"kurumsallaşma" etiketli yazılar:

11 Ocak 2012 Çarşamba

“Kurum kültürü” bahanesi

Bazı devlet kurumları özelleştiriliyor.

Satın alan şirket kendi yöneticilerini getiriyor. Özel sektörden gelenlerin eski kamu kuruluşlarında yararlı işler yaptığı oluyor. Ne yazık ki aksini de görüyoruz.

Her 2 yönde de şahit olduğum vakalar var.

  • Özel sektörden gelip kamu kurumunu çağdaş, vizyoner duruma getirmeye çalışanlar, bu yolda cesaretle direnenler…
  • Özelleştikten sonra kamu kuruluşunda zaten var olan “Burası Devlet” bakış açısına hemen uyum sağlayanlar, hatta bundan fazlasıyla yararlananlar

İlk gruptakilerle yürüttüğümüz CRM çalışmalarında iyi niyetli çabalarına ve azimlerine hayran olduğumu kendilerine de söyledim. Onlarla çalışmak keyif ve gurur verici.

İkinci gruptakiler ise… Var olan kurum kültürünü bahane ediyorlar. Kendileri de ondan yararlandıkları için… Müşteriyi bile unutuyorlar.

Bana sorarsanız, profesyonel ile ücretli arasındaki farkı buradan anlarız. Boşuna Profesyonel ≠ Ücretli diye tutturmuyorum.

🙁

29 Aralık 2011 Perşembe

Örgüt yapısı üzerine

Komuta tekliği yazısına yorum yapan bir arkadaşımız “Sonsuza dek yaşayabilecek örgüt yapıları mevcut mudur? Mevcut ise örgüt yapısı üzerinde bilgi verebilir misiniz?” diye sormuş. 

Yorumdaki soruyu görünce aklıma yıllar öncesinden bir anı geldi.

ODTÜ‘de İşletmecilik Bölümü’nde öğrenci asistanlığım sırasında Biyoloji Bölümü’nün doktora derslerinden birinin kitabı elime geçmişti.Organizmalar adında bir kitap. Önsöz’üne baktım. Organizma sözcüklerini organizasyon olarak değiştirdiğimizde bile cümlelerin ne kadar doğru olduğuna şahit oldum.

Mutlak doğru cümleler oldukları için değil. Yaşamak için çevreye uyum sağlamak gerektiği için. Çevre de sürekli değişiyor.

Ömrü 100 yılı geçen kurumlara baktığımızda, örgüt yapılarının defalarca değiştiğini görüyoruz. Doğal olanı da bu.

Belirli bir yapı üzerinde ısrar edenlerin tarihten silinmesi çok olağan. Kuruluş amaçlarına, hedef kitlenin ihtiyaçlarına, sosyal olgulara, teknolojik değişimlere, ekonomik kısıntı ve imkanlara göre tüm örgütler şekil değiştirir. Bu saydıklarım da sürekli değiştiğine göre… Değişmeyen tek şey değişimdir.

😉

Resimler şuradan ve şuradan alınmıştır.

.

02 Eylül 2011 Cuma

Rakibi küçümsemek

Futboldan anlamam, ama spordan anlarım. 44 yıldan beri spor yapmaya çalışıyorum. Bazı spor yazılarımı okumuşsunuzdur. [1], [2], [3], [4], [5], [6] Spor olayına da genel geçer noktalardan değil, farklı bakarım. Fanatizmden hiç hazzetmem [7], [8].

😉

Bu geceki maçtan önce bazı yorumcuları dinledim. İçlerinden biri “Kazakistan futbolu hakkında bilgim yok. Zaten Dünya futboluyla ilgilenen birinin Kazakistan fotboluyla ilgilenmesi mümkün değil” gibi bir cümle söyledi. Arkasından futbolcularla yapılan röportajlar yayınlandı. Bir küçümseme, bir aşağılama…

Kazakistan Teknik Direktörü ise “Kendileri için zor maç olduğunu bildiklerini, ellerinden geleni yapacaklarını, rakip takımı oynatmamak için değil, iyi futbol oynamak için sahaya çıkacaklarını” söyledi.

Maçın başlamasına 3 – 4 saat kala, çok zor geçeceğini söyledim.

🙁

Neye benzettiğimi de söyleyeyim.

Büyük şirketlerde rakiplerini küçümsemek, kurumsal kültürün bir parçası durumuna gelir. Kendilerine yakın bir-iki firmayı izlerler. Diğerlerini yok sayarlar.

Oysa piyasaya yeni giren küçük firmalar, niş pazarlarda iş yapmaya başladıklarında diğer küçüklerden değil en büyüklerin payından tırtıklarlar.

O kendine güven, küçük rakipleri adam yerine koymama ve aşağılama gerçeğin görülmesine engel olur.

  • Burada itiraf edeyim. Pazarpayı %40 küsür olan bir firmadan ayrılıp, pazarpayı binde 5’den küçük bir şirketin pazarlamasını yönetmeye gitmeseydim, özgeçmişimde yazılı yeniliklerin hiçbiri olmayabilirdi.

Kurumsal olduğunu sananlar yeniliklerle ilgilenmiyorlar, hatta küçümsüyorlar.

😉

Bugünün 3 – 4 tane dev firmasının, burnu büyüklüğü kurumsal kültür haline getirmesi nedeniyle, yakın geleceklerinin çok kötü olacağını iddia ediyorum. Bu kendini beğenmişlik hataların görülmesini engelliyor.

Sonra da gerçekle yüzleşince maçlar zor geçiyor.

😉

Önemli not: Sevgili Haluk Mesçi ağabeyimizin vurguladığı gibi, doğrusu “kurumsallaşmak” değil, “kurumlaşmak”tır. Yukarıda bilerek kurumsal kelimesi kullanılmıştır.

😛