Yönetim ve idare
Yıllar önceye ait bir anı…
Üç büyüklerden biri o dönemin dünya çapında tanınan antrenörlerinden birini takımın başına getirmişti. Şöhretli hoca, oldukça gerçekçiydi. Ligin ilk 4 – 5 maçından sonra ezeli rakibi için: “Bizden iyi oynuyorlar. Onlara yetişmemiz lazım.” gibi bir demeç verdi.
Ertesi gün, beğenilmeyen transferi baştan sona yönetmiş olan Genel Başkan’ın demeci 8 sütuna manşet idi:
Beğenmiyorsa gitsin, o takımı yönetsin.
😉
Bazılarına olağan gelebilir. Benim için çok ders çıkartılan bir olgudur bu.
Takıma gerçekçi bakamayan bir antrenör beklendiğini, fanatizmin öne çıkması gerektiğini şöhretli hoca bilmiyordu. Onu meşhur yapanın kendini kandırmayan bakış açısı olduğunu düşündüm.
😉
Bir daha ders var.
Varsayın ki, operasyonlardan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (COE) işe yeni başlamış. Daha önce hammadde alışlarını Genel Müdür yapmış. Yeni başlayan COE, “Rakip ürünler kaliteli. Biz de ürünlerimizin kalitesini düzeltmeliyiz” diye demeç veriyor.
Genel Müdür de gazetecilere “Öyleyse gitsin, orada çalışsın” diyor.
Üst yöneticilerin gazeteciler aracılığıyla konuşmasına nasıl bakarsınız? O kurum başarılı olabilir mi?
😉