Kartvizit
Ülkemizde kartvizit çok önemlidir. Özellikle “Kartı getiren kişi yeğenim olur” üzerine nice öyküler vardır.
Kartvizit öylesine önemlidir ki, sunum yaptığım zaman tüm temas noktalarımı (Twitter, Faceook, Linkedin, vb. adreslerimi) vermeme rağmen benden kart isteyen gençlerle karşılaşırım.
Benim yaşımda olanlar için bu durum olağandır. Muhtemelen zaman içinde olgunlaşmış ve kişiselleştirilmiş bir kart tutma yöntemi de geliştirilmiştir.
Herkesin kendine özgü bir kartvizit sistemi oluşur. Ben Bilge Ablanın sistemini kopyalamıştım. Bir dönemin büyük şirketlerinden birinin CEO Asistanı da benim sistemimi uygulamaya başlamış ve çok memnun kaldığını söylemişti.
Bunlar, “bilişim dönemi öncesi” iş kuralları…
Ne var ki gençler kart isteyince şaşırıyorum. Sürekli mobil cihazlarla yaşayan, derse gelirken bile kalem kağıt getirmeyen bir gençlik, kartviziti ne yapar diye merak ediyorum.
Bir de Sosyal CRM sunumundan hemen sonra kart isteyen gençler oluyor. “Ne anlattım ben?” diye kendimi sorguluyorum.
😛
Neyse… Bugün size mesleğini kartlarına yansıtanlardan örnek vermek istiyorum.
2 ayrı oyun veya sanal dünya şirketinden ikişer adet kartvizit. (Temas noktalarını çıkarttım. Sadece resimleri sunuyorum.)
“Üzerine resim koyalım da bizi hatırlasın” düşüncesinden çok ileride amaçları var. Bakınca oyunu veya sanal dünyayı da hatırlıyorsunuz.
🙂
Benim açımdan başka bir önemi daha var. Max Weber bürokrasisinin getirdiği kişiselSİZleştirmenin bilişim döneminde işe yaramayacağını da anlatıyor.
Bu nedenle Linkedin profillerine resim koymayanların eskide, kurumların öne çıkıp insanların önemsiz olduğu devirde kaldıklarını düşünüyorum.
😉