"para" etiketli yazılar:

07 Şubat 2016 Pazar

Dijital Dönüşüm ve Düşünce Biçimi

Dijital Dönüşüm Üzerine yazısının sonunda neden “Dijital Dönüşüm her şeyden önce bir düşünme biçimidir” dediğimi örneklerle anlatacağım.

😉

Şirketlerde “silo davranışı” dediğimiz bir bakış açısı vardır. İdari bölümler (finansman, pazarlama, üretim, IT, vb…) sadece kendi bölümlerinin çıkarlarını savunurlar. (Silo düşünce yapısı konusunda çok sayıda örneği yazacağım)

Bütçesi yok” diye verimli olabilecek bir projeyi kabul etmezler. “Siz iş isteğinizi yapın, biz maliyetlendirelim” derler. Projelerin böyle zincirleme reaksiyon biçiminde ilerlemesi, çok sayıda geri dönüş yapılmasını biz öyle demedik”, “siz yanlış anladınız cümlelerini çokça duymamızı sağlar. Her zincirde olduğu gibi, en zayıf halka kadar başarılı olur.

Oysa sorunlar veya ihtiyaçlar, doğru beceri birikimlerini bir araya getiren ekipler tarafından ele alınsa, çözüme daha çabuk ulaşılır değil mi?

Şirketlerde ekip çalışmasını yasaklayan kurallar yok ama yapılmıyor. Farklı olan nedir biliyor musunuz? Co-creation ve ortak çözüm yaklaşımı bir düşünce biçimidir de ondan.

IBM-1a

CRM’de veya ERP’de veya sosyal medya ilişkilerinde parasını ödeyince teknolojiyi alabiliyorsunuz. Peki bu teknolojileri satın alanların hepsi başarı öyküleri yaratıyorlar mı? Neden parası (ve verileri) çok ve büyük olan kurumlardan gelen SMS’lerin hemen hepsi anlamsız? Neden müşterilerini öğrencilerim kadar bile profilleyemiyorlar?

Doğru zamanda, doğru teklifte bulunanlar ile bu bol paralı ama başarısız firmaların farkını biliyor musunuz? Para ve teknoloji yetmiyor, eksik olan düşünce biçimidir de ondan.

😉

Dijital dönüşümün 2 kilit kelimesi var. Bunlar müşteri ve veri. Müşteri odaklılık konuşulduğunda (teknolojinin önemini bilerek) “Eğer alt-yapı müşteri odaklı değilse, şirket müşteri odaklı olmaz” diyorum. Altyapı deyince en azından

  • Veri ambarı
  • Süreçler
  • Ekranlar

müşteri odaklı olmalı.

Şurada anlattım, müşteri temas noktası için “3 ekran tasarladık, birini seçin dedik” diyorlar. Mutsuz çalışanlar ve müşteriler yaratıyorlar.

Onların eğitimi mi az, teknolojisi mi yok? Neden onların çalışanları ve müşterileri eziyet çekerken, başkaları başarı öyküsü anlatıyor biliyor musunuz? Eksik olan düşünce biçimidir de ondan.

😉

Müşteri odaklılık deyince organizasyon yapısının ve performans hedeflerinin de müşteri odaklı olması gerekiyor.

Bayilere, şubelere “Şu üründen bu kadar satın” demek yerine, “Şu müşterinin şu ürünü, bu müşterinin ise diğer ürünü satın alma olasılığı fazla” diyebilmek gerek.

Altyapıyı kurgulasanız bile, yöneticiler ürün hedefi vermekten kendilerini alamazlar. Neden biliyor muunuz? Müşteri odaklılık (teknolojik altyapı olmadan gerçekleşmese bile) kesinlikle bir düşünce biçimidir de ondan.

IBM-10

Üst yönetimde yıllarını geçirmiş insanlar var. Pazarlamayı yalamış, yutmuş. 20 yıldır bu sektörde gezmediği şirket kalmamış. “Ben müşteriyi gözünden tanırım” veya “Müşterinin ne istediği kendisinden iyi bilirim” diyor. Pazar araştırmaları ve veriler aksini söyleyince araştırmacıları suçluyor.

Şirket yavaş yavaş alan kaybediyor. Başkaları öne çıkarken bu yöneticilerin şirketleri neden kayboluyor biliyor musunuz? Hem müşteriyi anlamaya çalışmak, hem de veri ile karar vermek, bir düşünce biçimidir de ondan.

😉

Artık herkes bilgiye her an, her yerden kolaylıkla ulaşabiliyor. Bu koşullar altında bile, dünyada uzun süredir bilişim dönemi şirketi kavramları konuşulurken, oldukça güçlü örnekler çıkmaya başlamışken neden “Türkiye’de bir tek örnek bile yok” deniyor.

Bu Telekom şirketlerinin,bankaların, diğer büyük holdinglerin teknolojiyi ithal edecek parası mı yok? Ellerinde inanılmaz miktarda veriler mi yok? Her BiGDATA konferansında konuşanlar onlar değil mi?

Farklı olan nedir biliyor musunuz? Teknolojiyle insanın birlikte çalışması bile bir kültür, bir düşünce biçimidir de ondan.

IBM-4

Evet, Türkiye’de pek örneği yok. Neden böyle derseniz, teknoloji kökenli girişimcilerinin çoğunun (bırakın Bilişim Dönemini) sanayi dönemi şirketi kültürünü bile taşımadığı bir ortam söz konusu. (Yakında organizasyon yapısı ve dönemlerin ilişkisini yazacağım.)

Yukarıda söyledim. Her konuda her bilgiye hemen ulaşılabilirken, neden böyle geride kalıyoruz biliyor musunuz? Sorun bir kültür, bir düşünce biçimi sorunu da ondan.

😉

İşte bu (yazdığım ve henüz yazmadığım birçok) nedenle dijital dönüşüm her şeyden önce bir düşünce biçimidir. O kafa yapısı yoksa, teknolojiye ve sihirli ülkeler vaad eden danışmanlara çok para yedirirsiniz.

Resimler, IBM Big Data’nın Twitter hesabından alıntıdır.

🙂

21 Ekim 2010 Perşembe

Volkan Kırtok

Eşim Şule Özmen İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde e-Ticaret dersi veriyor. Başarılı internet girişimcilerini  konuşmacı olarak çağırıyor.  Bir de e-Ticaret kitabı var.

  • Şule “e-Ticareti bu girişimcilerden öğrendiğini, onların deneyimlerini kitabında yazdığını” saklamıyor. İşin güzel tarafı, bazı girişimciler de “keşke bu kitabı daha önce okusaydım, yaptığım tüm hataların orada yazıldığını gördüm. En az 2 yıl kazanırdım” diye yorumlar yapıyor.

Şule’nin dün akşamki konuğu Volkan Kırtok idi. Sınıfları birleştirdik. CRM dersinin öğrencileri de Volkan’ı dinledi.

😀

Internet’te pazarlama henüz okulların programlarına girmiş değiş. Oysa şimdilerde öğrencimiz olanlar, internet’te pazarlama ile yaşayacak. Bu açığı elimden geldiğince gidermeye çalışırım.

  • 2 yıl önce Yüce Zerey’in dersine konuşmacı olarak Alemşah Öztürk gelmişti. Sınıfı oraya aktardım. “CRM ile doğrudan ilgili olmayabilir. Yine de gelecekte içinde olacağınız ortamın önemli aktörlerini dinleme fırsatını kaçırmayın” dedim. Alemşah’ı dinlediler.

Aradan geçen bunca zamandan sonra “o günü unutmadım” diyen birçok öğrencim oldu. İçlerinden biri kariyer çizgisini değiştirdi. Şimdi bir e-Ticaret şirketinde Pazarlama Müdürü.

Dün de aynı nedenle sınıfları birleştirdik. Dinleyiciler sadece öğrencilerimiz değildi. Internet girişimcisi adaylarından bazıları da bize katıldı. Tanıdıklarımdan Afşin Avcı, 2 arkadaşı ile oradaydı.

🙂

Volkan, ilk defa ticari kaygı taşımayan bir sunum yapıyordu ve  ilk defa Türkçe sunum yapıyordu.  ABD’de ağabeyi Ahmet Kırtok ile birlikte çalışırken firmalara sunum yapmaya alışkın olmasına rağmen, ilk dakikalarda heyecanlandı.

Türkiye’de iyice sakız olmamış çeşitli konulardan bahsetti. Affiliate marketing, performance marketing, information product girişimlerinin başarılı örneklerini sıraladı.

Kendi tutkusunun, en iyi bildiği konunun peşinden giderek çok başarılı olanları anlattı. (Bir örneği Ferrari Market Letter. İçerik üretme konusunda uyarılarımın haklı olduğunu duymak keyifliydi.)

Sadece yurtdışı uygulamalar değil; hem kendi yaptıkları işlerden, hem de Türkiye’den örnekler verdi.

Dersin nasıl bittiğini anlamadık. Saati gelmiş olmasına rağmen, yangından kaçar gibi gitmedi öğrenciler.

😀

Diyorum ki:

İnternet’ten para kazanma konusunda, dar alanda kısa paslaşmalar ile sınırlı kalmayın. Ahmet Kırtok ve Volkan Kırtok, ufkunuzu açacak konuların üzerinde duruyorlar. Ben her ikisinden de çok şey öğreniyorum. Size de öneririm.

😀

01 Kasım 2009 Pazar

Internet şubesinde müşteri tecrübesi

Tek bir banka ile çalışmaya gayret sarfediyorum.

Finansal anlamda neyim varsa, onlarda… Tüm parasal varlığım, otomatik ödemelerim, ödeme talimatlarım, vb… Öğretmenlik ücreti başka bankaya yatıyor. Hemen bankama aktarıyorum. Öylesine sadığım…

Geçenlerde internet şubesinden bir EFT yapmak istedim. Ekranda yeni bir unsur gördüm.

Fortis_EFT_01

Transfer nedeni… ve tıklayınca aşağıya doğru açılan bir seçenekler dizisi. Hemen hepsinin kira olması gülümsetti… 😛

Önemsemedim.  EFT işlemimi yapmaya çalıştım.

Ama YAPAMADIM. Şu uyarıyı aldım.

Fortis_EFT_02

🙁

Gelin buradaki yanlışları tartışalım.

  1. Müşteriden bilgi almanın önemini biliyoruz. Ama bu şekilde zorlama ile mi alınmalı? “Müşteri elimize düştü. Bilgi vermezse işlemini yapamaz” diye mi düşünüyor bankadakiler?.. (Hani seve seve olmazsa… gibilerden.)
  2. Kelime seçiminde neden özen gösterilmiyor. Bir tarafta “Transfer Nedeni” deniyor, diğer tarafta “Ödeme Türü“… Müşterinin “hiç bir yerde ödeme türü sorulmadı ki…” diye düşünmesi olağan değil mi?

🙁

Bu nedenle daha önce birkaç kez vurgulamaya çalıştım. Önce pazarlama‘yı bilmek gerekir. CRM onun alt başlığıdır.

😛

4 Kasım 2009 tarihli ek:

  1. Kira konusu yasal bir zorunluluk imiş. İlk önce benim bankam yapmış.
  2. Transfer Nedeni” veya “Ödeme Türü” çelişkisi şimdilik devam ediyor.

😉