"muhasebe" etiketli yazılar:

23 Eylül 2014 Salı

Tabula Rasa = Boş Masa

Yıllardır dağınık masa ile çalışmışımdır. Sekreterimin olduğu yıllarda “Uğur bey, bir müsaade etseniz de…” dediler. Dinlemedim. “Bırak dağınık kalsın” dedim çoğunlukla.

  • Simto beni mimlemiş. Bir hafta içinde çalışma ortamımı birkaç resimle anlatacağım. Şimdilik aşağıdaki dağınık masa resmiyle yetinelim.

masam-1

Düzgün, düzeltilmiş masa mı?… Tapu dairesinde görmüştüm. Adamın masasında tek bir kalem bile yoktu… Öylesine bomboş bir masa… Bomboş…

Bir gün önce basketbol maçında parmağım sakatlanmış. Atel bağlanmış. Sarılıp, sarmalanmış… “Başından yukarıda tut” demişler… Sürekli olarak sınıfta parmak kaldıran öğrenci gibi geziyorum.

Annemle birlikte gittik tapu dairesine… Yaşlı kadın… Sakat ben…

Adamın masası tertemiz. Tek bir kağıt, tek bir kalem bile yok… Öylesi boş masada insanın canı sıkılır. Ama memur oturuyor. Sırada bekleyen onlarca kişi. Orada boş masa arkasında oturan ve sadece oturan bir memur.

Gerçekten TEMİZ MASA.

😛

Bir de diğer yönü var olayın.

Yabancı şirketlerde çalıştım uzun süre… “Temiz masa” (clean desk) kuralı vardı bazılarında…

Yanlış anlaşılmasın. “Masanı düzenli tut” demiyorlardı. “Masanı temiz tut” diyorlardı. Akşam çıkarken masada iş ile ilgili hiçbir şey olmamalı… Hepsi kilit altında olmalı. Özellikle Ar-Ge ve Strateji ile uğraşan birimlerde…

Dedim ya… “Masanı düzenli tut” değil “temiz tut”… İstersen masandakileri “halı altına süpürür” gibi… “Hoooop” diye elinle çekmecene süpür. Sonra da kilitle… Yeter ki sen ortamda yokken masanda da bir şey olmasın.

Neden derseniz… Temizlikçiler ucuz eleman… Çoğunlukla da taşeron firmasından… Masa üstündekilerin fotokopisi gitse… (Tekrarlıyorum, özellikle Ar-Ge ve Strateji ile uğraşıyorsanız…) Can yanabilir… “Acı var mı, acı?…”

Bundan ötürü olsa gerek, temiz masa kuralı bazı yabancı şirketlerde önemlidir.

😉

Sözü açılmışken, kendimi tutamayacağım. Büyük bir şirkette çalışıyordum.

Büyük patron (yani holding’in sahibi) işe gelirken simit alıyor. Simitçinin sardığı kağıt var ya!… Muhasebe çıktısı olan kenarı delikli “sürekli kağıt” (continuous paper). Üzerinde bazı bilgiler var… Tamamen iç işlerde kullanılıyor. Dışarıya kesinlikle çıkmamalı.

Hangisi olduğunu hatırlamadığım bir birim ekonomi yapmış. İmha edeceği yerde simitçiye satmış o “işe yaramayan” kağıtları…

Sonrası mı?… Fırtına….

🙂

Yazının adı “TABULA RASA”… Doğrudan tercümesi “BOŞ MASA” demek… Okulda “boş levha” diye okumuş olabilirsiniz. “Table” kelimesi “Tabula”dan geliyor. Latince kökenli olan dillerdeki tablo, levha, masa kelimeleri de aynı kökten…

Psikoloji’deki anlamını merak eden araştırsın.

19 Ağustos 2009

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Balık Baştan Kokar

Neredeyse 20 yıllık bir öykü.

Şirket, inşaat sektöründe üretim (tuğla veya çimento veya kereste veya inşaat demiri vb…) yapıyor.  (Açıkça belli olmasın diye ürünü ve şirketi yazmıyorum.)

Bir arkadaşım şirkete ERP ve BI sistemleri kuruyor. Hammaddenin girişinden, çıkıştaki kamyon kantarına kadar her işlemi kayıt altına almaktan bahsediyor. Patron önceleri olumlu bakarken giderek huzursuz oluyor.

Bazen okul veya cami inşaatlarına yardım…”, ” Eş, dost…“, “Birkaç kayıtsız işlem olabilir…” demeye başlıyor. Aslında yardım olduğundan çok, kayıtsız çıkış yapıp… (Ben yazmayayım, siz anladınız. Anlamadıysanız, resme bakın)

rusvet-2

Arkadaşım onların da sistemde kayıt edilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor. İşin muhasebe kısmıyla değil, üretim takip kısmıyla ilgilendiğini vurguluyor. Başka kaçaklar olabileceğini söylüyor.

Patron çok iddialı. Onun yaptığı bağışlar (kıyaklar) dışında kaçak olMAyacağını, olAMAyacağını ısrarla tekrarlıyor.

Güç bela kayıt altına alma izni alınıyor. Çalışmaları bitirdiğinde sonuç ilginç.

Patron kıyak yapıyor ya… Genel Müdür, Satınalma Müdürü, Satış Müdürü’nden başlayıp gece bekçisine, kantar memuruna hatta kapı güvenlik görevlisine kadar hemen herkesin birilerine kıyaklar yaptığı ortaya çıkıyor.

Öylesine kaçak var ki, patronun cebinden bu kıyaklar sayesinde kazandığından çok daha fazlası çıkıyor.

😛

Sonuç mu?

1 – Kaçak işinde doğrudan veya dolaylı bir işbirliği olduğu için hemen kimse hemen kovulmuyor. Gönderilenlere iyi bir sus payı ödeniyor.

2 – Tüm işlemlerin kayıt altına alınmasının şirketin (ve de patronun) çıkarlarına daha uygun olduğu ortaya çıkıyor.

😉

Yanlış anlama olmasın. Bu sadece Yerli Malı bir uygulama değil. Yurt dışında da veri tabanlarının muhasebe ve üretim sistemlerinde kullanılmaya başlanmasının bir nedeni de bu “kayıt dışı maliyetinin kayıt etmekten pahalıya gelmesi”dir.

🙂

Resim şuradan alıntıdır.

23 Nisan 2013 Salı

Alacağına Atmaca, Borcuna Karga

Özellikle 2 yıl geciktirilmiş bir yazı:

🙁

Genç girişimciler tarafından kurulmuş firma ile 9 Nisan 2011 Cumartesi günü bir iş yaptım.

11 Nisan Pazartesi, anlaştığımız ücretin ne zaman ödeneceğini doğrudan sormak istemedim. “Sürecin bundan sonrasının nasıl işleyeceği konusunda bilgi verebilir misiniz?” diye e-posta gönderdim.

12 Nisan 2011 tarihinde “Sürecin devamında, katılımınızla ilgili program ödemesini, bir ay vadede gerçekleştiriyor olacağız.” şeklinde bir yanıt geldi.

Bir ay bekledim. Onlardan ses çıkmayınca 16 Mayıs 2011 tarihinde , yine doğrudan sormak yerine “İBAN numaram TRxxx..xxx ” diye mesaj gönderdim.

18 Mayıs 2011 tarihinde “Hesap bilgileriniz aldım ve muhasebeye ilettim, teşekkür ederim. Ödeme tarihi konusunda dönüş alır almaz paylaşacağım” diye yanıtlandı.

Ama yanıt gelmedi. Zaten söz verilen bir ay geçtiği için 22 Mayıs 2011 tarihinde “Sizden haber bekliyorum” diye mesaj gönderdim.

23 Mayıs 2011’de “Muhasebeden bilgi geldi, ödeme 6 Haziran haftası gerçekleşiyor olacak” şeklinde dönüş oldu.

Bekledim. 6 Haziran haftasının son günü olan 10 Haziran Cuma gününe kadar yine ses duyulmadı, ücret görünmedi. 12 Haziran 2011 günü… Henüz ilgili tutar hesabıma yatırılmış değildi. Yukarıdaki yazışmaları özetleyen bir mesaj gönderdim.

Hak ettiğim tutar, 2 aydan uzun süre sonra hesabıma aktarıldı.

🙁

Kurumsallaşma konusunda birçok yazı yayınladım. Girişimcilerin konuyu yanlış değerlendirdiğini defalarca anlatmaya çalıştım. (Listesi şu yazının sonunda)

Genç girişimcilerin şirketleşince sözünü tutmayan, yan çizen, bahaneler üreten bazı eski dünya patronlarına benzemek için çabalamaları, maalesef beni haklı çıkarıyor.

Öğrenecek başka bir şey bulamadınız mı?

😛

  • Not: Yazıyı 2 yıl beklettim. Çoğu girişimcide değişim gerçekleşmedi. 

🙁