Pazar günü Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin düzenlediği bir etkinlikteydim. Marketing Anadolu Kulübü yıllardır çok başarılı faaliyetler düzenler. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel öğrenci organizasyonları Marketing Anadolu Kulubü tarafından yapılmıştır.

Bu sene konu “KRİZ’i dondurmak gerek” idi. Interaktif ortamlardaki pazarlama unsurları üzerinde konuşuldu.
Cumartesi günü Kübra Sönmez, Pelin Ayan, Devletşah Özcan sahne almışlar. Maalesef onları izleme fırsatım olmadı.
Biz (Şule ve ben), Alemşah Öztürk ve Özgür Alaz ile birlikte Cumartesi akşamüstü yola çıktık. Çok öğretici sohbetler ile geçirdik trendeki zamanı. Akşam yemeğinin ilerleyen saatlerinde, Eskişehir’e ulaştık ve Cumartesi günü sunum yapan gruba katıldık.
😀
Pazar sabahı önce Özgür Alaz sahneye çıktı. Bazı notlar tuttum. (Hatta friendfeed’den naklen yayınlamaya çalıştık.):
- “….. yapabilen müşterilerin olduğu dünyada pazarlama farklıdır…” diye sordu Özgür… Ben “Her fırsatta naklen yayın yapabilen” diye doldurdum bu noktalı yerleri… Alemşah “Kullanıcılarıyla aynı dili konuşmayı başarabilen…” diye yanıtladı.
- Negatif yorumun maliyeti = 130 kişiden 45’i görüntülüyor,30 kişinin satınalma fikri değişiyor…
- Alemşah’a sordu…”işe alırken nasıl inceliyorsun?” diye… Google, Friendfeed, Facebook, LinkedIn, Xing… Friendfeed’de ne paylaşmış; sosyal ağlarda kimler ile arkadaş, Google’da nasıl çıkıyor… diye yanıtlandı.
- Sosyal ağlardaki ayak izlerinin önemi tekrar vurgulandı.
Özgür bazı ödevler verdi. Gelecek hafta, Vikipedi’de Marketing Anadolu Kulübü’nün varlığını hep birlikte kontrol edeceğiz.
Ayrıca, tüm katılımcılar kendi bloglarını açacaklar. Elbette anlamlı içeriklerle doldurmak üzere…
😀
Sonra Alemşah Öztürk sahneyi kapladı. O sırada aldığım notların bir kısmı aşağıda… (Bunları çocuklarıma da aktaracağım.)
- Seni farklı kılan ne… Senin kendi markanın özellikleri neler?
- Paylaşınca başkası yapar diye korkma… Paylaşırsan sonuç değişmez.
- İyi insan olunca zaten farkedilirsin.
- Hedeflerini belirle… Ama daha 18 yaşında, emeklilik düşünme.
- Bazıları fırsatları kaçırmamaya uğraşır. Zeki ve çalışkan olanlar için fırsatlar bekler.
- En iyi olmaya gönül vermiş; Tutkusunu paylaşan; başkasından öğrenebilen insan olmak…
😀
Öğle yemeğini kısa tutup şehire kaçtık. Sevgili Ebru Baranseli bizi bozanın en güzel yapıldığı yere götürdü. Bu da Friendfeed’den yayınlandı.
😀

Öğleden sonra, ilk olarak sevgili Emre Tok vardı. O sırada internet erişimi konusunda sorun çıktı. Sunuma eklemek istediğim bir video ile uğraştığımdan Emre’yi dinleyemedim. Maalesef size aktaramıyorum. Ama Friendfeed’deki bağlantısı burada…
🙁
Arkasından ben sahneyi devraldım. Young Guns sürecini anlatmak için… Bu kavramı, bulan kişi olan Cüneyt Devrim’in ağzından dinlemek üzere, onu davet ettim. Cüneyt hepimize Young Guns kavramını anlattı. Sonra salondan ayrılması gerekiyordu.
Ben sürecin geri kalanını anlattım. (Sunumun tamamı, çeşitli ortamlarda yayınlanan fotolar ve blog sayfalarından oluşuyordu.)
- 20’li yaşlarda olan arkadaşlarımızın mevcut TV reklamları ile yetinmemeleri gerektiğini,
- Interaktif mecralarda daha yaratıcı işler yapılabileceğini,
- Ucuza fikir avcılığı peşinde olmadığımızı, o fikrin geldiği beyin ile ilgilendiğimizi ve orada daha binlerce fikir olduğuna inanmak istediğimizi,
- Reklamcı veya pazarlamacı olmak istiyorum diyenlerin Young Guns’a başvurması gerektiğini
vurguladım.
😉
Görülen ilgi üzerine Nisan ayındaki Kampüste Marketing etkinliğinden önce, atölye sürecinin bir benzerini yapabileceğimizi düşündük. Bir hafta önce Kulüp öğrencilerinden 25 tanesi ile 30 saatlik bir deneyim yapabiliriz. Bir Young Guns 1.1 sürümü gibi… Sonra da sunumlarını etkinlik içinde yaparlar. 450 kişilik Danışma Kurulu önünde…
Henüz ayrıntılarını belirlemedik. Gökhan Turan hocamız ve Burak Erpehlivan başkan uygun bulurlarsa… Neden olmasın…
😉
Benden sonra sayın İpek Özgüden Özen, bir PR şirketinin markayı duyurmakta ne kadar etkin olabileceğini anlattı. Deneysel pazarlama unsurlarıyla da süslenen bu sunumu kaçıranlar varsa… Üzgünüm onlar için…
😀
Kapanış sahnesi beni etkiledi.
Eski başkanlar (Ufuk Ercüment ve Hakan Cabat) ve üyeler de sahneye çağırıldılar. Onlar da tıpkı kulüp üyesi öğrenciler gibi faaliyetin yürütülmesine çalışmışlardı. Konuşmacılar ile doğrudan temas etmek, onların gidiş-gelişini düzenlemek gibi faaliyetlerde eski üyeler (yeni mezunlar) da etkin görevler üstlendiler.
Benimle an be an temasta olan Ömer Çakallı da Marketing Anadolu Kulübü’nün eski üyesi idi. Onunla daha öğrenciliğinde 2008’deki Kampusta Marketing etkinliğinde tanışmıştık.
Bu nedenle eski başkanlardan Hakan “eski” kelimesinden hoşlanmadığını vurguladı. Şimdi bile derneğin sıkı bir üyesi, faaliyetlerine yardımcı bir çalışanı olduğu için…
😀
Özetle, Eskişehir yolculuğu çok güzel ve verimli bir ziyaret idi… Bu etkinliğe katılmamı sağlayan Cüneyt Devrim ve Ömer Çakallı’ya, Eskişehir’deki her saniyenin güzel geçmesini sağlayan tüm Kulüp Üyelerine, Gökhan Turan hocaya ve muhteşem ev sahibi Ebru Baranseli’ye çok teşekkürler.
😀