"müteahhit" etiketli yazılar:

17 Nisan 2009 Cuma

Çapraz satış… ve perde arkası

TEB’in Akıl Fikir Buluşması’nda Ralph Trambetta’nın verdiği örneklerden biri de konut finansmanı şirketi  idi. Bu şirket, “mortgage satmayalım, konut almayı kolaylaştıralım” demiş.

Sadece finansman sağlamıyor. Ev alma kararından başlayıp, eve taşınma ile biten sürecin tamamında rol oynayacak şekilde yapılanıyor. Anlaşmalı iş ortakları içinde internet’teki emlak siteleri, müteahhitlik firmaları, boyacılar, döşemeciler, temizlik firmaları, nakliyeciler, vb… Neredeyse “ev” dediğinizde akla gelen her şey var.

Bu yaklaşımın (kendimce) stratejik tarafına ışık tutacağım.

  • Öncelikle müşteri tecrübesi yönetimi anlamında ciddi bir değişiklik yapılıyor. Finansman kurumu olduğunda, kredi almayı istemek ile başlayan bir süreç vardı. Oysa yeni uygulama ile, daha “ev” kavramı kafanızda oluşurken şirket ile ilişkinizin başlaması sağlanabiliyor.
  • Müşteri temas zamanı paraya ihtiyaç olunca değil, ev düşünmeye başlayınca oluyor. Yani, epey önceye çekiliyor. İyi yönetilirse daha verimli olabilecek bir birliktelik yaratılıyor.
  • Anlaşmalı iş ortakları (müteahhitlik firmaları, …. , nakliyeciler, vb… ) için pazarlama maliyetleri azalıyor. Bunu fiyata yansıttıkları takdirde, müşteri için daha verimli bir uygulama haline geliveriyor.
  • Bence en önemlisi… Karşılaştırma yapma imkanı ortadan kalkıyor. Daha önce “100,000 dolar kredi alırsanız, şu kadar masraf, bu kadar ödersiniz…” gibi basitçe yapılabilen karşılaştırma yapılamıyor. (Karşılaştırma siteleri tarafından elenmekten kurtarıyor 🙂 )
  • İşin içine müteahhit, parkecisi, boyacısı, kaplamacısı, alarm cihazcısı, vb… giriyor. Her birini ayrı ayrı bulmaya kalksanız…  Bu durumda, siz sadece “hayatınızın kolaylaştırılmasını” umursuyorsunuz.

Çıkarılacak ders: Anlamlı çapraz satış paketleri, sadece kazanç – kazanç özelliği taşımaz. Karşılaştırma imkanını azaltarak fiyattan başka konulara dikkatin yoğunlaşmasını da sağlar..

😉

01 Şubat 2009 Pazar

Davetli olmayan eleştiremez

THY’nin Kevin Costner’li reklamları birçok yerde tartışılıyor. Bigumigu’da da friendfeed’de de olumlu ve olumsuz görüşler yazılıyor.

Bir arkadaş eleştirilere değinmiş. “Şuursuz eleştiriler ile iyi de kötü de bulanıyor. Ne biçim işse kimse doktoru eleştiremez ama herkes reklamcı… Bu nasıl bir cürettir, her seferinde şaşırıyorum” demiş.

Yanılıyor. Hem de çok fena yanılıyor.

Marangozu eleştirmek için marangoz mu olmalıyım. Dolap kapağının yerleşimi, içindekilerin alınmasını zorlaştırıyorsa… Dolap “gönyesinde” değilse?

Evin iç yerleşiminin berbat olduğunu söylemek için mimar mı olmalıyım?

Depremde yıkılan binalar hakkında konuşmak için, müteahhit mi olmamız gerekiyor?

Beynine kan gitmediğini teşhis edip babama boyunluk takan bir doktor vardı. Nabzını ölçseydi, 40’ın altına indiğini görürdü. Kalp pili takılınca babam rahatladı. Gidip 7 yıl Tıbbiye’de mi okumalıyım bu doktorun beceri seviyesi hakkında konuşmak için?..

Eve parke döşerken arasında boşluklar bırakan adam “abi, sen hiç parke döşemedin, ne konuşuyorsun” mu diyecek, yanıt olarak?..

Ya duvarı alacalı boyayan adama hiç sözümüz olmayacak mı, birkaç yıl boyacılık yapmadıysak?…

Reklamı seyreden kim?..  Eleştirmek için davetiye mi gerekiyor?.. Sizce reklam bir sanat gösterisi biçimi mi?..

Hedef kitle değilsin, bu nedenle reklam sana seslenmiyor” denildiği zaman anlaşılabilir. Ama reklamın eleştirisine yasak getirilmesi…  Bu cümle nasıl cürettir. Ben de şaşırıyorum.

🙁