"orman" etiketli yazılar:

30 Nisan 2012 Pazartesi

Bilmiyorsan…

Aslan’ın yapacak işi yokmuş. Canı sıkılmış. Ormanda dolaşmaya çıkmış. Bakmış çakal geçiyor. Yanına çağırmış.

– Hişşşşt. Gel bakiim şöyle.

– Buyrun haşmetmeap.

– Ulan çakal, söyle bakiim kim bu ormanın kralı?

– Sizsiniz haşmetmeap.

– Aferin.

Aslan yürüyüşüne devam etmiş. Ayı bir armut ağacına çıkmak üzereymiş. Aslan bir elense çekmiş. Ayı homurdanarak kalkmış. Aslan sormuş:

– Bana bak ayı. Kim bu ormanın kralı?

– Sizsiniz elbette.

– Hah şöyle…

İlk iki deneme ile daha fazla cesaret bulan aslan, her önüne gelene omuz atmış, tokat patlatmış, elense çekmiş ve aynı soruyu sormuş, aynı yanıtı almış. İyice keyiflenmiş. Su birikintisinde kendini yıkayan fil’e sataşmış.

– Hey fil… Kim bu ormanın kralı?

Fil şöyle bir bakmış. Hiç yanıt vermemiş. Aslan bir daha seslenmiş.

– Ulan koca burunlu, yelken kulaklı yaratık. Duymadın mı? Söyle bakiim kim bu ormanın kralı?

Fil yine hiç oralı olmamış. Kendisini yıkamaya devam etmiş. Aslan gidip filin bacaklarından  birine omuz atmış.

– Sana soruyorum ulan… Kim bu ormanın kralı?

Fil hortumuyla aslanı belinden kavramış. Yere 3 – 4 kere çarpmış. Sonra da bir kenara atıvermiş.

Aslan atıldığı yerden kalkıp üstündeki tozu toprağı silkelerken söylenmiş.

– Yahu neden kızdın ki? Bir soru sordum. Bilmiyorsan, “bilmiyorum” de. Kızmaya, saldırganlaşmaya ne gerek vardı ki?…

🙂

Dün akşam, İsmail Hakkı Polat ve Enver Altın ile birlikte Yeni Medya Konferansı hakkında konuştuk. Bu fıkra o zaman aklıma geldi.

😉

 

21 Ocak 2009 Çarşamba

Geri dönüşüm

“Karar verilen an ile elde edilen sonuç arasındaki zaman arttıkça, araya yanlış kararlar girer.” demiştik.  İlginç bir örnek anlatacağım.

Bir dönemler, 1975 – 1980 yılları arasında turistik bölgelerde kese kağıdı kullanımı yasaklanmıştı.

Tüm sahil kasabaları, Marmaris, Bodrum, Alanya, Silifke… hepsinde şeffaf naylon torbalar kullanılmasına karar verildi.

Neden mi? “Çevreci” olmaya çalışıyorduk. Kese kağıdı yapmak için ormanlar kesiliyordu. Ağaç katliamını azaltmaya niyetlenildi. Üstelik, şeffaf torbalar sayesinde “kazıklama” azalacak,  “temizlik” de öne çıkacaktı. Belediye Başkanları uygulamayı öğüp duruyorlardı.

Çevreci isen, kağıt değil naylon kullanmalısın” deniyordu.

O yıllarda, zeytinyağı zararlı idi. Hele tereyağı… “zehir ye, daha iyi” deniyordu. En sağlıklısı margarin idi…

Bana hap gibi sunulan uygulama ve sloganlara kuşku ile bakmamın nedeni bu gibi örnekleri çok fazla yaşamış olmamdan kaynaklanıyor.

🙁