Genç arkadaşlarımızın dilinden düşmüyor: “Beni olumlu motive edin” 
Eksiklerini, yanlışlarını, tembelliklerini (gerçeği) duymak istemiyorlar. Bu koşullarda nasıl olumlu cümle kurulacağı konusunda pek fikirleri de yok. “Sen bu durumda ne söylerdin?” deyince yanıt alamıyorsunuz…
Daha da ilginç olanı… “Bana şunu yapamazsın demişlerdi, ben de yaptım” diye itiraf da ediyorlar. Yani, aslında olumsuzluktan besleniyorlar.
😛
Benim için yeni değil. Funda–mental günlerimde de benzeri durumlarla karşılaşmıştım. Hatta blogda yazdım. Patron değil de baba + ağabey + sevgili karması bir davranış istiyorlar.
İşte bu kafa yapısı Nasuh Mahruki’ye “ekibinizi nasıl motive ediyorsunuz?” diye sorar. “Hayat kurtarmaktan daha büyük motivasyon var mı?” yanıtını anlamaz ve ısrar eder. “Hani… ödül, filan…” 
😛
Sadece aferin bekleyerek iş yapanlara şunu anlatmaya çalışıyorum.
Bu sadece iş hayatında değil, tüm yaşamınızda en büyük bahanedir. En büyük zehirdir. Buna inanmaya başlarsan, hiç ilerleyemezsin. Birçok büyük başarı, destekleyenler sayesinde olmadı… Hatta aksine…
Sen inanıyorsan, kimse yolundan döndüremez. Başarılı olursun. Zaten ucundan tutuyorsan… Olumlu motive etseler, sırtını sıvazlasalar, her gün alkışlasalar da boş…
Düşünsenize… Galileo da “beni olumlu motive etmiyorlar” diye düşünmüş müdür?
😛