"pazarlamacı" etiketli yazılar:

27 Ocak 2017 Cuma

Stratejik Ortak

Reklam ajansı ilişkisinin bir tedarikçi ilişkisi olmadığını, tam anlamıyla “stratejik ortaklık” olduğunu savunurum. (Danışmanlık ilişkisinin de aynı şekilde, “stratejik ortaklık” olduğu kanaatindeyim.)

Bir konferansta, bir pazarlama müdürünün “Ne ortaklığı… Yok öyle bir şey. Hisse mi satın almış. Bırakın bunları. Parasını verip iş yaptırıyoruz.” dediğini duydum.

Konferansta dile getiremediğim görüşlerimi burada yazayım.

Bazı pazarlama müdürleri bu tedarikçi kavramını daha ileri götürüyor. Marka iletişimini yapacak ajans seçimini satın alma departmanına bırakıyor.

  • Bir Satınalma görüşmesinde “İletişim satın almak kumaş satın almaya benzemez. Atkısı, çözgüsü, kalınlığı, hammaddesini elleyerek bulamazsınız” demiştim de… Satınalma müdürleri konusunu başka yazıda ele alacağım.

Bence ajansın ortaklığı “hisse almak“tan fazlası. Belki artık Yönetim Kurullarında koltuk işgal etmiyorlar. (Bir dönem o da olurdu ve bazı pazarlama müdürleri bundan nefret etmişlerdir.)

🙁

Ne var ki, krizlerde hisse değerleri yerlerde sürünmeye başlayınca “aman yardıma gel” diye önce onları çağırıyorsunuz.

Yangında çağırdığım itfaiye de ortağım mı?” derseniz… itfaiyenin sunduğu gibi hep aynı çözümü hak edersiniz. “Yangından kurtulduk ama su baskınından kurtulamadık” diyenlerden biri oluverirsiniz.

Mutlaka hak ettiğiniz reklamı da alırsınız.

😉

Elbise üreticileri bile artık bez ve fermuar üreticilerini stratejik ortak olarak görmeye başlarken ajansı tedarikçi gibi görürseniz, “platform ekonomisini” size kimse anlatamaz.

Şimdiden çağın gereksinimlerini ıskalamış olursunuz.

🙂

06 Eylül 2015 Pazar

Müşteriden kaçmak

İtiraf edeyim: Pazarlama kariyerimin ilk yıllarında “Pazarlama sadece pazarlamacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir” cümlesine çok alınırdım. “Bana, yetersizsin demek mi istiyor?” diye kendimi sorgulardım.

Yıllar geçti.

😉

Bir şirket var. Yaz kış faaliyetler sürdürüyorlar. Yazın ciroları azalıyor. Arttırmak için çare düşünüyorlar.

  • Not: Çalıştığım şirketleri vermiyorum. Ama rahat anlaşılması için spor salonu örneğini kullanabiliriz.

Yaz gelince müşteri azalıyor. Açık alanları da var ama yeterince etkin kullanamıyorlar. Geçen yıl yaptıkları birkaç deneme başarısızlıkla sonuçlanmış. Yaz başında “Bu sene ne yapmalı?” diye düşünüyorlardı. Toplantıda konu gündeme geldi.

3 – 4 yıldır faaliyet gösterdikleri için ellerinde bir miktar müşteri verisi var.

Kendi mevcut müşterileriyle konuşmalarını önerdim. “Yazın gelmeyen müşterilerin ne kadarı başka yere gidiyor? Eğer tatile 3 ay boyunca çıkmıyorlarsa, neden bu süre boyunca sizi tercih etmiyorlar? Bu süreyi nasıl değerlendiriyorlar? Müşterilerinizle görüşün. Anket filan yapmayın, yüzyüze görüşün, sohbet edin. Müşteri içgörüsü toplayın. Sonra bir araya gelip karar verin” dedim.

Bence bu konu bitmiş olmalıydı. Maalesef devam edildi. Mağaza müdürleri “Bu kimin görevi olmalı” diye sordular, “Bizim görevimiz değil. Pazarlama departmanı yapmalı” dediler…

korlük

Genel Müdür ise “Pazarlama kadrosunun gençliğinden ve tecrübesizliğinden” bahsetti. Şaşırdım. Yönetim kadrosundakiler faaliyet gösterdikleri 3 – 4 yıl boyunca, şikayet olmadıkça hiç birebir müşteri görüşmesi yapmamışlar, şimdi de “başkası yapsın” diye bahane arıyorlar.

Organizasyon şeması açısından kimin bu işi yapması gerektiği” bana soruldu. “Bu pazarlamanın değil, herkesin görevi olmalı… Özellikle yönetim kadrosundaki herkesin… ” diye yanıtladım. Ve  ekledim “Pazarlama sadece pazarlamacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir

😉

04 Ağustos 2015 Salı

Blogda Son 10 Gün

Danışmanlık projeleri veya arkadaş sohbetleri içinde sıkça tekrarlanan pazarlama konularını bloga taşıyorum.

Son dönemlerde, CRM projeleriyle başladığımız ama kısa süre içinde pazarlama planlarını konuşmak zorunda kaldığımız toplantıların sayısı arttı. http://ugurozmen.com/wp-content/uploads/Lansman-Plani-b2.jpg

Bunun üzerine

yazılarını yayınladım. Hem danışmanlık verdiğim müşterilerim, hem okurlar, hem de Bilgi Üniversitesi MBA programında Ürün Geliştirme dersimizi alanlar için…

Sosyal mecralardaki olumlu tepkilerin yanında, doğrudan çok sayıda teşekkür geldi. Şimdi Satış Departmanı Bütçesi konusunda yazmayı düşünüyorum.

🙂

Tatil sırasında veri anlamlandırma üzerine bir şeyler okumuştum. Bunları zaten yazmak istediğim konularla harmanlayıp uzaktanCRMegitimi.com‘da yayınladım: Veriler Müşterinin Sesidir

😉

Aylardır bazı konuları kısa video şeklinde yayınlamayı düşünüyordum. Bir proje sayesinde Bilgitivi ekibiyle tanıştım. Benim aklımdakiler ve onların beklentileri örtüştü. Birçok kısa video hazırladık.

Tüm CRM içeriği bir arada olsun diye, bağlantılarını da uzaktanCRMegitimi.com‘dan duyurdum. Şimdilik yayınlanan 5 tanesi şunlar: video-verilerden-tanimak

🙂

Bu yazıların dışında, günün esintileri dolayısıyla yazdığım 2 yazı daha var:

😀

Son 10 gün, her 2 blogum için de yoğun geçti. Aslında, ortamın dehşetinden ve olumsuz duygulardan kendimi kurtarmak için yazılara sığındım.

Yayınlananlar dışında yazılacak nice CRM konuları karaladım. Yarısı yazılmış, arada bir üstüne birkaç cümle eklenen de var; sadece başlığı veya temel konusu yazılıp genişletilmeyi bekleyen de…

Şimdilik aklımda ve kağıt üstünde pişen çoook yazı tamamlanmayı bekliyor. Umarım yayınlarım.

😉