadar önemli olduğunu” anlatmak gibi kısır bir amacı yoksa, konferansa beni çağırın da size başımdan geçen İK anılarını anlatayım” diye yazdım.

Elbette bir yanıt bile gelmedi.

Burada anlatayım… Kişisel görüşlerimi yazmadan önce, yorumsuz olması için yazışmaları (başındaki ve sonundaki nezaket cümlelerini keserek) aynen veriyorum.

😉

Şöyle başlayan bir mesaj almıştım:

  • Benim adım hariç, aşağıdaki isimlerin tamamı değiştirilmiştir.

Kimden: Derya

İnternette bu aralar ne aratsam blogunuz karşıma çıkıyor. Böyle olunca kafamı meşgul eden bir konuyla ilgili size danışma ihtiyacı hissettim. Öncelikle bir sigorta şirketinde Analitik CRM Uzmanı olarak çalışıyorum.

Alanımı seviyorum deniz derya bir konu olduğunu da biliyorum ama birçok şirkette hakkıyla yapılamadığını da gözlemliyorum.


Mesaj aslında CRM ile değil, blogdaki yazılar içinde en çok yorum alan “30’dan Sonra Meslek Değiştirmek” yazısıyla ilgiliydi. Başkalarına değer katmayı önemseyen bir kişiliği olduğunu söyleyen genç arkadaşa:


From: Uğur

Yaptığınız ve sevdiğiniz işte ciddi olarak (sorulunca akla ilk gelen kişi olacak kadar) ustalaşmayı, sonra da o konuda eğitim vermeyi öneririm.

Sigortada analitik CRM ise, Türkiye’de yakında çok öne çıkacak. En aranan işlerden biri olacak. İster istemez, derslere de konu olacaktır.


diye cevap verdim.

🙂

Aradan birkaç ay geçti. Derya, bu sefer işyeri e-postasından şöyle bir mesaj gönderdi.


Kimden: Derya

Çalışan eğitimlerini destekleyen bir şirkette çalışıyorum ve bu sene de eğitim talep etme sürecindeyiz.

2 yıldır CRM Analitik departmanındayım, Data analizi, Segment ve Kampanya yönetimi konularında çalışıyorum. Artık yavaş yavaş analitiğin biraz daha üstüne çıkıp genel anlamda CRM ile ilgili ufkumu açacak, sertifikalı kapsamlı bir CRM paket programına katılmak konusunda bir talebim oldu ve onaylandı.

Fakat böyle bir eğitim bulmak zor, özellikle işin uzmanı olan ve gerçekten bakış açımızı zenginleştirecek bir eğitmen (ve kurum) bulmak.

Bana eğitim programı ya da kurum tavsiyesi konusunda yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.


Bildiğiniz gibi açık eğitimlerde Dinamo ile çalışıyorum. Ancak son 2 – 3 seferde yeterli sayıda katılımcı olmadığı için okuldaki derslere katılmasını önerdim.


From: Uğur

Bilgi Üniversitesi’nde verdiğim eğitime dışarıdan katılmak mümkün. Okul şu şekilde bir uygulama yapıyor: Sadece CRM dersine girebiliyorsunuz. Sonunda size okul onaylı bir sertifika veriliyor.

Dersi verme yönetim şöyle: Sınıftaki MBA katılımcıları 3 – 4 kişilik gruplar halinde bir sektörü seçiyorlar. (Sigortacılık seçilebilir.) Sonra ben ne anlatırsam, anlattığımı ertesi hafta kendi sektörlerine uyguluyorlar ve gelip sınıfta sunuyorlar. Asıl ders, sadece anlattıklarım değil her hafta sınıfta verilen geri bildirim ve tartışmalar. Böylece işbaşı eğitimi gibi oluyor. Aynı zamanda herkes diğer sektörleri de öğreniyor.

Daha ileri ayrıntıyı ve dersin içeriğini

linklerinden görebilirsiniz.


Okuldan fiyatı ve diğer kayıt koşullarını (TC kimlik fotokopi, lisans diploması fotokopi ve Sosyal Bilimler Enstitüsüne hitaben almak istediği dersi belirten bir dilekçe) öğrendim. Derya’ya bildirdim.

Derya da bana


Kimden: Derya

Bu eğitime katılmayı talep ettim ve yöneticim de onayladı.

Bundan sonraki süreci Eğitim departmanından Billur hanım yürütüyor olacak bu yüzden sizden gelen aşağıdaki maili görebilmesi için kendisini cc ye ekliyorum.


mesajını gönderdi. Derya’nın bu mesajının altında (yukarıda okuduğunuz) o zamana kadar şirket e-posta adresiyle yapılan tüm yazışmalar vardı.

Billur hanım yeni dönemin başlamasına yakın bir tarihte


Kimden: Billur

CRM ile ilgili programın takvimi belli oldu mu?


diye sordu.

CRM derslerinin başlama tarihini ve haftanın hangi günü ders yapacağımızı yazdım. Şöyle bir mesaj geldi.


Kimden: Billur

Eğitim içeriği ve fiyat teklifinizi paylaşabilir misiniz? Eğitme 3 kişi katılması durumunda fiyatta bir değişiklik olacak mıdır?


Yukarıda yazdığım gibi, eğitimin içeriği ve fiyatı zaten önceki yazışmalarda vardı. Bu yazışmaların tamamı, Billur hanımın bana gönderdiği mesajın altında da yer alıyordu.

Bilgi Üniversitesi’nde verdiğim eğitime dışarıdan katılmak mümkün. Okul şu şekilde bir uygulama yapıyor: Sadece CRM dersine girebiliyorsunuz. Sonunda size okul onaylı bir sertifika veriliyor” diye başlayan mesajımı, biraz daha detaylandırarak Billur hanıma gönderdim. MBA sorumlusu arkadaşımız da “Okulun Türkçe MBA programında hariçten tek bir derse katılanlara uyguladığı ücretin sayıya bağlı olarak değişmeyeceğini” de ekledi.

Billur hanımdan yanıt bile gelmedi. Dönem başladığında Derya derse katılmadı.

🙁

Buraya kadar sadece gerçekleri (mesajlardaki cümleleri değiştirmeden) yazdım. Şimdi (İK’cıların beni kara listeye alacaklarını bilerek) yorumumu da ekleyeyim.

Gelen mesajları doğru dürüst okumayan, anlamsız sorular soran ve kişisel kaprisi nedeniyle amirinden onay almış birinin eğitimini engelleyen bir İK- Eğitimci söz konusu… Üstelik, gördüğüm tek örnek de değil.

Bana İK – Eğitim Departmanı‘ndan söz ettiklerinde, (bununla sınırlı olmayan) anılarım aklıma gelir.

😉

Dijital dönüşümün en önemli unsurunun insan olduğunu her vesileyle anlatıyorum ve yazıyorum [1] , [2] , [3] . Bence İK’cılar çoğunlukla yeni kültüre uzak. Bırakın yetenek yönetimini, daha gerçekten insan kaynaklarını yönetebilir durumda değiller.

🙁

28 Haziran 2009 Pazar

Tecrübeyi yenemezsin…

Rol Çelişkisi yazısına eklediğim Friendfeed girdisinde, yaptığım hataları ve aldığım dersleri yazacağımı söylemiştim. Çağan Çağlar demiş ki: “Bekledim bekledim ama devamı gelmedi, önümüz haftasonu bir tane daha yazın ama :-)”

Önceki yazılarda epey hatamı anlatmıştım. Anlaşılan birkaç tane daha yazmalıyım 🙂 .

Ben de hafta sonuna yetiştirmek istedim. Aşağıda önemli derslerden biri var. Eğer “Giriş + Gelişme bölümlerini boş ver, doğrudan konuya girelim” diyorsanız,  😛 ile başlayan kısmı atlayıp sonra gelen 🙁 altındaki OLAY kelimesinden başlayabilirsiniz.

😛

Okuldan sonraki ilk işim sırasındaydı. Bir Dünya Bankası projesinde çömez (junior) olarak çalışıyordum. Price Waterhouse danışmanlık ekibinin bir üyesi idim.

Organizasyon danışmanlığı yapıyor, en doğru organizasyon şeklini çıkarmaya çalışıyorduk. Dünya Bankası’ndan kredi istemiş olan kamu kuruluşunun Anadolu’daki tesislerinde, önemli koltukları işgal edenler ile görüşülmesi gerekiyordu.

Sözleşme gereği, görüşmeleri “yetkin” kişiler yapacaktı. Ben daha yeni mezun olduğum için yetkin değildim. Bir üniversiteden 5 – 6 öğretim üyesi, part-time bizim ekibe katıldı.

Öğretim üyeleri part-time, ben full-time çalışan olduğum için, organizasyonları ben yapıyordum. Kim hangi koltuktaki ile görüşecek, kim nerede kalacak, nasıl dönecek, rapor formatları, vb… benim sorumluluğumdaydı.

Projenin kamu kuruluşu tarafındaki sorumlusu ise Personel Müdür Yardımcısı SA bey idi. SA bey, 60’ına yaklaşmış, artık Müdür olamayacağı belli olmuş…  Bürokraside “siz yolcusunuz, biz hancı” terimini benimsemiş bir kişi idi. Üst yönetimle arası fena değildi.

Proje ekibinde bir de Teknik Müdür vardı. Unvanı SA’dan yukarıda (Müdür) olmasına rağmen onu proje yöneticisi yapmamışlardı. (Bazen üst yönetimin istediklerini yapmıyordu. Cezalandırılmıştı…)

🙁

OLAY:

Şirketin “K” ilindeki tesisinde çalışacağız. Öğleden sonra oraya ulaştık. Akşam, tesisin yatakhanesinde kalınacak. Danışmanlar ve öğretim üyeleri için yer ayarlamasını yaptım. Tüm işlerini tamamlamanın gönül rahatlığı içinde akşam yemeğine katıldım.

Yemekten ve güzel bir sohbetten sonra yatakhaneye döndük. Anahtarlarımızı istedik. Odalarda ikişer kişi kalınacağı söylendi. “Yemekten önce tek kişi olacak şekilde ilgili şef ile birlikte ayarladığımızı” söyledim. Görevliler (iki tane müstahdem) “emir böyle” dediler.

– Amirinizi arayın.” dedim
– Bu saatte onu rahatsız edemeyiz.” dediler… (O yıllarda cep telefonu olmadığını hatırlatayım)

SA bey zaten ortada yok.

– Bu yapılan, profesyonel ahlaksızlıktır” dedim. “Önce her şey için söz veriliyor. Sonra hiçbir görevli yerinde bulunamıyor. Bizi “emir böyle” demekten başka cümlesi olmayanlarla muhatap ediyorlar”

Danışmanların ve hocaların kimisi otel aramaya gitti, kimisi ikişerli kalmayı kabul etti. Sorun geçici olarak çözüldü.

Ertesi sabah, tüm öğretim üyeleri ile aynı odadayız. Görüşme programını bildiriyorum. SA odaya girdi. Öğretim üyeleri dün yapılanı sorgulamaya kalktılar… Ama…

SA bey bana döndü ve “Dün gece bir devlet memuruna AHLAKSIZ demişsiniz” dedi.
– Devlet memuruna ahlaksız demedim, bu yapılan profesyonel ahlaksızlıktır dedim” diye düzelttim.
Ahlaksız kelimesini kullandınız mı, kullanmadınız mı?
– Dediğiniz şekilde kullanmadım.
– Ama kullanmışsınız. Hakkınızda takibat başlatacağım…

Ve odadan çıktı.

🙁

Bu sorunun nasıl aşıldığını başka bir yazıda anlatırım.

Neler öğrendim:

  • İşini yapmayı beceremeyen bazı kamu çalışanlarının elinde, mevzuatın neye yaradığını,
  • Bildiği varsayılan kişi ahlaklı olmadığı takdirde, mutlaka bahane bulabileceğini,
  • Tecrübenin ne kadar tehlikeli kullanılabileceğini,
  • Tecrübeli SA’nın tüm bilgisizliğine rağmen beni böcek gibi ezebileceğini,
  • “Tecrübe”nin farklı bir tanımını,
  • İş ahlakı olmayan kişinin “ahlaksız” sözüne daha çok alındığını…

öğrendim.

😀

Daha sonraki yıllarda çenemi tutmayı becerdiğimi söyleyemem… Ama artık başıma gelecekleri kestirebiliyordum.

😛