"M&A" etiketli yazılar:

20 Ağustos 2019 Salı

Kurumlarda Başarı

Blogumda bireyler için “başarı” konusunda çokça yazı yayımlamışım. Başarının tanımı, başarı ile başarısızlığın koşut gittiği, vb… Kurumların başarıları konusuna pek değinmemişim.

Son yayımladığım Fortune 500 klişesi ve devamı yazılarının yorumlarında kurumların başarıları tartışıldı.

🙂

Düşüncelerim şöyle:

Bir kurumun satılmış olması, başarısız olduğu anlamına gelmez.  Hatta aksine çok başarılı olduğu için satılabilir. Tek başına büyüyebileceği sınırlara gelip dayanmıştır. Sektörünün lideri olmuştur. Çok sayıda ülkede yer almaktadır. Anlamlı bir müşteri tabanı elde etmiştir.

Ve…  daha da büyümek isterse, daha önce rakibi olmayanların sahasına girecektir. Getirisi belli olmayan yatırımlar yapmak zorundadır. Uzmanı olduğu konudan (kısmen de olsa) sapmak zorunda kalacaktır, vb.

Daha büyük bir kurumun, kendi hizmetlerinin tamamlayıcısı olarak bu kurumu satın alması, bunu başarısız veya “değişimi anlamadı” yapmaz, satın alanı “değişimi anlıyor” yapabilir. Örnekler

  • IBM’in Red Hat’i
  • Oracle’ın People Soft’u
  • Microsoft’un Skype ve Linkedin’i
  • Amazon’un Wholefoods’u
  • Facebook’un Whatsapp’i ve Instagram’ı

satın alması.

Not: Çeşitli nedenlerle zora düşmüş ve ucuza satılmış kurumlar da var elbette. Ama Fortune 500 dediğinizde… listelere bir daha baksanız iyi olur.

😉

Dükkân sayısı, başarının bir ölçütü değildir. Bazı kurumlar, artan dükkan sayısını başarılarının göstergesi olarak her fırsatta dile getirirler. Benim aklıma her AVM’de dükkân açarken birden yok olan markalar gelir.

Bayramoğlu Döner’in tek bir dükkânı vardır. Kavacık’taki dükkân saat 12.00 – 13.40 arasında dolup taşar. Dışarıya uzanan kuyruklar olur.

Bir başka dönerci markası stratejik çalışmalar yaptı, reklamlarını duymayan kalmadı, sonra onlarca dükkân açtı. Gerek strateji danışmanlığında, gerekse iletişim ajansında çalışan arkadaşlarım çok methettiler. 4 – 5 kere denedim. Hepsinde hayal kırıklığına uğradım. Artık o markanın yakınından geçmiyorum.

Bence “Başka yerde şubemiz yoktur” yazısı, Bayramoğlu Döner’i başarısız yapmıyor; aksine aynı isimle orada burada dönerci açanlar, onun başarısının ispatı oluyor. Her AVM’de dükkânı olan dönercinin ise (bilançosu şimdilik iyi olabilir ama) adını marka diye kullandığı işte başarısız olduğu kanaatindeyim.

Not: Hem dükkân sayısını arttıran, hem de işini hakkıyla yapan kurumlar da var elbette. Onların başarısını inkar etmiyorum. Ama başarı ve kalıcılık dükkan sayısına bağlı değil.

(Kurumlarda Başarı… devam edecek)

.

14 Ağustos 2019 Çarşamba

Fortune 500 – Düzeltme ve Ekleme

Dünkü Fortune 500 klişesi yazıma Sayın Sertaç Doğanay‘dan düzeltme geldi.

Dell – EMC satın almasını dünyanın en büyük satın alması olarak tanımlamışsınız. Bu bilgiyi kontrol etmeniz iyi olabilir. İlaç ve medya sektörlerinde 67 milyar dolar üzerine en az 2-3 satın alma hatırlıyorum. Belki bilişim sektöründeki en büyük satın alma demek istemiş olabilirsiniz, o zaman sanırım tanım doğru olur.

Sertaç hoca haklı. “Dünyanın en büyük satın alması” değil, “teknoloji dünyasının en büyük satın alması” demeliydim. Yazıyı düzelttim.

Ben de “Dünyanın en büyük…” klişesine kapılmışım. Oysa, AT&T – Time Warner ($85 milyar) satın almasında “içeriğin gücü” tartışmalarına da katılmıştım. Ah şu klişeler…

😉

Tarihin en büyük satın almalarına baktığımız zaman, şu liste ortaya çıkıyor:

  1. Vodafone Airtouch PLC – Mannesmann (1999) $202.8 – (bugün $287 milyar).
  2. AOL Inc. – Time Warner (2000) $164,7 (bugün $226 milyar). [Dot com boom nedeniyle gerçekleşmedi. Daha sonra 2018’de AT&T – Time Warner $85 milyar satın alması oldu]
  3. Pfizer – Allergan (2015) $160 milyar. [ABD Vergi Yasalarına takıldı, gerçekleşemedi]
  4. Verizon Communications – Verizon Wireless (2013) $132 milyar. [Aslında satın alma değil birleşme sayılır ancak değer açısından listede yer alıyor.]
  5. Dow Chemical – DuPont (2015) $130 milyar.

Notlar:

  • Yukarıdaki parantez içi rakamlar paranın zaman değerine göre düzeltilmiş tutarlardır.
  • Şurada, kısmen farklı bir liste var.

🙂

Şunları da unutmayalım.

  • IBM’in Red Hat’i
  • Microsoft’un Linkedin’i
  • Facebook’un Whatsapp’i ve Instagram’ı

satın alması da yakın tarihlerde gerçekleşmiş işlemler. Satın alınan kurumların “değişimi anlamadıkları” iddia edilebilir mi?

Yukarıdaki listeler “Fortune 500 listesindeki şirketlerin ortamala ömrü… . Değişime uyum sağlayamadıkları için…” klişesini dünkü yazımdan daha da öte, tümden yalanlıyor.

Değil mi?

😉

Ayrıca… Bence, değişim ve dönüşüm konuşulurken bu klişeden kaçınılmalı ve GAFAM (Google, Amazon, Facebook, Apple, Microsoft) ile sınırlı kalmayan yeni teknoloji tekelleşmelerine ve platformların küçük tedarikçileri yok etme tehlikesine dikkat çekilmeli.

.

13 Ağustos 2019 Salı

Fortune 500 Klişesi

Bu blogun okurları, mutlak doğru kavramlara ve klişe cümlelere [1] , [2] , [3] , [4] , [5]  tepkimi bilirler. Üzerinde yıllardır çalıştığım “müşteri deneyimi” konusunda olsa bile klişelerin arkasını özellikle [5] sorgulamak isterim.

😉

Son zamanların gözde klişelerinden biri “Fortune 500 listesindeki şirketlerin yarısı, 16 sene sonra yok oluyor. Bunlar değişime uyum sağlayamadıkları için…

ODTÜ İşletme’den mezun olduğumuzda (1981), Fortune 500 listesindeki şirketlerin ortalama ömrü 25 yıldı. Bize “Okuldan sonra ilk çalışacağınız şirket, siz emekli olurken büyük ihtimalle hayatta olmayacak” diye anlatırlardı.  2018’de ise 16 seneye inmişti. Okuduğum bir tahminde 2030’a gelindiğinde, Fortune 500 şirketlerinin ortalama ömrünün 10 sene olacağı yazılmıştı.

  • İtiraf ediyorum. Bu klişeyi benim kullandığım da oldu.

🙁

Peki, burada hata nerede?” diye soracak olursanız… Bu şirketlerin bir kısmı, gerçekten değişimi anlamadıkları için kayboluyor. Burası doğru… Ne var ki, bazıları da – gösterdikleri gelişme çok başarılı bulunduğu içn – büyük şirketler tarafından satın alınıyor.

DELL, geçen sene veri depolama şirketi EMC’yi 67 milyar dolara satın aldı. 2016’da ilk 120 içinde olan şirket şu anda DELL-EMC olarak geçiyor.

Müşteri geri bildirim pazarının dünya lideri Qualtrics, SAP tarafından 8 milyar dolara satın alındığında Forbes Cloud listesinde 7’inci sıradaydı.

Bu örneklerdeki kurumlar, ayrı bir marka olarak konumlandırmayı bırakıp ana şirketin bir parçası / bölümü (division) olarak anılmaya başlandıktan 2 – 3 sene sonra listeye bakıp “değişime uyum sağlamadığı için…” derseniz, yanılırsınız.

Ülkenin en başarılı web girişimleri Yemeksepeti ve Gittigidiyor’u satın alan kurumlar ismini değiştirseydi… “değişime uyum sağlayamadığı için…” mi diyecektiniz?

😉

Bir de ek bilgi:

Biz öğrenciyken M&A (şirket birleşmesi), finansman kitabında birkaç sayfalık konu idi. Bugün ise, yönetimiyle, finansmanıyla, ticari ve uluslararası hukuk ile… başlı başına uzmanlık konusu.

Bu nedenle, 28 sene öncesinden kalma “Fortune 500 listesindekilerin ortalama ömrü” klişesini bugün kullanacaksanız, çok sayıda dipnot vermeniz gerekir. Benden söylemesi.

.