"öğrenci" etiketli yazılar:

01 Ekim 2017 Pazar

Bana bunlarla gelin

İstanbul Bilgi Üniversitesi MBA programında  yeni dönemin ilk Dijital Dönüşüm dersi bugün.

Haydeeaa, bugün Pazar yahu” diyecekler için şimdiden söyleyeyim. Özellikle Pazar günlerini tercih ediyorum. Herkes İstanbul’u terk ederken burada olmak için.

😉

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde

dersleri veriyorum.

MBA’deki yaklaşımımı CRM dersi için yazdığım (ve az farklarla diğer dersleri birlikte verdiğimiz değerli arkadaşlarla birlikte de hayata geçirdiğimiz) Nasıl bir ders ve Nasıl bir öğrenci konulu yazı [1] , [2] , [3] , [4] dizisinde paylaşmıştım.

İlk derste bunları tekrarlarım. Özellikle “Buraya öğretmek için geliyorum. Sizin de öğrenmek için geldiğinizi varsayıyorum” diye vurgularım.

  • Bu yazıyı da listeye ekleyeceğim.

😮

Serhat Akkılıç ile birlikte verdiğimiz Dijital Dönüşüm  dersini geçen dönem almış olan bir MBA katılımcısı, bu konuda katı bir yaklaşımım olduğunu bilmesine rağmen, Bitirme Projesi‘ni benimle yapmak istemiş.

Şöyle yazmış

Bu talebi, yeni dönemin ilk dersine gelen MBA katılımcılarıyla paylaşacağım.

Sırt sıvazlanmasını ve her koşulda “Aferin” denilmesini bekleyenler baştan bilsinler. Eminim, yol yakınken vazgeçmek ve başka seçmeli derslere gitmek isteyenler olacaktır.

😛

Yeni ders dönemimiz hepimize keyifli ve öğretici olsun.

😀

02 Haziran 2016 Perşembe

Yanıt Bulamadım

Bir MBA katılımcısı mesaj göndermiş.

  • MBA’e gelenlere genellikle öğrenci demiyorum. Adında Usta (Master) olan bir eğitime gelenlere ancak “katılımcı” diyebilirim. Maalesef bazıları kendilerini “öğrenci” sanıyor

🙂 SASKINLIK

Hiç bir derse girmemiş. Dönemin %70’i bitmiş… Kurallar zaten “%40 gelemeyeni sınıfta bırak” diyor. Bizim değerli MBA katılımcımız ise:

Sayın Hocam,

Vergi dönemi, muhasebe, beyannameler derken çok sevdiğim derse katılamadım.

Benim için öneri sunabileceğiniz bir durum var mıdır?

Hedeflerim doğrultusunda yüksek not ile geçmeyi ve tabiki kısa vakitte bitirmeyi planlıyorum,

İlginiz için şimdiden çok teşekkür ederim,

İyi çalışmalar dilerim.

😮

Bu ülkenin gençleri “Benden başka herkese iyi eğitim verilsin” diyor.

Doktorlar işinin ehli olsun, ameliyat masasında kalmayalım. Mühendisler işinin ehli olsun, depremde köprüler, evler yıkılmasın; insanlar madenlerde göçük altında kalmasın. Yöneticiler iyi eğitim alsın, krizde çalıştığım şirket batmasın. Ama ben hızla ve emek sarfetmeden okulu bitireyim

Lütfen bana yardım edin. “Derse gelmedim ama yüksek not ile ve kısa vakitte bitirmeyi isteyen” bu mesajı sizce nasıl yanıtlamalıyım?

😉

Not: “Öğrenciniz bu yazıyı okuyunca hayalleri yıkılır ” gibi şuradaki yorumlara benzer önermeleriniz de olabilir. “Alışacaksınız” diyene kızıyoruz ama… Ona da alıştım.

🙁

25 Ocak 2016 Pazartesi

Yine Yaka Rengi

Biliyorsunuz bilgi yönetimi ağırlıklı becerilerin önem kazandığından [1] , [2] , yakın gelecekte daha çok aranan meslekler olacağından [3] sıkça bahsediyorum.

Genç arkadaşım (Brand Talks‘un kurucusu) Murat Durak, bu ilgimi bildiği için “Hocam mesleklerle ilgili yazınıza güzel bir ekleme olabilir”  diyerek Dünya Ekonomik Forumu’nun bir yazısının bağlantısını gönderdi. Yazıdaki “eskiden yoktu ama şimdi gözde meslek” örneğinin veri bilimcisi olması manidar.

 

Bu listeye iyi bakın. Yazının tamamını okuyun. Eğer çocuk büyütüyorsanız, her bir maddesinin üzerinde düşünün.

Dikkat ederseniz, “meslekler” değil, “beceriler“den bahsediyor. Zaten bir meslek eğitimini aldığınızda, eğer öğrenmeyi öğrenmemişseniz okulun verdikleriyle en çok 7 – 8 sene idare edebilirsiniz.

Çocuğunuz, aldığı eğitim sayesinde beyaz yakalı olarak işe başlayabilir. Ancak artık, bilgiyle yıkanmayan tüm yakalar hızla mavileşiyor. İnsanların yerini yazılımlar veya donanımlar alıyor.

Bu blogdaki binbeşyüz küsür yazıdan en çok okunan ve en fazla yorum yazılanı “30’dan Sonra Meslek Değiştirmek” başlıklı yazıdır. Pişmanlık içeren ve çare arayan yorumların büyük çoğunluğu, bir okulu bitirmiş ve meslek sahibi olmuş kişiler tarafından yazılmıştır.

Bu nedenle devamlı olarak “geleceğin mesleği yok, becerileri var[4] , [5] diyorum ya.

Unutmayın, insanı köle yapan patronun değil, kendi bakış açınızdır. Kölelik, beceri yoksunluğunun getirdiği bir ruh hali oluverir. Eğer, köle olmasın ve yerini robotlar almasın istiyorsanız, çocuklarınızı geleceğe hazırlarken bu liste hep gözünüzün önünde olmalı.