"kodlama" etiketli yazılar:

03 Mayıs 2020 Pazar

Kodlama değil Algoritma – 2

Kodlama öğretilmesi konusu her gündeme geldiğinde “Önce öğrenmeyi öğretmek gerekir. Sonra da algoritma ile düşünmek öğretilmeli. Kodlama – eğer mutlaka istiyorsanız – bunlardan sonra öğretilir” diyorum.

Öğrenmeyi öğretmek işin sırrı. Sorgulamak, geri bildirim almak, bu doğrultuda tutum ve davranışlarını değiştirmek. Bu eğitim öncelikle aileden başlamalı. İlkokul’dan üniversiteye tüm okulların bu doğrultuda çaba sarf etmesi de gerekiyor. Mutlak doğruların ailede dayatılmaması ve sorgulamanın öğretilmesi, sonrasında okullarda bunun devam ettirilmesi…

Başkasına yararlı bir şey yapmak da öğretilmeli.

Türk genci, üniversiteyi bitirene kadar başkasının kullanacağı hemen hiç bir şey üretmiyor. Ödevler hep bizimle öğretmen arasında…
Hep kendimiz için yapıyoruz ve öğretmene kanıtlamaya çalışıyoruz.
Kilit kavramı bulduğumuzu düşünüyorum.  “Başkasının kullandığı bir şey üretmek.”

Algoritma ile düşünmeye gelince… Zor bir düşünme şekli değl. İyi bir yemek tarifi ve iyi adres tarifi yapabilenler, zaten algoritmayla düşünebiliyorlardır. Ortaokul’da bir matematik öğretmenimiz “iyi adres tarifi, aklın göstergesidir” demişti. CRM eğitim ve derslerimizin süreç tasarımı bölümünde, bir müşteri sorununun çözümünün algoritmasının çıkarılmasını isterim.

  • Müşteriye katma değeri olan süreçler seçilir
  • Sürecin “sıfır noktası”ndan başlanır
  • Tüm aşamaları içerir
  • Geçerli seçenekleri değerlendirir
  • “Gerçek son” ile bitirilir.

😉

Şu videoda, bir babanın (biraz zorlamayla da olsa) çocuklarına algoritmayla düşünmeyi öğretmesini  izleyebilirsiniz.

Dört yıl önce de “Kodlama değil Algoritma” diye yazmıştım. O yazının son satırları şöyleydi:

Diyeceğim şu: Herkese kodlama öğreterek bilişim çağı yakalanmaz. Bugünün dünyasında, kodlamacılar da mavi yakalı olmak üzereler (Bakınız: Hindistan)

Eğer üretken insan yetiştirmeyi amaçlamışsanız başkasıyla çalışmayı bilen, algoritmayla düşünen, veriyi kullanmayı bilen adam yetiştirmelisiniz.

Kodlama bilinmese de olur.

Daha sonra, BiTaksi nedeniyle yaşanan taksici dehşeti üzerine “insani hata değil” diye vurgulamıştım. İşin içinde “insani hata” varsa taaa en başta, taksici ile müşteri arasındaki iletişimin tasarımı aşamasında vardı.

Bugün daha az karmaşık konuları örnek vereceğim. Kodlama bilenler şu otomatik mesajları hazırlamışlar.

veya

veya

O, yıllardan beri eksik yazılan bir satırlık kod var ya! Yukarıdaki otomatik mesajların kodunu yazanlar, mutlaka o bir satırı da yazmayı biliyorlardır. Ama o satırı da yazmak gerektiğini unutuyorlar. Ya kendilerini başkasının yerine koyamıyorlar, ya da akışı düşünemiyorlar.

İşte bu nedenle, kodlamayı öğrenmeden önce öğrenilmesi gerekenlerin üzerinde duruyorum.

.

12 Nisan 2016 Salı

Ekranı da Biz Biliriz

Yıllar önceydi. Bir kurumun IT Mimarisi Departmanı “CRM projesi danışmanlığı için” benimle anlaştı. “IT’nin geliştirdiği alt-yapının başarısının ticari iş birimlerinin sahip çıkmasına bağlı olduğunu” biliyorlardı. Sohbetimizde, “Bir CRM projesinin en önemli boyutu insandır. Bu bir İnsan Kaynakları projesidir” demiştim. Benimle anlaşma nedenleri de buydu.

Çalışmaya başladık. Bireysel, KOBİ, Ticari, Kurumsal, Özel Müşteri departmanlarının her biriyle defalarca toplantılar yaptık. O departmanların IT’den beklentilerinin listelerini oluşturduk.

Müşteri odaklı veri ambarı [1] , [2] için hangi bilgilerin operasyonel veri ambarlarından alınacağına karar vermek için günlerce toplanılar yaptık.

Her departmanın işini en hızlı ve güvenli yapması için müşteri temas noktalarında kullanacağı ekranları tasarlamaya başladık. Müşterinin sahibi olan (Bireysel, KOBİ, Ticari, Kurumsal, Özel Müşteri) birimlerin yöneticileriyle çalıştık.

Beni danışman olarak tutan IT Departmanı da “İlk defa iş birimlerinin bir projeye bu kadar yakın olmasından ve sahiplenmesinden” ötürü memnundu. Bu ekranlar doğru tasarlanırsa işlerin nasıl hızlanacağını ve memnuniyetin artacağını [a] ve [b] biliyorlardı.

🙂

Ne var ki, IT içindeki Kodlama Departmanı bundan pek hoşnut olmadı. Onlar, yıllardan beri kendilerinin verdiğinin sorgusuz sualsiz kabul edilmesini, bir başarı olarak kabul etmişlerdi. “Her şeyin iyisini biz biliriz” iddiasındaydılar. İş birimlerinin “öyle değil, böyle olsun” demelerine alışkın değildiler.

Beni IT’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı’na (onlara CTO deniyor) şikayet ettiler. “İş birimlerini dahil ederek projeyi zorlaştırdığımı” söylediler.

Sonuçta iki ayrı IT departmanı ve (maalesef) ben, bu CTO’nun başkanlığında toplandık. Kısa bir toplantı oldu. Kodlama Departmanı CTO’yu ikna etti. CTO bana “Madem sizi IT olarak biz istihdam ettik, göreviniz bizim işimizi kolylaştırmak olmalı. Bizim ne kadar iyi iş yaptığımızı iş birimlerine anlatın. Onları ikna edin” dedi.

Proje benim açımdan bitti.

sorun-cozum

Aradan yıllar geçti.

O kurumun ticari iş birimlerinde çalışanlar bunca seneden beri pek de önemli değişim olmadığını söylüyor.

IT birimlerinde çalışanlar “bazı gelişmeler olduğunu” söyleseler bile, programın oldukça gerisinde olduklarını kabul ediyorlar.

🙁

Aradan geçen yıllar beni defalarca haklı çıkardı. (Veri ambarı kısmını yazmıştım.)

“Kullanıcıyı ve müşteriyi işin içine katmadığın projelerde başarılı olamazsın” cümlesini sadece ben söylemiyorum. Dijital dönüşümün en önemli değişkeni olduğunu herkes söylüyor.

“Adının dijital olduğuna kanıp da bunu bir teknoloji süreci sanmayın, dijital dönüşüm müşteri (veya kullanıcı) deneyiminin teknolojiyle en pürüzsüz işleyecek duruma getirilmesidir” diye yazan makalelerin sayısı bilinmiyor.

  • Sizin iç süreçlerinizin karmaşıklığı müşterinin ve kullanıcının sorunu değil. Onu olduğu gibi dijitalize etmeyin. Süreçleri kullanıcı için pürüzsüz hâle getirin” deniyor.

Bu CTO ve onu ikna eden kodlamacılar gibi teknoloji insanları sayesinde (ki sayıları beklediğimizden çok daha fazla) “Dijital dönüşümün önündeki en önemli engelin eski IT alışkanlıkları” olduğu yazılmaya başlandı.

sorun-cozum-2

Çoğu insan ‘hiç hoşlanmadığını’ söyler ama… şahsen “Ben demiştim” demeye bayılırım.

😉

09 Nisan 2016 Cumartesi

Kullanıcı Deneyimi

On seneden fazla oluyor. Çalıştığım işyerinde Performans Değerlendirme Sistemi dijitalleştirilmişti. Global yazılım şirketlerinden birinin yazılımı kullanılıyordu. Şubat sonu, Mart başında en alt kademe yöneticilerden başlayarak yukarıya doğru giden bir akış içinde performans değerlendirmeleri yapılıyordu.

Hani satış gücü otomasyonu çalışmaları için genelde “yanlış yapıldığından” bahsettiğim zorluklar var ya! Kimse CRM ekranlarını kullanmaz. Bu yazılım daha da kötüydü. Bir kişinin performans değerlendirmesini sisteme girmek bir saate yakın zaman alıyordu.

Bana doğrudan bağlı 5 kişi, onlara da bağlı olanlarla toplam 26 kişinin değerlendirmeleri için de not vermem ve/veya yorum yapmam gerekiyordu. Ekip olarak şirketin tüm yenilikçi projelerinin de sorumluluğunu taşıdığımız için, verimsiz harcanan zaman hepimizi olumsuz etkiliyordu.

Sadece biz değil, şirketin tamamında performans değerlendirmesi yapmak zorunda olan tüm kadrolar bu durumdan şikâyetçiydi.

kodlama-2

Ürün Yönetimi Ekibi’nin başındaki Direktör bana geldi.

– Uğur bey, bir şey sorabilir miyim?
– Elbette.
– Ben İnsan Kaynakları Departmanı’yla konuşsam. Bu seneki performans değerlendirme dönemi bittikten sonra şu yazılımı baştan sona ele alsak… Hiç değilse önümüzdeki senelerde bu eziyeti çekmesek… Ciddi bir işgücü maliyeti azaltılmış olmaz mı?

Biraz düşündüm. Aslında benim de aklımdan benzer şeyler geçiyordu. Adam başı 2 saat tasarruf yapsak, milyonlarca lira yapar. Ama…

– Haklısın. Ancak şu risk de var. Böyle bir öneriyle gideriz. “İşimize karışmayın” derlerse hoş olmaz. Ben bir nabız yoklayayım.” dedim.

😉

Bu anlattığım benim için çok önemlidir.

  • Öncelikle, ürün yönetimi ekibinin “müşteri (veya kullanıcı) odaklılık” konusunda ne kadar duyarlı olduğunu göstermiştir. Bunun değeri “paha biçilemez”
  • Ürün yönetimi ekibi, kullanıcı dostu olmayan bir yazılım söz konusu olduğunda, iş analizinin nasıl yapılacağını iyi bildiğini de ortaya koymuştur. Birçok şirkette ürün yöneticileri sadece pazarlamayla uğraşır. Oysa ekibimizdeki arkadaşlar, ürünün tüm evrelerine hâkimdiler. IT (ve diğer bölümler) ile nasıl çalışılacağını ve bir fikrin dijital ortamda nasıl hayata geçirileceğiniiyi biliyorlardı.
  • Son olarak da… Bu örnek, müşteri (veya kullanıcı) deneyimi tasarıma eklenmediği takdirde, global bir yazılım şirketi üretmiş de olsa yazılımın pek de işe yaramadığını (hatta çalışanları soğuttuğunu) göstermiştir.

😉

Yakın gelecekte, kullanıcı deneyimi uzmanlarının kodlamacılardan daha fazla kazanacağını iddia ediyorum.

.