20-80 hatta 3-97
Değerli arkadaşım Recai Onur Güzelcan konaklamada CRM konusunda uzmandır. Kendi konusuyla sınırlı kalmadan, birçok konuda öğrendiklerini Linkedin’de paylaşır.
Son paylaşımı karar verme konusundaydı. “Bir karar vermenize gerek yoksa, vermeyin” konusunu araştırmış. Paylaşımdan alıntı yapayım (siz yine de bağlantıyı tıklayıp paylaşımını okuyun):
Bu tavsiyenin ilk olarak 1980’lerde Amerikalı yazar ve eğitimci Richard Koch tarafından kullanıldığı bilgisine ulaştım. “The 80/20 Principle” adlı kitabında Koch bu tavsiyeyi, karar verme sürecinin zaman alıcı ve stresli olabileceğini ve karar vermeden önce tüm olası sonuçları dikkatlice düşünmenin önemli olduğunu vurgulamak için kullanıyor.
…
Kitapta 80/20 kuralının nasıl uygulanabileceğine dair bazı örnek ve stratejiler de sunuluyor;
a) En önemli önceliklere odaklanın.
b) En az etkili etkinlikleri ortadan kaldırın.
c) Mükemmeliyetçilikten kaçının.
d) Zamanınızı ve enerjinizi daha verimli kullanın.
Recai Onur Güzelcan‘ın iletisine 2 mizahi yorumla katıldım.
😀 İlki, kriz anında karar verme konusundaki eski bir blog yazısıydı. 40+ yıllık iş hayatımda karşılaştığım bazı yöneticilerin davranışını anlatmıştım. Karar verme konusunda komik bir yaklaşımın İngilizce – Türkçe özeti de var.
😀 İkincisi ise, 50 yıllık bir anı. Yakışıklı, boyu posu yerinde, hava kuvvetlerinde pilotluğu yeni bırakmış bir büyüğümüzdü. Çok mutlu bir evliliği olduğunu söylüyordu. Doğal olarak herkes “nedir bunun sırrı?” diye sordu. Verdiği yanıtı hiç unutmadım: “Bir kadında 100 özellik arardım. İlk üçünü buldum ve evlendim. Çok mutluyum.”
Sevgili Recai Onur Güzelcan‘ın mesajını okuduğumda, pilot ağabeyin bu kısa cümleleriyle yukarıdaki 4 maddeyi ne kadar güzel özetlediğini düşündüm. Tekrar yazıyorum:
a) En önemli önceliklere odaklanın.
b) En az etkili etkinlikleri ortadan kaldırın.
c) Mükemmeliyetçilikten kaçının.
d) Zamanınızı ve enerjinizi daha verimli kullanın.
Değerli büyüğümüz, ilk üçünü doğru belirlemenin – yani önceliklerin – önemini anlatmıştı ve kulağıma küpe oldu. Muhtemelen o yıllarda, 17-18 yaşında olan bizlere bu 4 maddeyi saysa, aklımızda bile kalmazdı.
Ne mutlu ki başka şanslarım da oldu. İş hayatında iyi noktalardaki kuzen-ağabeyler, hemen her durumda ilk 3‘ün önemli olduğu konusunda beni eğittiler. En basit örnek: ilk 3 ilin (İstanbul – Ankara – İzmir) GSMH’ya katkısı %80’den fazlaydı.
Şimdi geriye dönüp düşündüğümde, kuzen-ağabeylerimin düşünce sistemime ne kadar çok katkısı olduğunu anlıyorum. Gerçekten büyük şans.
Özetle önemli olan, o ilk 3’ü doğru belirlemektir. Konu ister evlilik, ister arkadaşlık, ister meslek seçimi, ister kriz anında karar verme, ister yeni bir yatırım olsun. İlk 3 önceliğin doğru belirlenmesi… hayat kurtarır.
😉