"marka vaadi" etiketli yazılar:

30 Mayıs 2021 Pazar

Amazon nasıl “Aşk Markası” oluyor

Değerli arkadaşım Burak Bayburtlu Twitter’da şöyle yazdı:

Bu mesajın altına yayınlanmayan yorumları eklemiş:

Burak’ın Twitter mesajının altına birçok yanıt yazılmış. Benzer şikayetleri olanlar, onlarca yanıt yazmış, kendilerinin yayınlanmayan yorumlarını da eklemişler. Okumanızı öneririm.

Ben, o yanıtlar arasındaki “Amazon’a övgü” yorumlarını bir araya getirdim.

Bir tanesine Amazon da ekleme yapmıştı.

Amazon-teşekkür

😉

Yanlış anlaşılmasın. Tek taraflı bakarak Amazon övgüsü yapmak eğiliminde değilim.

😮

Bence e-ticarette en büyük eksiklik, birçok pazaryerinin müşteri deneyimini anlamaması ve kullanıcı deneyimi ile aynı olduğunu zannetmesi. Teknolojinin dışındaki unsurların göz ardı edilmesi ve müşteri deneyimini anlamamakta ısrar…

  • Bu yazı taslaklar dosyasında beklerken yeni bir “hepsiburada vakası” daha ortaya çıktı.  Devamını izledim.
  • Bir de Bauhaus vakası olduğunu gördüm. Yine “Amazon’dan öğrenmeleri” öneriliyordu.

🙂

E-ticaret kurumlarının, özellikle platform ve/veya pazaryeri olmaya niyetlenenlerin ilk öğrenmesi gereken şey, “kimin müşterisi” kavramıdır.

  • Bu yazıyı uzun okumaktan sıkılacaklar için kısa özet: Evde Bosch markalı eşyaların artması, beni Bosch müşterisi yapmayabilir. Karşı binadaki elektrikli ev eşyaları dükkanı Arçelik bayii olsaydı, ev Arçelik ürünleriyle dolardı. Markanın değil, bana en yakın “komşu hatırı” önemseyen bayiin müşterisiydim.

Müşteriler platformun / pazaryerinin müşterisi olmaya çalışırken, onları satıcının veya lojistik şirketinin müşterisi olmaya zorlarsanız, kısa dönemde birkaç sorudan kurtulursunuz ama uzun dönemde varlığınız sorgulanır. Eğer müşterinize, her anını sizin yönettiğiniz sürtünmesiz ve kesintisiz bir deneyim yolculuğu (MOST®) tasarlamamışsanız, platform/pazaryeri değil alelade satıcısınızdır.

😡

Amazon Türkiye’ye geldiğinde, “e-ticaret’in yöntemini değiştirecek” yazmıştım. Çok sayıda “her şeyi bilen” kişi, “buradakiler Amazon’a değil, Amazon buraya uyum sağlar” demişti. Hatta Amazon’un buradaki ilk adımlarındaki tökezlemeler üzerine “hani, e-ticaretin kurallarını değiştirecek diyen kişi onlayn mı?” diye tweet’ler yazılmıştı. “Hele bekleyin” demiştim ama… her Amazon hatasında keyifle beni anıyorlardı.

Malum Karadeniz fıkrasındaki gibi yanıt vereyim. “Eeee… N’oldu?

😉

16 Haziran 2021 tarihli EKLEME:

21 Eylül 2021 tarihli EKLEME:

22 Kasım 2017 Çarşamba

Hikayeleştirme ve Deneyim

Yirmi yıldan beri pazarlamada hikayeleştirme modası var. “Markanızın bir hikayesi olmalı” veya “Bana bir hikaye anlat” veya “Senin hikayen nedir?” veya benzeri başlıklarla çok sayıda etkinlik yapıldı.

Birçok kurum, destansı kuruluş ve/veya büyüme öyküleri oluşturdu. “Yok yahu… Hepimiz oradaydık… Gerçekten öyle mi anlattılar” diyebileceğimiz hikayeler dinlemeye, okumaya başladık.

storyteller ile ilgili görsel sonucu

Oysa… Siz marka olarak ne kadar hikaye kurgularsanız kurgulayın, önemli olan müşterinin öyküsü.

… kurumunun ilk yıllarında ne olmuş biliyor musun? Anlatsam inanmazsın… Dinle şimdi…” demesini mi bekliyorsunuz. Hele bugünlerde.

Müşterinizin çevresine anlatacağı hikaye, sizin yarattığınız öykü değil, kendi deneyimi olacak.

Ona unutulmaz bir deneyim yaşattıysanız, çevresine onu anlatacak.

Bence önce, “bi tık daha büyütün” çalışmasına  değil, müşteriye dokunan noktalarınıza yatırım yapın.

.

23 Nisan 2017 Pazar

Markanız = Deneyimimiz

Yıllardır “markanız deneyimimizdir” diyorum.

😉

Müşteri deneyimi konusunun önde gelen ustalardan Brian Solis “Airbnb ve Uber’in kötü deneyimleri üzerine geliştirdiği modeli” anlattığı yazısında şöyle demiş:

Özetle, “markanız, dahi pazarlamacılarınızın faaliyetleri ve etkileyici logolarınız değil, her temas noktasında müşterilerinize ve çalışanlarınıza yaşattıklarınızdır” diyor.

🙂

Bir not daha… Bu yazıyı okumamı sağlayan Mustafa Duran (@mustafaduran)’ı takip edin, çok yararlanırsınız.

🙂