"muhabbet" etiketli yazılar:

17 Ekim 2010 Pazar

Akıllı mı, uyanık mı?..

Marmaris’te bir esnaf ile uzun muhabbet ettik. Marmaris’e önce dayısı gelmiş. Burada bir dükkan açmış. 19 yıl önce de onu çağırmış. 15 yıldan beri kendisinin de dükkanı varmış.

Bu muhabbet sırasında şunu anlattı. Dayısı sormuş:

– Yeğen. Uyanık olmak mı iyidir, akıllı olmak mı?
– Uyanık olmak…
– Yanıldın yeğen. Uyanık olan arada sırada işini kotarır. Akıllı olan ise uzun vadede hep kazanır.

🙂 

Erkin trafikte karşılaştığı tomrukları anlatmaya başlamış. İlk 5 tanesine şuradan ulaşabilirsiniz. Ben de katkıda bulunmak istedim.

Taksi şoförü. Emniyet şeridinde gidiyor. Az sonra bir ambulans siren çalarak emniyet şeridine giriyor. Emniyet şeridindeki diğer uyanıklar kenara çekiliyorlar. Şimdilik… Hemen ambulansın arkasından kendilerini yeniden emniyet şeridine atacak ve açılan trafikten yararlanacaklar. (Onları ölümden, yaralanmadan fayda sağlayan silah tüccarlarıyla eş tutuyorum.)

Ama taksi şoförü en uyanıkları. Kenara çekilmiyor. Ambulansın sirenine onun kornası da katılıyor. Emniyet şeridindeki diğer arabaları kenara çekip, önden yol açan eskort gibi takılıyor. Yoğun trafikte onu uzunca bir süre izliyorum.

🙁

Burada soru şu… Bunların hepsi tomruk da, taksi şoförüne hangi ödülü layık görmeliyiz.

😛

Resim Erkin’in fiendfeed’deki girdisinden.

🙂

31 Ocak 2010 Pazar

Muhabbet bağına girdim dün gece

Yıllar var bu şarkıyı dinlerim. Benim için anlamı pek değişmedi yıllar içinde…

🙂

Daha lisede öğrenciyken öğrendim muhabbetin sırlarını… Babamdan güzel öğütler dinledim. (O da kendi babasından almış öğütleri) “Adam gibi oturup, adam gibi kalkmak istiyorsan, ölçülü içeceksin, ölçülü yiyeceksin, birbirine karıştırmayacaksın. Adam gibi oturup hayvan gibi kalkmak istiyorsan, ne yersen ye… ne içersen iç…”pasaj_at_nite

Lisede, Anadolu yakasında okumama rağmen, Çiçek Pasajı’nın garsonları beni Galatasaray Liseli sanıyorlardı. En azından haftada bir kez görüşüyorduk. (ODTÜ’de birlikte okuduğum Galatasaray Liseliler beni “Fahri Galatasaraylı” ilan ettiler sonraları…)

İlk faili meçhul kıyakı yaşadığımda Çiçek Pasajı’ndaydım. Yetmeyen öğrenci harçlığımın üzeri tanımadığım bir ağabey tarafından tamamlandı. Muhtemelen benim şimdiki yaşımda olan bir ağabey…

muratbelge_yemekMurat Belge‘nin “Tarih boyunca YEMEK KÜLTÜRÜ” kitabını okuduğumda… Aramızdaki yıllara rağmen… Üstadın bahsettiği Kadıköy yakası meyhanelerinin hepsine gitmiştim. Gençlik yıllarımda…

Lise arkadaşlarımla birlikte, bazılarında muhabbet ederken çekilmiş resimlerim var.

😀

Değişik arkadaş gruplarım oldu, hepimizin olduğu gibi… Bazı arkadaşlar değişti, bir kısmı aynı kaldı.  Yıllar boyunca, bir masa etrafında sözleştik hep.

Tarih saptamak hep en zor kısmıdır. Yıllar ilerledikçe daha da zorlaşır. Onun yurtdışı seyahati, bunun kızının müsameresi, öbürünün eşinin izin vermesi, diğerinin önemli bir toplantısı…

Tarih’ten sonra mekan belirlenir. Yemekler, mezeler, fiyat ve ortam tartışılır. Kimin yer ayırtacağı da önemlidir.

İcraat günü geldiğinde… Neredeyse yıllardan beri sıra değişmez. Erkenciler hep erkencidir. Birileri de her zaman geç gelir. Salt çoğunluk bir araya gelince soğuk mezeler ve içki masaya koyulur.  Sohbet hızla derinleşir. Artık şuranın Genel Müdürü, buranın Kurumsal bilmemnesi, şu malzemenin ihracat şampiyonu… değilsindir. Okuldaki kimliğin ortaya dökülür. Gizlenmezsin. Takma adın varsa, özentini değil seni anlatıyordur. Olduğun veya olması gerektiğin gibi ortadasındır. Bundan keyif alırsın zaten.

😀

Otuzlu yaşlarımın başındaydım. ODTÜ Mezunlar Derneği’nin bir akşamında… Benim şimdiki yaşlarımda bir ağabey “kaç yaşındasın?” diye sordu. Söyledim.

“O kadar güzel içiyorsun ki, merak ettim” dedi… Kendisi artık aynı şekilde içemediği için, bütün geceyi bana ısmarladı…

😛

Oysa şimdi bu güzel cümlenin anlamını değiştirdiler…

Muhabbet deyince akıllarına “chat” geliyor. Sosyal mecralarda harcanan zaman… Facebook’da, Twitter’da, Friendfeed’de ona buna söz söylemeler, arkadaşlara takılmalar… Muhabbet çirkinleşmediği sürece itirazım yok. (Hoş, olsa ne yazar, kim takar…) pinokyo_chat_yaparsa

Bağ = Link… Bu durumda “muhabbet bağı” denildiği zaman da Facebook, Twitter, Friendfeed’e bağlayan linkler geliyor akıllara.

Girdim” deyince de “enter” tuşuna basmak, veya “mouse”a çift kliklemek düşünülüyor.

Dün gece” deyince de, sabaha kadar ekran başında oturduğunu anlatıyor.

(Resim Aytaç Mesci‘nin blog’undan alınmıştır.)

🙁

Yok arkadaşlar, olmaz gençler… Hayır. “Muhabbet bağına girdim dün gece”  “bir chat ortamının linkine enter’ladım ve sabaha kadar ekran başındaydım” demek değil.

😛