"masa" etiketli yazılar:

24 Eylül 2014 Çarşamba

Çalışma masam

Boş Masa yazımda kısa bir giriş yapmıştım. Simto beni mimlediği için çalışma masamı yazacağım.

masam-1

Benim masam pek düzenli sayılmaz. Zaten Facebook yorumlarında Simto “masayı göremedim” diyerek karışıklığa ve dağınıklığa vurgu yaptı.

Mimde belirtildiği üzere sırayla anlatmadan önce, çalışma odasını kısaca göstermem gerek.

masam-5a

Yukarıdaki 2 resimde odanın 2 duvarı görünüyor. Çalışma odamızda 2 masa var. Birini ben, diğerini eşimin kullanmasını kararlaştırmıştık.

Benim masam çocukluğumdan (hatta babamdan) kalma. Mimari çizim masası. Ihlamurdan yapılma. 40+ yıldan beri o masada çalışıyorum. Odayı yaptırırken masaya kesinlikle dokundurmadığım için, gördüğünüz kitaplık, masaya göre tasarlandı. Soldaki resimde masanın sağ ucu da görünüyor. (Masanın üstündekileri aşağıda anlatıyorum.)

Kafamı kaldırınca gördüğüm (resimde sol üst köşedeki) karikatürü şurada yayınlamıştım.

Sağdaki resimde yer alan eşimin masasını da ben kullanıyorum. Sürekli genişleme ve kullandığım mekanların tamamını işgal etme gibi bir özelliğim var. (Bir ara şu “işgal mi, fetih mi” konusunu tartışmalıyız.) İkinci masanın toplanmış olduğuna bakmayın. Evde kalacak bir misafir geleceği için zorunlu olarak düzeltildi. Kısa zamanda ilk masaya (en yukarıdaki resim) benzeyecektir.

Sağda gördüğünüz kırmızı kanepe, misafir geldiğinde yatak olarak kullanılıyor. Diğer zamanlarda öğle uykusu için… Masadan kalkıp hemen kıvrılıyorum.

Masaya gelirsek…

masam-3aSağdaki resimde soldan sağa ilerleyelim.

Gördüğünüz gibi sadece 2 masayı değil, yandaki sehpayı da işgal etmişim. Dosyalanması gereken faturalar, son okunan ve hemen yakında okunacak kitaplar, bir yerlerde görüp resimlerini scan edeceğim sayfalar sehpada yığılı. Evin anahtarını da orada bırakmışım. Masanın ayaklarının dibinde sırt çantası duruyor. Bir gün önce okula giderken bilgisayarı ve bazı malzemeleri götürmüştüm.Gelip onları masaya koydum, çantayı da orada bıraktım.

Bir yarım gün ayıracağım ve (geçici olarak) sehpa, masam ve odam toplanacak. Yalan olmasın diye normal durumunu resimledim 😛

Yazıcının yanındaki kağıtlar müsveddeler. Arkalarını kullanıyoruz. Sonraki deste ise bu ayın faturaları, belgeleri, vb… Muhasebeciye verene kadar hemen sol kolumu uzatacağım mesafede duruyor.

Mavi defteri bugünlerde sürekli yanımda gezdiriyorum. Hep yanımda bir defter vardır. Nasıl defter tuttuğumu sevgili Natali Yeşilbahar yazmıştı. Ayrıntısını oradan okuyabilirsiniz.

Tabakların içindekiler çeşitli ıvır-zıvır. Acil durumda kullanılabilecek çeşitli şeyler. (Hiçbir zaman kullanılmayabilir de…) Bilgisayarın ve büyük ekranın kabloları da oralarda. Arkadaki kırmızı çerçeveli yazı yolculuk için kontrol listesi. Aslı önceden yayınlandı. (Yolculuğa çıkarken hemen masanın ortasına koyar ve ona göre hazırlanırım. Sonra yine o köşeye kaldırılır.)

masam-4aGelelim masanın ortasına.

Yukarıdan aşağı… KEEP CALM and HAKLISIN CANIM yazısı. Acil durumlarda gösteriliyor. (Dünkü yazının facebook yorumlarında Kutadgu Arslankooskoca hoca olsan da durumun değişmediğini görüyoruz” diye gerçeği açıkladı.)

Altındaki rafta oğlumun 2 tane siyah-beyaz resmi.

Masanın üstünde ekranlar. Ve… Kağıtlar, kalemler, ofis malzemeleri, pense ve tornavidalar, peçeteler, küçük notlar, post-it’ler, vb… Bu resme bakarak şunu söyleyebiliriz. Herşeyi kol mesafesinde tutuyorum.

Büyük ekranın altındaki kağıtta Ayvalık’tan Derman Yağları’nın iletişim bilgileri var. Yılda 2 – 3 kez arıyorum ama hep gözümün önünde. Yapılacak işler listesi de hemen orada…

Ekranları özellikle karatmadım. Belki penguenleri özlemişsinizdir. Sizi hasrette bırakmayayım.

Masanın en sağ tarafı, odanın 2 yanını gösteren (yukarıdaki) resimlerde daha iyi farkediliyor. Yine kitaplar, defterler, kağıtlar, kartvizitler, yakında yayınlamayı düşündüğüm yazılara veya bugünlerde ele almam gereken projelere ait notlar, kalemler… (Dediğim gibi, bugünlerde bir temizleme – düzenleme yapmalıyım)

Lambaya asılı duran bitki bir sarmaşık. Ağaçtan söküp şekil vermeye çalıştım. Hem ağacı asalak sarmaşıktan kurtarmayı, hem de güzel bir şey yapmayı düşünmüştüm. Verdiğim şekli alarak kuruyor. Şimdi eşimin de hoşuna gidiyor. (İyice kuruyunca, şekil vermek için bağladığım kurdeleyi sökeceğim.)

Özetle, çalışma odası beni yansıtıyor. Yapmam gerekenler, yapacaklarım, yaptıklarım, sonucunu beklediklerim, bakınca hatırlamak istediklerim hemen etrafımda, bir kol boyu mesafemde. Hep de böyle olacak. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin…

😀

Fundalina başlattı. Simto sürdürdü. Facebook yorumlarında Berna Mutlu Aytekin de yazdı. Onların mimledikleri arkadaşlardan çalışma ortamlarını anlatanlar olmuş.

Ben mimi sürdüreyim:

Siz de yazabilirsiniz.  Linklerini Facebook’da veya bu yazının yorumlarında paylaşırsanız ne iyi olur.

🙂

 

30 Aralık 2008 Salı

Yıldızımı geri ver

Açık ofiste, birbirimize 5 metre mesafede çalışıyorduk.

Masasının önünde 3 sandalye olması konusunda ısrarlı idi. Ben ise hareket alanımı daralttığı için, sandalyeleri azaltmıştım.

Birgün benim masamın önünde toplantı yapıldı. Onun masasının önündeki sandalyelerden birini almak zorunda kaldık. Toplantı sonrasında sandalye yerine geri bırakılmayınca çok sinirlendi. O zaman anladım.

Masasının önündeki sandalye sayısını, omuzundaki yıldızlar ile özdeşleştirmişti. Ne kadar sandalye, o kadar rütbe…

🙂