"nakit sıkıntısı" etiketli yazılar:

04 Aralık 2013 Çarşamba

Nakit Akışı

Plan ve Bütçe yazısına friendfeed’de yorum yapan serdar_the_bashoo listeye nakit akışını eklemem gerektiğini hatırlattı. nakit-akisi

Nakit akışını bütçenin ilk 3 unsuru (pazar payı + ciro + kârlılık) içine katmamamın nedeni üretimmaliyet ve tahsilat ilişkisini, zaten karmaşık olan bütçe kavramı içine sokmak istememiştim.

Ama departman boyutundan şirket boyutuna çıkıldığında, nakit akışı olmazsa olmaz bir unsurdur.

serdar_the_bashoo‘dan alıntı yapayım:

Üzeyir Garih’in verdiği örnek vardır: “Biz iş adamları elinde üç top oynayan cambazlar gibiyiz. Bu topun iki tanesi lastik top [Satışlar ve Kâr], biri de camdan kristal bir toptur [Nakit Akışı]. Lastik toplar yere düşse de, tekrar yükselir ve yeniden tutabiliriz ama kristal top yere düştüğünde kırılır ve oyun biter.

😉

Üzeyir Garih’i doğrulayan çok sayıda örnek biliyorum. En çarpıcısını anlatayım.

Banker krizi sırasında dönemin en büyük bankeri, kendi müşterilerininin borç taahhütlerini yerine getirmemesi (ve bazı kamu kurumlarının düzenlemeleri) sayesinde borcunu ödeyemedi. Bilançoya göre hem kârlı, hem de alacaklıydı ama tahsilat yapamadı. Alacaklıları şikayetçi oldu. Sonunda hapse girdi.

Hapisten çıktığında kayyum yönetimindeki parasına kavuştu. Hatırladığım kadarıyla 6 – 7 milyon ABD doları civarındaydı parası. (Yani aslında 6 milyon doları vardı ama artık iflas etmiş ve güvenilmez iş adamı sıfatına sahipti.)

🙁

EKLEME:

Bir diğer olaya da başka yazıda kısaca değinmiştim.

Bir şirketin yöneticisi “Sadakat kartlarının giderek arttığı dönemde önce kendi kartlarını çok desteklediklerini, ama taksitle satışları arttığı için batmak üzere olduklarını, bunun üzerine kendi sadakat kartlarını bırakıp bankaların taksitli kredi kartı altına girince rahat ettiklerini” söylemişti.

Düşünün satışlar arttıkça şirketin durumu zora giriyor.

🙁

Kıssadan hisse: Üzeyir Garih’in dediği gibi, nakit akışı bozulursa, oyun biter.

Resim şuradan alıntıdır.

 

01 Aralık 2013 Pazar

Plan ve Bütçe

Bu yazı muhtemelen geç kaldı. Birçok kişi şirketinin veya departmanının bütçesini hazırladı.

Ben yine de önemli unsurlardan bahsedeyim. Bu sene olmasa da gelecek seneye (unutulmazsa) yardımcı olur. Henüz bütçesini hazırlamamış olan girişimcilere de belki faydası dokunur. butce

🙂

Bütçe, hem çeşitli gelir ve giderlerin önceden belirlenen hedefler çerçevesinde yapılmasını sağlayan planlama aracı, hem de bu hedeflere ne kadar yaklaşıldığının değerlendirilmesini sağlayan performans ölçme aracıdır.

Hedefler

  • Pazar payı
  • Ciro
  • Karlılık

anabaşlıkları altında birbiriyle bağlantılı, ancak ayrı ayrı belirlenir. Böyle yapılmasının nedenleri şunlardır.

  • Pazar beklenenden fazla büyürse, ciro artış hedefi tutturulsa bile pazar payı kaybı mümkündür. Dolayısıyla aslında beklenmedik etmenlerden ötürü satış yapılmış, ama pazardan pay alınamamıştır. Yani hedeflerin gerisinde kalınmıştır.
  • Pazar (yasalar, krizler… gibi dış etmenlerden ötürü) beklenenden az büyümüşse, ciro hedeflerine ulaşılmamış olabilir. Ancak bu durumda bile pazar payı kazanılmışsa aslında hedeflere ulaşılmıştır.
  • Bir üründen 50 adet satılacak ve 500.000 TL kazanılacak diye bütçelediniz. 30 adet satıp 600.000 TL kazanmışsanız, varsayımlarınızı (1) gözden geçirin. Ciddi varsayım hatalarınız vardır ve onları düzeltmeden şirketinizin ne durumda olduğunu anlayamazsınız.
  • Döviz kurlarında beklenenin çok üzerinde artış olduğunda bazı sektörler yatırım kararlarını erteleyeceklerdir.  Yatırım ürünleri satan şirketlerin daha bütçe varsayımları sırasında bu unsuru da dikkate alması gerekir. Aksi koşulda şirket veya departmanın başarısızlığı diye yorumlanabilir. Böyle durumlarda pazar payı hedefi ve karlılık doğru performans ölçüleridir.
  • Geçmişte kriz dönemlerinde birçok firma, asıl faaliyetlerinden değil, parayı kullanıp repo yaparak para kazanmışlardır (2). Sene sonu kârları açısından hedefler aşılmış gibi görünse de, gerçekte sadece finansman departmanı işini yapmıştır. İşte bu nedenle karlılık hedefinin yanı sıra, ciro ve pazarpayı hedefleri de olmalıdır.
  • Yatırım kredisi veren veya müşterileriyle cari hesap sözleşmesiyle çalışan şirketlerde: ödeme güçlüğüne düşen, dava sonrasında temerrüt faiziyle birlikte ödeyen müşteri karlılığımızı arttırır. Ama kredi değerlendirme veya tahsilat ekiplerimizin yeterli olmadığını da gösterir. Bu nedenle hedeflerde departmanlara özgü noktalar da dikkate alınmalıdır.
  • Karlılık sadece TL veya US$ ile ölçülmez. Bu iş için ayrılan para veya zaman cinsinden de (yani % – yüzde – veya gün / saat olarak da) ölçülebilir. “Bir koyup beş almak” ve “kısa günün karı” deyimleri (veya IRR ve ROI hesapları) bu kavramdan yola çıkmaktadır.

😉

(1) Varsayımlar ve Planlama konusunda daha önce yazılmış yazıların listesi Planlama ve Senaryolar yazısında bulunabilir.

Bir de Fatmanur Erdoğan‘ın Geleceği Şekillendirmek İçin Makro Trendleri Farketmek Gerekir yazısına göz atın.

🙂

(2) Üzerimde çok emeği olan Osman A. Ataç hocam “Bir ekonomide, işletmeler paralarını paradan kazanıyorlarsa istatistikler güzel gözükse de o ekonomi sıkıntıdadır veya keskin bıçak sırtında gidiyordur. Nedeni çok basit: Üretim/pazarlama otomatik pilota alınacağından o ekonomi istihdam, katma değer ve hasıla yaratma gibi konularda sınıfta kalır. Şirket gayretlerini ‘fon’ yaratmaya kaydırır esas işini geri plana atar. Uluslararası rekabet şansı giderek azalır veya yok olur.diyor. Bence de haklıdır.

🙁

Resim şuradan alıntıdır.

01 Aralık 2009 Salı

Nakit yönetimi

Hani bir elemandan bahsetmiştim. İlişki yönetiminin ustasıydı. Sonra terfisini yazmıştım.

Bir ara bizden ayrıldı. Bir sigorta şirketinde çalıştı. 2 ay sonra geri döndü. (Yıllık izinlerden saydık.) Onun sayesinde, sigorta satışı işine başladık. Bizim 20 kişilik ekibimiz daha ilk yılında, bankanın 400 şubesinin iki buçuk yılda yaptığı satışı yapıverdi.

Eleman da işten ayrıldı ve sigorta acentesi oldu.

😛

Başarısını sürdürdü. Daha acenteliğinin ikinci yılında o sigorta şirketinin en çok ciro yapan acentesi oldu.

Şirketin Pazarlama’dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı arkadaşımdı. Bir sohbette “Benim eleman nasıl?” dedim.  “Önümüzdeki sene iflas edecek” dedi. Şaşırdım.

Elemanın tüm gelirleri kar zannettiğini, nakit yönetimini düzgün yapmadığını söyledi. Ben elemana durumu anlattım. Uyardım.

“Merak etmeyin Uğur bey… Ben herşeyi hesapladım” yanıtını aldım.

😛

Maalesef söylendiği gibi oldu.

Firmalar, ana sermaye sorunundan daha çok işletme sermayesi sorunundan etkilenir.  Yanlış nakit yönetimi, en büyük cironun kazanıldığının hemen ertesinde şirket batırır.

Tüm gelirlerini kar zanneden herkese bu öyküyü anlatıyorum.

🙁