"özel üniversite" etiketli yazılar:

26 Eylül 2015 Cumartesi

Big Data Eğitimi

Bugünlerde birçok okul, mühendislik ve bilgisayar bölümleri dışında “Big data hakkında ders açan ilk üniversite olmak” amacında. Big data’nın gerek iş hayatının ticari birimleri, gerekse reklam ve iletişim açısından  öneminin anlaşılması iyi birşey.

big-data-1

Bu üniversitelerin bazılarıyla görüştüm. Birkaç tanesini de sosyal medyadaki tartışmalardan izledim.

Bu yarışa katılan okulların çoğunun amacı “İlk biz yaptık” diye reklam yapmak. Hemen hiçbiri, iş dünyasının ihtiyaçlarını incelememiş.

Bazılarının 14 haftalık bir ders programında içeriğin ne olması gerektiği konusunda tutarlı bir fikri yok. Bazılarının kısmen fikri var ama bu fikrin hangi ihtiyaçla örtüştüğü konusunda araştırması yok.

Hani “Bir yerde duymuş…” derler ya…

😛

Bazı eğitim şirketlerinin sıkça kullanılan kavramları hemen paraya dönüştürmeye çalışmasına alışığım. İlanlarını görünce yadırgamıyorum. İçeriği görünce katılımcılar adına üzülüyorum. Hepsi o kadar.

big-data-2

Burak Arıkan‘ın “Üniversite İlişkiler Ağı” haritası

İş üniversitelere gelince… Okulların “Big data’yı akademik eğitime ilk biz ekledik” demeden önce çalışma yapmasını bekliyorum.

Üniversitelerin piyasadaki ihtiyaçları anlaması, kendilerindeki (yönetim bilimleri, iletişim bilimleri, mühendislik, vb.) bölümlerinin big data ile hangi alanlarda karşılaşacağını öngörmesi, her bir bölüm için bu dersi almadan önce alınması gereken diğer dersleri saptaması, herkesin bildiği (Analytics at Work gibi) birkaç kitap dışındaki ve özellikle Internet’teki kaynakları belirlemesi gerektiğini düşünüyorum.

İlk biz yaptık”ı  iletişim yarışından çıkarıp akademik kalite yarışı haline getiren okullar kesinlikle daha başarılı ve kazançlı olacaklar.

🙂

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Referans mektubu

Öğrencilerim bazen referans mektubu istiyorlar.  Çoğunlukla “Sen ne istiyorsan yaz. Bana gönder. Ben kendime göre değiştireyim.” diyorum.

Amacım öğrencinin hangi noktaların üzerinde duracağını görmek. Kendisini ne kadar tanıdığını anlamak.  Onun taslağı gelince, elbette kendi izlenimlerim doğrultusunda yeniden yazıyorum. Taslağın tek bir kelimesini bile kullanmadığım oluyor.

😉

Öğrenci ne yapıyor. “Siz bildiğiniz gibi yazarsanız çok sevinirim, zira hocam ilk defa böyle bir mektup alacağım için karşı tarafın kriterlerinin ne olacağını kestiremiyorum, dolayısıyla sizin tecrübenizden faydalanmak isterim.” diye işi bana bırakıyor. Akıllıca değil mi?..

Internet’te arama yapmaya üşen. Doktora programı için benden referans iste.

Ben de referans mektubuna “araştırma yapmaya üşenir” yazmaz mıyım?

😛

24 Ocak 2009 Cumartesi

Eğitimde kalite

Bir yazıda, karar verilen an ile elde edilen sonuçların arasındaki zaman arttıkça, araya giren yanlış kararların sayısının da arttığından bahsettik.

Bence bunun en belirgin örneklerinden biri de “eğitim” sektörüdür. Özel üniversite açıp işi ucuza getirmeye kalkan bazıları… Yatırımları hemen paraya çevirmek isteyenler… “üniversite sınavına binlerce insan giriyor” diyenler… Yüksek lise eğitimi yapanlar… Askere gitme tarihini ertelemekten başka ise yaramayanlar… Sadece bazıları için söylüyorum… Bu bazıları yazının konusu değiller… 🙂

Ya da diğerleri… İyi bir akademik kadro kurarlar… Çok yatırım yaparlar… Meyvesi birkaç sene sonra elde edilir. Okullun eğitiminin iyi olduğu piyasada dillenmeye baslar. Öğrenciler öyle söylediği için değil, mezunları işe alanlar memnun olduğu, okulu methettiği için. Bunlar da (bu seferlik) konu dışı…

Bir de arada gidip gelenler var… İyi bir akademik kadro ve yatırımla ise başlayan… Bir süre sonra maliyeti azaltmaya karar veren… Pahalı kadroyu ucuzlar ile değiştiren… Bu değişimden sonra ilk bir kaç sene (piyasadaki bilinirliği eski mezunlardan ötürü olumlu olduğundan, doğal olarak) kar eden… Sonra, yeni mezunların tercih edilmediği dedikodusu çıkan… Giderek öğrenci bulmakta güçlük çeken… Ve finansal güçlüklerle karşılaşan…

5 – 6 sene geciken sonuç yüzünden, ilk yıllar yüksek kar eden ve kendini haklı hisseden bu son grup bana Paul Senge’nin örneklerini hatırlatır.

Ne var ki bir başka “pazarlama gerçeği” daha vardır. Algısı düşen markayı eski yerine oturtmak imkansız değildir ama çok zor ve daha masraflıdır.

🙁