Şirketlerin CRM’le imtihanı
Bu hafta benim podcast haftam oldu. Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız sohbetler, yayınlanmaya başladı.
CRM konusunda sayın Mete Yurtsever ile 40 dakika civarında süren bir sohbetimiz oldu.
Mete Yurtsever, sohbetimizi Linkedin’de şöyle anlattı:
Uğur Hoca ile söyleşimizin başında CRM’in (Müşteri İlişkileri Yönetimi’nin) Türkiye’de geçtiği aşamalardan ve dijitalleşme ile olan ilişkisinden bahsetti. Podcastimizin gediklisi organizasyondaki silo’ların müşterinin tanımından ilişki yönetimine şirketlere getirdiği zorluklardan konuştuk. Şirketlerin gerçek anlamda CRM uygulayabilmesi için gerekli zihniyeti ve çalışanların kazanmaları gereken yetkinlikleri örnekleriyle aktardı.
Marka sadakatini sağlamak konusunda uyarıları ise bütün pazarlamacıların kulağına küpe olmalı.
Bu CRM sohbetinde ilginç örneklerden bahsettik.
- Müşteriyi tanımak konusunda, satıcıların “ben müşterinin gözünden anlarım” önyargılarını,
- “Araştırmaya gerek yok, bana sorsaydınız…”diyen veri şirketi yöneticilerini,
- “Şirkete alınacak teknoloji araçları neden ilk bize verilmiyor?” diyen tepe yöneticilerini,
- Neden dijital dönüşümün en önemli unsurunun insan kaynağı olduğunu,
- Sanayi Devrimi sonrasında değişen [1] , [2] , [3] , [4] , [5] , [6] , [7] organizasyon kuramlarını ve yapılarını,
- Omni-channel – multi-channel farkını,
- Organizasyonlardaki silo etkisini,
- Verileri Pazarlama ile paylaşmayan Satış yöneticilerini,
- Aynı şirkette, farklı gruplarda farklı sonuçlara ulaşan raporlama ekiplerini,
- “Müşterinin işlevsel / ölçülebilir tanımı” yapılmamış şirketleri,
- KVKK gelince CRM’in ölmediğini,
- Big data’nın pazarlamada kullanımını (en azından bir örneğini),
- İzinli pazarlama değil, işe yarayan teklifin önemini,
- Teknoloji kökenlilere Pazarlama öğretmektense, pazarlamacılara algoritmayla düşünmenin öğretilmesini,
- Sadakat projelerinin temel ilkelerini,
- Müşteri deneyim yolculuğunun önemini
konuştuk. Sohbetimizde Mete Yurtsever’in söylediği “Uğur Özmen yazıları içinde kaybolmak” tehlikesine karşı şimdiden uyarayım.
😉
Kendim konuşurken fark etmemiştim. Mete beyle konuşmamızı yeniden dinledim. Hızlı ve kısa bir “veriye dayalı düşünme” eğitimi olmuş. Eğitim malzemesi olarak öneriyorum.
.