"melek yatırımcı" etiketli yazılar:

22 Mayıs 2014 Perşembe

Moda Olarak Girişimcilik

Girişimcilik konulu konuşmaların ana teması (nedense) “ücretli çalışmanın kötü tarafları” oluverir. (Girişimcilik konusunda başka konuşacak şey bulamayanlar çoğunluktadır.) Böyle olunca konuşmacıları can kulağıyla dinlerim.

Yakın geçmişte katıldığım bir konferanstaki konuşmacıları 3 gruba topladım.

  1. Hayatında tek bir gün bile maaşlı çalışmadıkları halde “neden ücretli çalışılmamalı” temalı konuşma ve/veya sunum yapanlar.
  2. Bugünkü pozisyonlarını ücretli çalıştıkları zamanlara borçlu olup “ücretli olmayı” kötüleyenler
  3. Gerçekleri söyleyenler

Şöyle açıklayayım:

Birinci grup hakkında: Hayatında tek bir gün bile başkasının yanında çalışmayanların, hiç sahip olmadıkları bilgi ve birikimlerle konuşmaları, diğer tüm söylediklerinin PALAVRA olduğu düşüncesini perçinliyor.

Profesyonel yaşamım boyunca çok sayıda girişimciyle çalıştım.  [1] , [2] , [3] , [4] , [5] , [6] , [7] , [8] , [9] , [10] , [11] , [12] . Bazen onlara rağmen şirkette güzel şeyler yapmaya çalıştım. Yıllar sonra karşılaştığımızda haklı olduğumu da itiraf ettiler.

😛

İkinci grup hakkında: Şimdilerde yüksek tutarlı fonları yönetiyorlarsa, bazı girişimlerde yönetici konumundalarsa, hatta kendilerine ait 2 haneli milyon dolarları varsa bunu ücretli çalıştıkları yıllara borçlu olduklarını biliyoruz. Zaten özgeçmişlerini şişinerek anlatırlarken kendileri de söylüyor.

Çoğunluğu o sırada bir fikrin büyüsüne kapılıp çok sıfırlı maaşları terkedip girişimci olmuş da değiller. Büyüyen girişimci + yatırımcı eko-sistemine adeta paralel geçiş yapmışlar. Onları bugüne getiren bilgi ve para birikimini ücretli çalıştıkları yıllarda edinmişler. Şimdi kalkıp ücretli çalışmanın aleyhinde bu kadar hevesle konuştuklarını görünce, gençleri kandırdıkları kanaati ediniyorum.

😛

Üçüncü grup hakkında: Her iki tarafta bulunmuş olan da var, sadece girişimci olarak çalışan da… “Girişimci olmayanı dövüyorlar veya günün modası girişimcilik cümlelerini duyduğunuz için bu işe kalkışmayın” diyebiliyorlar. Girişimciliğin sadece düzenli maaşın öteki seçeneği olmadığını, vur-kaç (veya sat-çık) girişimcilik kavramının doğru olmadığını anlatıyorlar.

“Sevgilimi mi yoksa girişimimi mi çok seviyorum diye baktım. Girişimime zaman ayırabilmek için sevgilimi bıraktım” diyebiliyorlar. Ücretli çalışanların hayallerindeki okulları bitirip geldikten sonra, projeleri uğruna nasıl süründüklerini biliyoruz. Bugün onlarca adam çalıştırıyorlar ama “10 siparişi geçtiğimiz ilk gün 3 ortak -sadece 3 kişilik şirket- bunu kutladık” diye söylüyorlar. “Bir fikre inanmanın ve bunun gereklerini yerine getirmenin” bedelini anlıyor ve anlatabiliyorlar.

😉

İşin rakamsal boyutuna geldiğimizde, başka gerçekler de ortaya çıkıyor. Türk gençlerinin %85’i  iş kurmak, girişimci olmak, kendi patronu olmak istiyormuş. Basit bir ekonomi sorusu sorayım. Bu durumda %85’in mi, kalan (başkasının yanında çalışabilecek) %15’in mi daha fazla başarılı olma şansı vardır.

Konferansları dinlerken bu yazdığım noktalara dikkat edin. Hoşunuza giden masallara odaklanıp kendinizi kandırmayın. Üçüncü gruptaki arkadaşlardan Ali Servet Eyüpoğlu’nun dediği gibi “Herkes girişimci olamaz. Moda olduğu için girişimci olunmaz”.

.

21 Mart 2012 Çarşamba

Paran yoksa konuşma

E-Tohum Start-up 2012’de bir girişimci ile tanıştırıldım. Zaten bilinen bir fikri, niş pazar için uygulamıştı. Niş pazarlarda uzmanlaşılmasını çok akıllıca bulurum. Çok kısa süren sohbet sırasında verileri şimdiden anlamlandırmaya başlamasını önerdim.

“Elinizdeki niş müşteri segmentine ait bilgiler, kısa zaman içinde en az şirketiniz kadar değerli olur” dedim.

Galiba, az önceki seanslarda hava milyonlar uçuşmuştu. Beni dinlerken “Ne diyorsun sen. Şirketin %20’sine 500 bin dolar teklif etmeyeceksen ne konuşuyorsun” ifadesi vardı yüzünde. Beni tanıştırırken söylemişlerdi ama o tekrar sordu: “Siz ne iş yaparsınız?

Cici hanımefendiyi fazla rahatsız etmemek için “ukalalık yaparım” dedim. Ve uzaklaştım… 

😛

Meraklısına:

  • Aklı fikri EXIT’te olanlar konusunda [1] ve [2]
  • Niş oyunlar ve niş pazarlar konusunda [3] ve [4]
  • Verileri neden anlamlandırmalı konusunda [5] , [6] ve [7]

😉

20 Ekim 2011 Perşembe

Webrazzi Summit 2011 – 2

Dün yapılan Webrazzi Summit 2011 notlarımı paylaşmaya başlamıştım. İlk seansları yayınladım.

🙂

Sonraki seansta Hanzade Doğan Boyner ile Arda Kutsal sohbet ettiler.

Hanzade D. Boyner, Doğan On Line’ın ilk kurulduğundan bu yana olan değişimi anlattı. Grupofoni teklifi konuşuldu. Fikri uygulayabilmenin fikirden çok daha önemli olduğu bir kez daha vurgulandı. Yatırımcı arayan girişimciler için, sağlam proje varsa yatırımcı sorunu olmayacağı, yerli – yabancı çok sayıda yatırımcının Türkiye’ye olumlu baktığı tekrarlandı.

Hanzade D. Boyner, 2 ayrı yatırımcı tipini (stratejik yatırımcı / finansal yatırımcı), vizyonları ve beklentilerini  anlattı.

  • Stratejik yatırımcı: uzun vadeli vizyon, krizlerden etkilenmez, hemen çıkmak istemez, işi nasıl büyüteceğini düşünür.
  • Finansal yatırımcı: Kısa vadeli, kötü gün dostu değil, sürekli baskı yapar, çabk çıkmak ister.

😀

Arda Kutsal’ın sonraki sohbet otorumu Sina Afra ile idi. Yabancı yatırımcıların Türkiye iştihasının nedenlerini aktardı. “Gelişmekte olan ülke, hızlı büyüyor, rekabet az.”

Markafoni’nin 2008 Eylül’ünde kurulduktan sonra,  ilk bir milyon müşteriyi  edinene kadar tek bir kuruş harcamaya gerek duymadığını anlattı. “Son 2 yıl içinde private shopping = e-ticaret oldu. Artık ayda 1 milyon TL reklama harcanıyor. İlk 3 içinde olmayanlar bile 5 milyon dolardan fazla yatırım alabildi.” dedi.

Daha önce de yazmıştım. Sina Afra rakamlara çok düşkün. Sürekli izleyip önlemler alıyor. Arda Kutsal’ın “en iyi dönüş aldığı mecralar” sorusunu

  • Arkadaş daveti
  • Google
  • Affiliate network
  • Facebook

sırasıyla yanıtladı.

Hedeflerinin “2015’de 1 milyar dolarlık bir şirket olmak” olduğunu açıkladı.

😀

Daha da sonraki oturumlarda tuttuğum notlar için… Az sonra… Beni izlemeye  – yine – devam edin.

🙂