"master" etiketli yazılar:

18 Haziran 2016 Cumartesi

Bir Kariyer Önerisi

Geçenlerde şöyle bir mesaj geldi:

Merhabalar, Ben XXX

AAA Üniversitesi İşletme Bölümü #. Sınıf öğrencisiyim.

Sizden kariyer planlamam hakkında yardım talep ediyorum.

Durumumu şöyle izah edeyim;

Öğretim görevlisi olmak istiyorum (Pazarlama Anabilim Dalı veya Girişim Bölümünde)  bu doğrultuda not ortalamamı yüksek tutuyorum ve bir yandan ALES ve YDS sınavına çalışıyorum. Fakat yine de ek planlara ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Bu ek planlar biraz daha hobi gibi olsalar da ilgili olduğum ve biraz üstünde çalışmaya başladığım konulardır. Veri madenciliği ve programlama dili (en az 3 tane) öğrenebilirim diye düşünmekteyim. Sizin fikrinizi çok merak ediyorum bu konulara yönelmeli miyim? Tavsiye edebileceğiniz alanlar var mı?

PlanŞöyle yanıtladım:

Merhaba,

Pazarlama branşında akademisyen olacaksan, önce iş hayatında bir süre çalış. Gerçekten pazarlamayı, marka oluşturmayı, ajans ilişkilerini, yıllık pazarlama planını, varsayım yapmayı filan öğren.

Müşteri verilerini anlamlandırmayı, verilere dayalı karar vermeyi, değişen müşteri davranışlarını verilerden anlamayı, vb. bu sırada uygulamaya çalış. Veri madenciliğini öğren. En azından SPSS kullan.

Şunu göreceksin: Bunun için programa dili bilmeye gerek yok. Algoritmayla düşünebiliyorsan, tek eksiğin pazarlama tecrübesi olur.

Özetle, istersen yazılım dili de öğren. Ama işin gerçeği, pazarlamayı sadece derslerden değil, stratejik pazarlamayı bizzat yaparak öğren. Sonra öğretim üyesi ol. Derdin doçent olmak, profesör olmak filan olmasın. Çocuklara yararlı olmayı hedefle.

Sevgiler,

Genç arkadaşın sorularını tam olarak yanıtlamadığımı biliyorum.

Aklımdakini dökmek istedim

😉

Önemli not: Bu yazıyı kullanarak tüm hocalarınıza saldırmayın. Soyut düşünce becerilerinden çok yararlandığım değerli akademisyenler var. Sosyal mecralarda onları takip etmeye çalışıyorum. Söylemleriyle düşüncelerime ışık tutuyorlar. Bir konuyu tartıştığımızda, bende türlü fikirler  uyanıyor. Öğrencilerinin yolunu aydınlatmaya çalıştıklarını tüm yazdıklarından görüyorum.

Belki iş hayatında hiç bulunmadılar. Hatta, iyi ki iş hayatına girip soyut düşünce becerilerini kaybetmediler. Onlar bu yazının konusu değil.

🙂

Diğerleri, hiç iş hayatı olmamış ve öğretim görevlisi unvanına sığınmış, gerçek hayatta hiç sınanmadığı için akademik kibir sahibi olmuş hoca’lar… Kendilerine kul-asistan olmayacak kişileri master’a, doktoraya almayan unvan sahipleri… Çocukluklarındaki köşe kapmaca oyununu büyüyünce oynayan, hasbelkader kaptıkları köşeleri / koltukları bırakmayanlar… Değişen bilgi kaynaklarına değil, kendilerinin öğrenciyken okuduğu 50 yıllık kitaplara bağlı kalanlar…

Genç arkadaş bu ikinci gruba benzemesin istedim.

😉

28 Aralık 2015 Pazartesi

Araştırma Yöntemleri

Bazen genç arkadaşlar, master veya doktora testleri için hazırladıkları araştırmaların (anketlerin) linklerini gönderiyor ve zaman ayırmamı, hatta çevreme de tanıtmamı rica ediyorlar.

Açıkçası, ancak anketin güzel hazırlanmış olduğunu düşünürsem sosyal mecralarda tanıtıyorum. Maalesef anketlerin çoğunu dolduramıyorum bile… Neler var?

Şöyle bir soru:

XYZ sizce

  • Zararlıdır
  • Yararlıdır

Bu ikisi dışında bir seçenek yok. Anketi doldurmayı bırakıyorum.

Bu arkadaşın araştırma yöntemleri dersi almadığını, (ders almayı geçelim) anket hazırlama konusunda hiç bir şey okumadığını düşünüyorum.

Veya (daha kötüsü) aslında bir araştırma yapmıyor, istediği bir tezi desteklemek için yönlendirici ve kısıtlayıcı sorular soruyor.

anket-1

Hangi futbol takımını tutuyorsunuz? diye sorduğunuzda, isterseniz birinci, ikinci, üçüncü lig takımlarını, mahalli küme takımlarını, hatta okul takımlarını bile yazsanız, “Hiçbir futbol takımını tutmuyorum” ve “Bunlardan başka bir takımı tutuyorum” seçeneklerini koymadığınız sürece eksik kalır.

  • Bizim öğrenciliğimiz döneminde araştırma yöntemleri dersi alsaydı, sınıfta kalırdı.

Bu gibi anket soruları bir bütünü tamamlayan ama birbirlerini tümden dışlayan (üstüste çakışmayan) seçeneklerle oluşturulur.

Gözünüzün önüne bir yap-boz (puzzle) getirin. Hem tüm resmi kapsayacak, hem de parçalar birbirinin üstüne gelmeyecek. Ne boşluk kalacak, ne çakışma olacak… Seçenekler de aynen öyle olmalı.

😉

Bana gönderdiğiniz anketi doldurmuyorsam, çevreme de anketinizi tanıtmıyorsam nedeni budur.

🙂

11 Eylül 2010 Cumartesi

Nasıl bir öğrenci – 2

Okul açılmak üzere…

Bildiğiniz gibi, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde CRM (Müşteri İlişkisi Yönetimi) dersi veriyorum.  MBA düzeyinde ve zorunlu ders  değil. Bu durumda, dersi alacak olan öğrencilerin en azından Google‘dan araştırma yapmalarını bekliyor insan. Kimdir, nasıl bir hocadır, notu kıt mıdır, vb…

Derse gelen öğrencilere “Neden CRM dersi almak istediklerini” soruyorum. Çoğunun, değil CRM dersinde ne anlatıyorum yazısından, ugurozmen.com’dan bile haberi yok.

🙁

Friendfeed’de sormuştum. “MBA ne demek” diye… Bazıları için Master of Business Administration (iş idaresi ustası), bazıları için ise “Masrafını Babamdan Alın” veya “Maalesef Ben Anlamıyorum” anlamına geliyor.

😛

Şu master = usta deyimine takmış vaziyetteyim zaten.

Haftada iki saat seyretmekle USTA olunmuyor. Halkımız, “seyretmekle usta olunsaydı, kediler kasap olurdu” demişlerdir.

Yani haftada 2 saat okula gelindiği için Master unvanı hak edilmez.

2009’da yayınladığım Nasıl bir öğrenci yazısının yorumlarından bir cümleyi burada tekrarlayacağım. Bir işe başvurduğunuzda, “dersler önümüzden tren gibi geçti” mi demek istersiniz, “ben şunları biliyorum” demeyi mi?

😛

Geçen yılların öğrencilerinden ben de birşeyler öğrendim.

Bu nedenle, önümüzdeki dönem içinde dersimi almak isteyen öğrencileri baştan uyarmak istedim.  Bazı (az sayıda da olsa)  öğrencilerimden duyduklarım ışığında hazırladığım liste aşağıda…

Sevgili Öğrenciler,

Bunlardan birine bile “EVET, işte bu ben…” diyorsanız, CRM dersini önermiyorum.

Ben anlatmak için değil, öğretmek için okula gidiyorum.  Siz de öğrenmek için oradaysanız… Hoş geldiniz,  sefalar getirdiniz…

😀