Gidiş Yolu konusunda çeşitli tartışmalar oldu. İkinci yazıyı da yazdım.
“Bir müsibet, bin nasihatten iyidir” diye düşünen arkadaşlarımız, hataların daha çok öğretici olduğunu söylediler. Katılmamak mümkün değil. Elbette hatalar öğretir. Bu konuda üçüncü yazıyı ekledim.
Ancak, bazı hatalardan öğrendiklerimizi yeterince kullanamayabiliriz. Nedense aklıma idam mahkumu Temel geliyor. Son arzusu sorulduğunda “Ha bu bana ders olsun” demiş te…
😛
Yaşam bir prova değil. “Aaaa, yandık” veya “Game over” oldu, yeniden başlayalım olmayabiliyor. Hep hatalarımızdan öğrenmek yerine, en doğruyu yapmayı amaç edinmeliyiz.
😀
Başkasına saygı duymayı öğrenmeden kendisine saygı duyamıyor insan; başkasını anlamadan kendisini anlamıyor; başkasına güvenmeden kendisine güvenemiyor, başkasını sevmeden kendini sevemiyor. Bunlar zaman istiyor, sınama-yanılma gerektiriyor. Yeteneğiniz varsa, daha çabuk öğreniyorsunuz.
Biliyorum ki, (CRM, PR ve HR – müşteri ilişkileri, halkla ilişkiler, insan kaynakları yönetimi – dahil) insan ilişkilerine dayalı herşeyde tecrübe ile uzmanlaşılıyor.
😛
Bülent Eczacıbaşı bir konuşmasında
– Hepimizin yaptığı bir hata vardır. İnsan tanımak… En büyük yanlışlardan biri “ben insanı gözünden tanırım” zannetmektir.
– İnsana zaman ayırmak, defalarca farklı konularda onu tanımak gerekir.
– Bu konuda alınacak dersin ve yapılacak yanlışların sonu yoktur.
demişti.
😛
Hatalar doğal, üstelik öğretici… Eğer öğrenmek istersek… (Ata sözlerine inanırım. :-P)
Bu gibi konularda hata yapılmasın demiyorum. İnsanın kuralları sabit değil. İnsan değişiyor. Hem insandan insana farklı, hem de aynı insan değişik zamanlarda değişik tepkiler gösteriyor. Bilgelik ile doğulmuyor. Önce kendini öğrenmek gerektiğinden, hatalara izin vermek şart.
Ve hiçbir zaman tam olarak da öğrenilmiyor.
😛
Ama kuralları sabit olan konularda ve mesleki işlerde yanılmak yoluyla öğrenmek…
Açık söyleyeyim, akıllı bir insana yakıştıramıyorum.
😀