"konaklama" etiketli yazılar:

12 Kasım 2023 Pazar

Her yer MECRA, her temas FIRSAT

Bende kesinlikle mesleki deformasyon vardır. İşimle ilgili bir şey (ne olursa) gördüğümde alır saklarım.

Kitaplarda Uğur Özmen yazısının üçüncü kısmında belirttiğim gibi “Hangi konuda çalışıyorsam, tüm rakiplerin broşürlerini, ürünlerini, o konuda gazete ve dergi haberlerini, yurt dışındaki uygulamaları, vb. biriktiririm“. Sektör araştırması yapanlara epey kaynak sağlamışımdır.

Aşağıdaki sadakat kartları da o takıntılarımdan kalma. Hem müşteri ilişkisi ve müşteri deneyimi açısından, hem de mecra olarak kullanılması açısından dikkatimi çeken bir dizi CAFFE NERO kartını saklamıştım.

Yukarıda, kartın önlü arkalı iki yüzünü görüyorsunuz. Aşağıda ise, farklı zamanlarda üretilen diğer Caffe Nero kartlarını.

Kartın diğer yüzünü mecra olarak kullanmak ve stratejik iş ortaklıkları geliştirmek fikrini beğenirim.

Otellerin ve tatil köylerinin birçoğunda kapılar, manyetik kartlarla açılıyor. Eskisi gibi, ucunda ağırlık olan anahtarları veren otellerin sayısı iyice azaldı. Bazı oteller, çevredeki dükkanlarla anlaşıp anahtar kartının diğer yüzünü indirim kartı olarak kullanıyorlar.  Kartın bir yüzüne “Bilmemne mağazasında %20 indirim” yazılması ve marka logosunun eklenmesi gibi… Böylece konaklama tesisi, hem maliyetlerini azaltıyor hem de çevredeki işyerleri ile olumlu ilişki geliştirebiliyorlar.

😀

Bazı markalar ise sadece “# tane alana bir bedava” ile yetiniyorlarmış. Başka markaları işbirliği için beğenmeme huyunu anlarım ve saygı duyarım. Bu kartın bana ilginç gelen kısmı ise, önyüzüne

  • İsim
  • E-posta
  • Telefon
  • Doğum tarihi

yazılmasının beklenmesi.

Size de biraz abartılı geliyor mu?

😉

Bu arada, bazı mecra kullanımlarını beğenmesem de aşağıdaki örneği beğendim. Hele kolinin gideceği adres de titizlikle seçilmişse…

Tadından yenmez…

Elbette her koşulda, attığınız taşın ürküttüğünüz kurbağaya deyip deymediğini (buna yatırımın dönüş oranı deniyor) kontrol etmelisiniz.

🙂

05 Mayıs 2023 Cuma

Deneyim Bazlı Pazarlama İletişimi

İstanbul Nişantaşı Üniversitesi’nin Prof. Dr. Gresi Sanje yönetimindeki Pazarlama İletişimi Okulu‘nda Dr. Serhat Akkılıç ile birlikte tasarladığımız bir dersimiz var. Adı Deneyim Bazlı Pazarlama İletişimi.

Bugünün dünyasında müşteri deneyimi, tasarımcı düşünme ve müşteriyi anlama konuları, üst düzey yönetici olmayı amaçlayan hemen herkesin bilmesi gereken konular oldu. İletişimin bazı kuralları değişti. Dijital etkileşimin gelişmesiyle pazarlama iletişimi (özellikle dijital reklamcılık) bile, en az yaratıcılık kadar veriye de ihtiyaç duyuyor. (Bakınız: [1] , [2] , [3] , [4] , [5] , [6] , [7] , [8] , [9]) İletişim makalelerinde reklam kelimesi, deneyim kelimesinden daha az kullanılıyor.

Çeşitli global ve yerel etmenler sayesinde artan rekabet koşulları nedeniyle müşteri ilişkisinin sürdürülebilir kârlılıkta yönetilmesi giderek zorlaştı. Hemen her şirket “müşteri deneyimi” diye bizzat söylemese de bu konuda projeler yapıyor. Biz de “Deneyim Bazlı Pazarlama İletişimi” dersini, bu projelerde rol alan kişilerin gerekli bilgiyle donatılmasına yarayacak biçimde işliyoruz.

Dersin Amacı:

Birey ve müşteri hızla değişiyor. Dolayısıyla hem kurumlar ve ticaret, hem de markalar ve pazarlama iletişimi değişmek zorunda kalıyor. Müşterinin markalarla yaşadığı etkileşimli deneyim, baştan kurgulanmak zorunda. Hangi noktadan hangi verileri alacağımız, bu verileri nasıl değerlendireceğimizi ve müşterinin (ve müşteriyle temasta olan paydaşların) marka ile yaşadığı hayatını kolaylaştırmak için ne yapacağımızı, deneyim tasarımı gözlüğüyle işleyeceğiz. Odağımız veri değil, bu deneyimi çok disiplinli bir bakış açısıyla şekillendirmenin yollarını katılımcılarla beraber keşfetmek olacak. Temel kavramların aktarıldığı, Pazarlama İletişimi Okulu öğrencilerinin kendi seçtikleri sektörler için işbaşı eğitimi gibi aktif katılımla şekillendireceği projelerle ilerlenecektir.

Öğrenim Çıktıları       Bu dersi başarıyla tamamlayan öğrenciler…

  • Tasarımcı düşünmeye uygun iletişim planı geliştirirler,
  • Müşteri odaklı iletişim kavramlarını içselleştirirler,
  • Müşteri deneyim haritası çıkarmayı öğrenirler,
  • Dijital iletişim araçlarının doğru zaman ve mesajla kullanılması becerilerini geliştirirler.

Ders İçeriği

  • Deneyim Yönetimi ile Pazarlama’nın ne ilişkisi var?
  • Deneyim’in temel kuralları
  • Deneyim adımları
  • Persona çalışması
  • Müşteri deneyim haritasının MÜŞTERİ tarafı
  • Tasarımcı düşünme ilkeleri
  • Müşteri odaklı süreç tasarımı
  • Dijital iletişim teknolojileri (konuk konuşmacı)
  • Trendler
  • Müşteri deneyim haritasının KURUM tarafı
  • Pazarlama Planı

Yaklaşım

Atasözümüz “seyredilerek usta olunsaydı, köpekler kasap olurdu” diyor. Bu çerçevede “öğretmen anlatsın, biz dinleyelim” değil gerçek anlamda “iş başı eğitim” gibi işliyoruz.

İş başı eğitimi nasıl uyguluyoruz? Deneyim Bazlı Pazarlama İletişimi dersini alanları 4 – 5 kişilik gruplara bölüyoruz. Dersi alan katılımcı sayısına göre birkaç adet proje grubu oluşturuyoruz. Her grup farklı bir sektörü (geçmiş dönemlerde: konaklama, on-line çiçek üzerine çalışıldı) ele alıyor ve o sektörde Deneyim Bazlı Pazarlama İletişimi projesi yapar / yönetir gibi çalışıyor.

Derste işlenen konular, ertesi hafta kişisel ödev veya grup ödevi olarak çalışılıyor. Örneğin biz “Deneyim Adımları“nı anlatıyoruz. Gruplar kendi seçtikleri sektöre uyarlıyorlar ve sınıfta sunuyorlar. Hep birlikte tartışıyoruz. Derste sürekli etkileşim olduğu ve herkes diğerlerinden de öğrendiği için katılım istiyoruz. Her grup başka bir sektörü anlattığından, uzaktan-senkron eğitim de olsa DERSE DEVAM ZORUNLU. Grubun ödev notu, kişinin katılım oranıyla çarpılıyor.

Dersleri izlemeyecekseniz, birkaç hafta sonra iş yoğunluğunuzu bahane ederek ödevleri gecikmeli vermeye çalışacaksanız, baştan söyleyeyim. Yanıtım OLUMSUZ olacak.

Deste katılım da 2 şekilde değerlendiriliyor.

    • Ders konusundaki tartışmalara katkı ve yoklama
    • Sorulara yanıtlar

Sadece Zoom açıp oturmak yeterli görülmüyor. Katılım yapanlara +2, +3 veriyorum. Bu ARTI notlar doğrudan sene sonu notuna ekleniyor. Bu artı’lardan dönem içinde +8,  +12 toplayanlar da oluyor… Yani, karne notu 78 yerine 86, hatta 90 oluveriyor… Dönem sonunda 100 üzerine 104 alan da oldu.

Ödevler

Bu ders, belki de PİO’nun en çok ödev verilen dersidir. Bir dönem boyunca 7 – 8 kere kişisel veya grup ödevi veriyorum. Grupların kendi aralarında, Zoom veya benzeri bir ortamda da olsa belli sıklıkta toplanmaları ve grup ödevini tartışmaları gerekiyor. İş yoğunluğu mesai saatlerin çok dışına taşan arkadaşlar, grup çalışmalarına zorlanabiliyorlar.

Ödevler zamanında hazırlanmadığı zaman SIFIR değerinde. “Grup ödevi hazırlar, ben de seanslar sırasında 3-5 cümle kurarım… Öylece idare ederim” diye başlayan arkadaşlar çoğunlukla hedeflerine ulaşamıyorlar.

Dersi almayı isteyen arkadaşları bu konuda uyarmak isterim.

😉

2023 Bahar döneminde konaklama sektörü için iki müşteri deneyim yolculuğu çalışması yapıldı. Hem Airbnb benzeri bir yapı, hem de bir butik otel için yapılan bu iki çalışma da profesyonel düzeydeydi. Türkiye’de hemen hiçbir konaklama kurumunun (ister tek bir oteli olsun, ister 10+ tesisi…) benzer seviyede çalışma yapmadığını düşünüyorum. Arkadaşlarla gurur duyuyorum.

Kendi markamı oluşturmak / geliştirmek istiyorum” diyorsanız, bu ders size göre… Unutmayın, kendi markanızı geliştirmek istediğinizde karşınıza çıkacak olgular, bizim ödevlerimizden çok daha çetin olacak.

29 Nisan 2023 Cumartesi

Konaklama Sektöründe RFM

Son zamanlarda konaklama sektörü ile yaptığımız birkaç ayrı toplantıda “geliştirdiğimiz RFM modeli” diye bahsedenler oldu. Platin, altın, gümüş müşteri diye ayıranlar mı istersiniz… Rekortmen, şampiyon diye segmente edenler mi…

Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, sonra gerekçelerini uzun uzadıya tartışalım. Öncelikle “konaklama sektöründe RFM yapılmaz”.

Neden?” diye sorarsanız… RFM’in Doğrusu – 1 yazısında yazdığımı burada tekrarlamayayım, lütfen “RFM demek İngilizcede FRM demekten daha kolaydır ama bence önce F ile başlanmalıdır” diye başlayan paragrafa göz atın ve oradaki şu soruları düşünün. (Yazının tamamını okursanız, elbette daha iyi olur 😛 )

1 – RFM analizini ne amaçla yapıyorsunuz?

2 – RFM analizini hangi sıklıkta yapmayı düşünüyorsunuz?

3 – Neden o zaman dilimini seçtiniz?

Bu arada, RFM’in Doğrusu – 1 yazısı ve öncesindeki  [1] , [2] , [3] yazılarını okuduğunuzda, zaten konaklama sektöründe RFM yapmaktan çoktan vaz geçmemişseniz, lütfen okumaya devam ediniz.

 

 

 

Türkiye’de tatil konaklaması (tatil köylerinin hedeflediği 4+ gün konaklaması beklenen segmentler için) ortalama 1 yıldan daha fazla. Hemen akla 2 soru daha geliyor.

  1. F (sıklık) bu kadar düşük olduğunda RFM yapılır mı?
  2. 3 yıllık bir süreyi seçip RFM mi yapacaksınız?

F anlamlı sonuç vermeyince, R de anlam üretmez. Sezon sonunda RFM yaptığınızda, büyük olasılıkla müşterilerinizin %40’a yakını bu sezon tesisinizde tatil geçirmiştir. Ertesi sezon başında kontrol ederseniz, büyük çoğunluğun en azından 6 – 8  aydır uğramadığını görürsünüz.

 

 

İstisnalar var mı? Elbette var. Kuzey Avrupa’dan ve İngiltere’den gelen 65+ yaşındaki misafirler sıcak ayları tercih etmiyorlar. Tatil mekanları için “yüksek sezon” olmadığından fiyatlar da makul. Bunlardan bazıları hem Nisan – Mayıs aylarında, hem de Eylül – Ekim aylarında geliyor. Yılda 2 kez gelenlerin sayısı az değil.

Dikkat ederseniz, burada özel bir durum var. 65+ yaş diye özellikle belirttim. İşte bu (ve diğer benzeri nedenlerden ötürü) “önce segmentasyon yapılır, sonra RFM” diye ısrar ediyorum.

😀

F ve R’ye dayalı kısımları anlamlı olmayınca, geriye sadece M kalıyor.

M’ye (paraya, müşterinin kuruma kazandırdıklarına) dayalı segmentasyon modellemelerinin artı ve eksileri [a] ve [b] ve [c] ve [d] yazılarında ayrıntılı olarak ele alındı. “Okumaya üşenirim, özet geç” diyorsanız şunu söyleyeyim.

Her ikisi de dolar milyarderi olan Sayın Rahmi Koç ve Sayın Acun Ilıcalı sizde aynı M skorunu verebilir. Hatta R ve F de tutabilir. Aynı teklifi mi yapacaksınız?

Dikkat ederseniz, yukarıdaki 3 sorudan birinciye sizi yönlendiriyorum: “RFM analizini ne amaçla yapıyorsunuz?

Dikkat etmişseniz, diğer iki soruyu üst paragrafta tartışmıştık.

😛

Tatil köyleri için durum böyle. İş insanlarının sıkça gidebildiği şehir otelleri için nasıl bakılması gerektiğini, eminim siz de çıkartabilirsiniz. Sadece “ilişkinin ne kadarının B2B, ne kadarının B2C olduğuna bakarak başlamanızı” önereyim.

😉

Özetle, “aslında gelir segmentasyonu yapacağız ama araya F ve R de ekledik ki, müşterinin gözleri kamaşsın, inansın” diyorsanız… Geçiniz. Ben almayayım.

.