"KOBİ" etiketli yazılar:

02 Ocak 2019 Çarşamba

İş Ahlakı Araştırması – 2018

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) tarafından yapılan ve Nesiller Boyu İş Ahlakı sloganıyla duyurulan Türkiye İş Ahlakı Araştırması 2018 sonuçları, İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) açıklanmış.

Araştırmayı kaynağından okumaya başladım. İçeriği konusunda daha sonra yazmayı amaçlıyorum.

Bugün, tüm yayın organlarında neredeyse aynı şekilde verilen haber (muhtemelen PR ajansı çalışması) konusunda yorumlarımı burada paylaşmak istedim.

😉

Bir haber olmaktan çok, epey yorum eklenmiş. Elimde olsa yazının bir kısmını siler, sonra tekrar okurdum. (Zaten bu yazıyı yazmadan önce birkaç kere okumak zorunda kaldım.)

.

Bir yerinde şöyle yazılmış: “İş hayatında yavaş yavaş 2000 yılı sonrası doğumluların oluşturduğu Z kuşağının işlerin başına geçeceğini belirten Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak“… Durun biraz…  Onlar daha 18 yaşından genç. Önce okullarını bitirecekler, sonra biraz deneyim kazanacaklar, sonra işbaşına geçecekler. Onlar işlerin başına geçene kadar en az 10 yıl geçecek.

  • 10 sene önce, “Ne olacak bu Y kuşağı?” diye birçok İK Yöneticisine sormuştum. Hemen hepsi “Y Kuşağı yönetici pozisyonuna geliyor. Onların kendi nesillerine nasıl davrandığına bakıp öğreneceğiz” demişlerdi. (Blogda da yazmıştım ama bulamadım. 🙁 )

Rekabet Kurumu Başkanı bu cümleyi bir yerde Y kuşağı için okumuş. Sonra burada söylemiş. Başkasının hazırladığı bir sunumu anlattığı, bu cümlesinden belli. Toplantıda olsam, aklım “okumuş, söylemiş” olgusuna takılırdı, devamını dinlerken önyargılı olmamakta zorlanırdım.

.

Nesiller arasında iş ahlakı algısında istatistik anlamında büyük farklılıklar olmadığına” katılıyorum. Gençlerin piştiği ortam değişmedi. “Ayakta durmak çok zor ve bunu gerekçe göstererek pek çok insan maalesef yaptığı hatayı, yanlışı meşrulaştırma eğilimine girebiliyor” Böyle büyüyor. Evde konuşulan bu ahlaksızlığı meşrulaştırma bahaneleri; işyerinde de tekrarlanıyor. Sonuçta babasından ve ustasından bunu görüyor.

Onların ahlaksızlığı meşrulaştırma girişimine karşı yasal önlem alırsan anlamlı olur. Aksi koşulda demeç verirsin.

.

Haberde anlatılanlardan “Yaşlıların bazı şeyleri kanıksamış durumda olabileceği” konusuna katılıyorum. Hatta artırıyorum. X nesli (benim gördüğüm kadarıyla, ailesi yeterince temel ahlak eğitimi vermemişse) zaten “her şey mübah” neslidir. Bir kısmının çok çalışkan olmalarının arkasındaki duygu da budur. “Ne olursa olsun yırtmak…

Blogumda yazamayacağım bazı anılarım var. Yazdıklarım sadece [1][2][3][4][5] . Yazamadıklarım daha çok.

  • Bir yanlış anlama olmasın. Yukarıda “ailede verilen temel ahlak eğitimi” diye yazdım. X kuşağının tamamı için genelleme yapmıyorum. Hiç bahane üretmeden hatalarının sorumluluğunu üstlenenler oldu. Şimdi de birbirimizle görüşmeye çaba sarfediyoruz.

.

Aile demişken, araştırmanın “İş Ahlakının Kaynakları” konulu bulgusunu (sayfa 17) paylaşayım

Aile + Patron + Yönetici’nin ne kadar önemli olduğuna bakın.

.

İş ahlakı konusunda bir araştırma ile “nesiller arasındaki farkların batıdaki kadar ayrışmadığı” anlaşılmış. Bence araştırmacıların nesil araştırmalarına daha çok zaman ayırmaları gerekiyor.

Y neslinin zaten “ortama uyum, ses çıkarmama, rahatını bozmama” konusundaki erken öğrenmişliğini anlaşılmadığını düşünüyorum.

  • Burada kilit kelime (ve tehlikeli kavram) erken öğrenmişlik.

Yurt dışına beyin göçü olduğundan, 250 bin kişinin gittiğinden bahsediliyor. Bunların büyük bir kısmı Y nesli. Bu gençler, daha sert iş ahlakı kuralları olan ülkelere çalışmaya giderken, buradaki davranışlarını da yanlarında götürecekler mi? Elbette HAYIR.

Bence, burada ustalarından ve babalarından farklı davranış göstermiyorlarsa, kabul ettikleri veya benimsedikleri için değil bulundukları ortamda ses çıkarmak tehlikeli olduğu içindir. Araştırmanın bu konuda da ipucu vermesini dilerdim.

.

Sunum konuşmasında “KOBİ’lerde rekabet edebilme adına veya çarpık bir rekabet anlayışı içinde faaliyetlerini sürdürebilme adına, iş ahlakına aykırı bazı hususları meşrulaştırma çabasından söz edebiliriz” denilmiş.

Oysa araştırmada (sayfa 16) “… iş ahlakı kültürünün benimsenmişliğini gösteren, daha az görünür etik kültür öğeleri olan iş ahlakı meselelerinin işletme içinde paylaşılabilmesi, özendirilmesi ve toplumsal sorumluluklarla ilişkilendirilmesi açısından ise KOBİ’ler daha başarılı görünmektedir” diye belirtilmiş.

Büyük kurum ve KOBİ karşılaştırması konusunda, Ufuk Aydın’ın  20 Aralık 2018 tarihli bir tweet akışına bakalım.

Şöyle yanıtladım

Bence de büyük kurumlarda iş ahlakı daha zayıf. Hatta birçok kurumda bu eksiklik kurallaştırılmış durumda.

Örnekler vereyim:

  • Görüşmeler yapılmış, içerik konusunda mutabakat sağlanmış, eğitim veya danışmanlık işini yapmış bitirmişsin. Katılımcılar veya paydaşlar da beğenilerini iletmiş. Fatura ödemesi gecikiyor. Nedenini soruyorsun “onay sürecinde” veya “imzada bekliyor” cümlelerini günlerce duyuyorsun.
  • Enflasyonun arttığı dönemde, geç ödeme yüzünden tedarikçisini batıran onlarca büyük kurum oldu. Hatta bunlardan birinde çalışan arkadaşım “fatura ödemesini bir ay erteleyince, bizim departmanın tüm maaşı çıkıyor” diye anlatmıştı.
  • Bizde ödemeler en az 60 gün sonra yapılır[a] , [b] cümlesi, kurumlaşma veya kurallaştırma değil ahlak eksikliğidir.

Ayrıca, bu ödemeyi geciktirme davranışı gösterenler, başkalarını ahlak konusunda sıkça eleştirirler.

🙁

Araştırmayı yapanların aklına ve ellerine sağlık. Daha ayrıntılı okuyacağım. İlginç bulguları paylaşırım.

.

14 Nisan 2016 Perşembe

KOBİ Segmentasyon Yapmış

Bir eski iş arkadaşım Muhip Şeyda Işıktaç haber verdi.

Duygusal Halı Yıkamacılar isimli KOBİ segmentasyon yapmış.

  • PASCAL’cılar: Hesap kitap ettirip sipariş vermeyen müşteriler.
  • RODIN’ciler: Ben bir düşüneyim diyerek sipariş vermeyen müşteriler.
  • PYRRHON’cular: Çok soru soran, güvensiz kuşkucu müşteriler.
  • HERAKLEITOS’cular: Bariz güven vermeyen, sipariş verse bile bir daha geri gelmeyecek olan aykırı* müşteriler.
  • KEYNES’çiler: fiyat araştırması yapan müşteriler.
  • HERODOT’çular: Geçmişte size sipariş vermiş müşteriler.
  • EDISON’cular: Birde sizi deniyeyim diyen müşteriler.
  • HEGEL’ciler: Satıcıya saygı duyan müşteriler.
  • ERSİN SALMAN’cılar: Reklamımızı beğenerek arayan müşteriler.
  • TEVFİK FİKRET’çiler : Öneri üzerine sipariş veren müşteriler.

Bu arada, videolarını da seyredin.

HALI-YIKAMA

Tamamını seyretmek istemezseniz, 20’inci dakikadan başlayın. Sonra beğenirseniz, baştan alırsınız.

Halı yıkarken ders çalışan o yüce insanı da keyifle tanımanızı isterim.

20 Nisan 2015 Pazartesi

KOBİ Bankacılığı Çilesi (devam)

Kamu kuruluşunun CRM projesi yapmaya kalkıştığını ve danışmandan teminat mektubu istediğini, benim de KOBİ bankacılığı yaptığını söyleyen bir bankada hesap açtırdığımı, teminat mektubu tutarından fazla parayı bloke ederek mektubu istediğimi, ancak torpil ile aldığımı yazmıştım.

Maceram devam etti.

Kamu kurumunun şart koştuğu teminat mektubu metninde (boşluklarda benim şirketimin adı yazılı olarak)

borçlu …….. şirketinin söz konusu sözleşme kapsamındaki hizmet sorumluluklarını ihlal ettiğini bildiren ilk yazılı talebiniz üzerine protesto çekmeye ve hüküm ve adı geçenin iznini almaya gerek kalmaksızın ve borçlu ……. şirketi ile aranızda ortaya çıkacak herhangi bir hukuki ihtilaf ve bunun akıbet ve kanuni sonuçları dikkate alınmaksızın, yukarıda yazılı tutara kadar bir meblağı hiçbir itiraz ileri sürmeksizin derhal, nakden ve tamamen ve talebinizin Bankamıza tebliği tarihinden ödeme tarihine kadar geçecek kanuni faiziyle birlikte ödeyeceğimizi

diye yazıyordu.

Teminat mektubunun son cümlesi işin önemli kısmı.

İşbu teminat mektubu kesin ve 31.05.2013 tarihine kadar geçerli olup, bu tarihe kadar elimize geçecek şekilde tarafınızdan yazılı tazmin talebinde bulunulmadığı takdirde hükümsüzdür.

Bu cümle net olarak süreyi ve süre sonrasında sorumluluğumun olmadığını saptıyordu. (Ya da ben öyle sanıyordum.)

😉

MANTIK-2

Sözleşmemizin bitişine yaklaştığımızda, onlar memnun olduklarını ve benimle devam etmek istediklerini bildirdiler. Ben sözleşmeyi bitirmeyi tercih ettim.

Mektuptaki tarih (31 mayıs 2013) geçince bankaya gidip blokenin çözülmesi talep ettim.

Teminat mektubunun aslı gelmedikçe alamazsınız.” yanıtını verdiler.

– Kamu kurumu benimle çalışmak istiyor ama ben onlarla çalışmak istemiyorum. Bu nedenle işlerimi zora sokabilirler. Zaten teminat mektubunun süresi de bitti.” dedim.

Teminat mektubunun aslı gelmedikçe alamazsınız.” dediler.

– Peki. Varsayın ki firma yangın geçirdi ve belgeleri yandı. Bu durumda ben bloke edilen parayı hiç alamayacak mıyım?

Teminat mektubunun aslı gelmedikçe alamazsınız.” dediler.

– Kamu şirketine vermeden önce fotokopisini almıştım. Bakın son cümlede ne yazıyor. Bu zamandan sonra “hükümsüz” olduğunu bizzat siz yazmışsınız. Bu koşulda, teminat mektubu zaten geçersiz olduğuna göre aslının ne önemi var?” diye sordum.

Teminat mektubunun aslı gelmedikçe alamazsınız.” dediler.

Tıpkı “kaşe altına imza” gibi, patinaj yapmaya başladık. Banka şubesinde mantık çalışmıyordu.

  • Şaşırmayın. Facebook’da durumu anlatan bir oturum açtım. Birçok bankacı “mektubun aslı olmazsa risk devam eder” diye yazdı. Bu durumda hangi riskin oluşacağını sorduğumda, hiçbiri yanıt yazamadı.

Bu sefer torpil kullanmadım. Bankanın GMY’sini araya sokmadım.

Kamu kurumunun Satınalma Müdürlüğü’ne gittim. Sözleşmemin bittiğini söyleyip Teminat Mektubu aslını rica ettim.

İlgili iş birimi benden memnun olduklarını ve sözleşmenin uzatılmasını yazılı olarak rica etmiş. Hatta, yapılan işin gereği olarak teminat mektubuna gerek olmadığını da belirtmiş (Sağolsunlar).

Ben sözleşmeyi uzatmayacağımı ve teminat mektubunun aslını almak istediğimi bildirdim. İlgili iş birimine sormak istediklerini ve iki gün sonra gelmemi söylediler.  Günü gelince gidip aldım. (Kamu kurumunun Satınalma Müdürlüğü, bankadan daha mantıklı davrandı.)

Saat 17.00’den önce bankaya ulaştım. Mektubun aslını teslim ettim. Teslim aldıklarına dair kaşe altına imza aldım. 😛

Bloke bozulma günü geldiğinde tutarın tamamını nakit olarak aldım. Tüm hesaplarımı kapadım. Bir daha o bankanın müşterisi olmamaya yemin ettim.

Geçenlerde bana kart göndermişler. Fevkalade kuşkulanıyorum.

😮